ADK İstanbul Gençlik Quartet, Grand Pera’da
Grand Pera’nın Tarihi Salon’u, 21 Aralık akşamı gençliğin disiplinle birleşen enerjisini klasik müziğin en rafine sayfalarına taşıyan bir buluşmaya ev sahipliği yapacak.
Suzan Somalı Sönmez
ssomalisonmez@gmail.com
İstanbul’un kalbinde, tarih boyunca sayısız sanatsal buluşmaya tanıklık etmiş Grand Pera Tarihi Salon, bu kez sahnesini müziğin en saf hâllerinden birine yaylı kuartetin nefes alan sadeliğine teslim ediyor.
Ayşegül & Doğan Karadeniz’in desteğiyle düzenlenen ADK İstanbul Gençlik Quartet Konseri, 21 Aralık Pazar günü klasik müziğin gelecek kuşaklarla nasıl yeniden hayat bulduğuna dair güçlü bir örnek sunacak.
Programda Mozart’ın Re minör Yaylı Kuartet No. 15, K.421 ve Dvorák’ın Fa Majör “Amerikan” Kuarteti Op.96 yer alıyor.
Ve böylece salonun tarihî dokusu içinde, 18. yüzyıl Viyana’sının içsel karanlıklarıyla 19. yüzyıl Amerikan pastoralizmi yan yana nefes almaya hazırlanıyor.
ADK İstanbul Gençlik Quartet
ADK İstanbul Gençlik Quartet, köklerini Zehra Yıldız Kültür ve Sanat Vakfı’nın genç müzisyenleri desteklemeye yönelik misyonundan alıyor. Vakfın İstanbul genelinde kurduğu orkestral yapıların yan projeleri olarak şekillenen gençlik kuarteti hem sahne deneyimi kazanmak hem de oda müziğinin çetrefilli ama geliştirici dünyasında kendi sesini bulmak amacıyla oluşturuldu.
Şef Ramis Sulu tarafından 2023 yılında 55-60 konservatuvar öğrencisinden oluşan seçkin bir topluluk olarak kurulan ADK İstanbul Gençlik Orkestrası klasik dönemden çağdaş bestecilere uzanan geniş bir repertuvarla İstanbul’un müzik sahnesine yeni bir dinamizm katarken, bünyesine ADK İstanbul Gençlik Oda Orkestrası ve ADK İstanbul Gençlik Quartet gibi alt toplulukları da ekleyerek gelişimini sürdürdü. Disiplinli çalışma anlayışı ve genç müzisyenlere sunduğu sanatsal vizyonla öne çıkan Sulu, klasik müziğe çağdaş bir yorum kazandırmayı ve genç sanatçıların kariyer yolculuklarında onlara güçlü bir temel sunmayı hedefliyor.
ADK gençlik yapıları genel olarak klasik dönemden modern döneme uzanan geniş bir repertuvarı yorumlamayı hedefliyor; öğrencilerin ustalık düzeyine ulaşırken aynı zamanda sahne ciddiyetine hâkim olmalarını sağlayan bir sistem içinde çalışıyor. Quartet, işte o sistemin en parlak yansımalarından biri. Repertuvar hem teknik açıdan rafine hem de yorum açısından özgün bir kuartet estetiği yaratmalarına olanak sağlıyor. Bu konser, aynı zamanda topluluğun İstanbul sahnelerindeki görünürlüğünü genişleten başarılı adımlardan biri.
Mozart’ın Re Minör dramı, Dvorák’ın açık ufku
ADK İstanbul Gençlik Quartet’in repertuvar hem teknik açıdan rafine hem de yorum açısından özgün bir kuartet estetiği yaratılmasına olanak sağlıyor.
Quartet gecede Mozart’ın içsel gerilimlerle örülü “Re minör Yaylı Kuarteti” ile Dvorák’ın geniş ufuklu “Amerikan Kuarteti”ni seslendirerek Grand Pera Tarihi Salon’da iki büyük eseri aynı programda buluşturacak.
Mozart’ın müzikal dünyası, her zaman iki duygunun karşıt akıntısıyla şekillenir. Bir yanda zarafet ve berraklıkla ışıldayan melodileri, diğer yanda insan ruhunun kırılganlıklarını ve karanlık yanlarını açığa çıkaran dramatik bir derinlik.
ADK İstanbul Gençlik Quartet - Başak İşguzar, Buse Aksel, Çağla Ulusev ve Gupse Şevval Aydın
Gecenin ilk eseri “Re minör Yaylı Kuartet - No. 15”, bu iki kutbun en belirgin biçimde buluştuğu eserlerden biri. Mozart’ın kişisel ve yaratıcı çalkantılar yaşadığı bir dönemde kaleme aldığı bu kuartet hem teknik inceliği hem de yoğun ifade gücüyle dönemin oda müziği repertuvarının en sofistike örnekleri arasında yer alır.
Gecenin ikinci eseri, Dvorák’ın Amerika yıllarında yazdığı "Amerikan Kuarteti - Op.96”.
Mozart’ın içe kapanan dokusunun aksine Dvorák burada dışa açılır; Amerika’da gözlemlediği yerlilerden ve Afrika kökenli topluluklardan duyduğu melodik çizgilere, kendi Bohem köklerini harmanlayarak yeni bir oda müziği dili yaratır.
Konser, aynı zamanda topluluğun İstanbul sahnelerindeki görünürlüğünü genişleten başarılı adımlardan biri olacak.
Şef Ramis Sulu
Ramis Sulu, klasik müzik dünyasında adından söz ettiren bir şef ve piyanist. Henüz lise yıllarında başladığı müzik yolculuğunu, İstanbul Gençlik Orkestrası gibi yenilikçi projelerle sürdüren Sulu, enerjisi ve vizyonuyla genç müzisyenlere ilham veriyor
Sulu, 2005 yılında İstanbul’da doğdu ve henüz lise yıllarında başlayan müzik yolculuğunu hem piyanist hem de orkestra şefi olarak hızla geliştirerek klasik müzik dünyasında adından söz ettiren bir isim hâline geldi. On yaşında Şevki Karayel’den aldığı piyano dersleriyle müziğe adım atan Sulu, aynı dönem Emre Dündar ile teori çalıştı; 2020’de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuvarı Müzik ve Sahne Sanatları Lisesi’ne girerek önce Prof. Metin Ülkü, ardından 2021’den itibaren Prof. Gülden Gökşen ile eğitimine devam etti. 2019’da Uluslararası Hisar Piyano Yarışması’nda birincilik kazanan Sulu, 2023’te Piyano Ana Sanat Dalı’ndan mezun oldu.
Şeflik kariyerine ise 2021’de Erdem Çöloğlu’nun desteğiyle başlayan genç müzisyen, aynı yıl kurduğu 65 kişilik İstanbul Gençlik Orkestrası ile İstanbul’un çeşitli sahnelerinde konserler verdi ve Cem Mansur, Can Okan, Remzi Buharalı ve Murat Cem Orhan gibi önemli isimlerden destek gördü. Şeflik eğitimini 2022’den itibaren Murat Cem Orhan’la sürdüren Sulu, 2023’te Süreyya Opera Evi’nde sahnelenen Mozart’ın “Don Giovanni” operasında, 2024’te ise Rossini’nin” Il barbiere di Siviglia” operasında yardımcı şef olarak görev aldı; bu süreçte Gábor Takács-Nagy, David Reiland, Conrad van Alphen ve Ertuğrul Sevsay gibi uluslararası isimlerle çalışma fırsatı buldu.
Sanatsal üretimini yalnızca icra etmekle sınırlamayan Sulu, 2021-2023 yılları arasında Dutilleux, Bartók ve Mozart üzerine müzik yazıları kaleme aldı, “Sanatçı ve İzler Kitle” üzerine bir deneme hazırladı ve farklı enstrümanlar için toplam dokuz eser besteledi.
Sahne çalışmalarının yanı sıra 2019’da “Mamma Mia” müzikalinde ‘Harry’ karakteriyle tiyatro sahnesine çıkan, 2022’de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin reklam filminde yer alan genç sanatçı; Metz Arsenal, Cemal Reşit Rey Konser Salonu, Saint Michel Fransız Lisesi, Atatürk Kültür Merkezi ve Yeldeğirmeni Sanat gibi önemli mekânlarda verdiği konserlerle klasik müziğin gençler arasında yaygınlaşmasını savunan vizyonunun altını çizerek sanatın evrensel ve coğrafyasız bir dil olduğunu her fırsatta vurgulamayı sürdürüyor.
Henüz 20 yaşında olmasına rağmen büyük başarılara imza atan Ramis Sulu, sanatın coğrafyasız ve evrensel olduğunu savunuyor. ADK İstanbul Gençlik Orkestrası ve bu orkestradan doğan ADK İstanbul Gençlik Quartet, bu misyonun somut birer yansıması.
Zehra Yıldız Kültür ve Sanat Vakfı
Genç yaşta hayatını kaybeden, Türk operasının önemli sopranolarından Zehra Yıldız’ın adını ve sanat mirasını yaşatmak amacıyla kurulan Zehra Yıldız Kültür ve Sanat Vakfı, Türkiye’de opera, bale ve çoksesli müzik alanlarında genç yetenekleri desteklemeyi hedefleyen köklü bir kültür kurumu.
Vakıf; Türkiye’nin ve dünyanın kültürel görünürlüğünü artırmayı, genç sanatçılara ilham vermeyi, müziği bir diyalog diline dönüştürerek sanatın toplumsal erişimini genişletmeyi amaçlıyor. Her yıl düzenlenen “Zehra Yıldız Gecesi” ile genç opera sanatçılarını uluslararası kriterlere göre seçerek sahneye taşıyor; ayrıca her sezon kapsamlı konser programlarıyla Süreyya Operası ve Yeldeğirmeni Sanat gibi önemli sahnelerde genç müzisyenleri dinleyiciyle buluşturuyor.
Vakıf, 2025-2026 sezonunda da ADK İstanbul Gençlik Orkestrası ile iş birliği yaparak hem Türkiye’den hem de yurtdışından sanatçıların katıldığı, Beethoven’dan Saint-Saëns’a uzanan geniş bir repertuvarla konser dizileri gerçekleştiriyor; böylece kültürel mirası yeni kuşaklarla buluşturmayı sürdürüyor.
Grand Pera
Grand Pera, İstiklal Caddesi’nin kalbinde yer alan ve 19. YY’da Alexandre Vallaury tarafından Abraham Paşa için inşa edilen tarihi Cercle d’Orient (Serkildoryan) binasının, Emek Sineması ile birlikte kapsamlı bir restorasyon süreci sonucunda kültür, sanat, eğlence, gastronomi ve alışveriş işlevlerini bir araya getiren çağdaş bir yaşam merkezine dönüştürülmüş hâli.
Yangınlar ve uzun yıllar süren âtıl dönemlerin ardından 2006’da yenileme alanı ilan edilip 2009’da restore edilmeye başlanan yapı, özgün süslemeleri korunarak yeniden düzenlenen Emek Sineması’nın 2016’da Grand Pera’nın üst katında açılmasıyla yeni kimliğine kavuştu; 540 kişilik Emek Sineması, 8 yeni sinema salonu, 150 kişilik tiyatro salonu ve Madame Tussauds İstanbul gibi kültürel duraklarıyla Beyoğlu’nun tarihsel mirasını modern yaşamla birleştiren önemli bir çekim merkezi hâline geldi.
Grand Pera’nın Tarihi Salonu, İstanbul’un kültür belleğini taşıyan simgesel bir mekân. Mekânın duvarlarına sinmiş sanat tarihinin ağırlığı, genç kuartetin enerjisiyle birleştiğinde ortaya dönemler arası, kuşaklar arası bir buluşma çıkacak. Mozart’ın 1783’ü, Dvorák’ın 1893’ü ve bugünün İstanbul’u aynı akşamda yan yana gelecek. Mekân ile müziğin kurduğu diyalog, konseri yalnızca bir performans değil, bir anlatı hâline getirecek
şehrin kalbinde #konser
şehrin kalbinde #konser mottosuyla etkinliklerini İstanbul’un kültürel nabzının attığı merkezlerde düzenleyerek, sanatı hayatın göbeğine taşıyan bir buluşma alanı yaratmayı amaçlayan Zehra Yıldız Kültür ve Sanat Vakfı ADK İstanbul Gençlik Quartet’in 21 Aralık Pazar Grand Pera performansı, genç müzisyenlerin disiplinli çalışmasıyla klasik müziğin tarihsel mirasının nasıl bir araya gelebildiğinin somut bir örneği olacak.
Sahnedeki güçlü uyumlarını oda müziğine taşıyarak hem klasik repertuvarda hem de farklı dönemlere uzanan eserlerde dinleyiciyle buluşmayı amaçlayan genç müzisyenler Başak İşguzar, Buse Aksel, Çağla Ulusev ve Gupse Şevval Aydın’dan oluşan kuartetin Mozart’ın ürperten ciddiyetiyle Dvorák’ın geniş ufuklarını aynı programda buluşturması, dinleyiciye yalnızca repertuvar çeşitliliği değil, bir müzik yolculuğu sunacak.
Genç bir kuşağın ellerinde yeniden hayat bulan klasikler, Grand Pera’nın tarih kokulu salonunda izleyiciyi hem geçmişe hem geleceğe aynı anda baktıracak.


