Alessandro Safina, Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda
İtalyan tenor Alessandro Safina, 5 Ekim Pazar günü Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda İstanbul seyircisiyle buluşuyor.
Suzan Somalı Sönmez
ssomalisonmez@gmail.com
Dünyanın en lirik seslerinden biri olarak kabul edilen İtalyan tenor Alessandro Safina, bir gecelik İstanbul ziyaretiyle yeniden Türk müzikseverlerin kalbine dokunmaya hazırlanıyor. Harbiye Açıkhava sahnesinde gerçekleşecek konserde Safina'nın romantik yorumları ve vokal gücü, İstanbul’un sonbaharına zarafet, nostalji ve tutku katacak.
Operadan ‘Popera’ya
Alessandro Safina’nın kariyeri, geleneksel opera eğitiminden dünya çapında bir crossover yıldızına dönüşümün nadide örneklerinden biri olarak müzik tarihine kazındı. 1963 yılında Siena’da doğan Safina, henüz 17 yaşındayken Florence Konservatuvarı’nda opera eğitimi almaya başladı. Erken yaşlarda İtalyan tenor geleneğinin temel taşları olan Giuseppe Verdi ve Giacomo Puccini’nin eserlerini seslendiren sanatçı, klasik kariyerini inşa ederken aynı zamanda popüler müzikle de derin bir bağ kurdu.
Bu iki ayrı müzikal dünyanın kesişiminden doğan ‘popera’ tarzı, onun sesinde bambaşka bir anlam kazandı. 2000 yılında yayınladığı ve dünya çapında büyük ses getiren albümü “Insieme a Te”, Safina’nın bu yeni tarzı geniş kitlelere taşımasında dönüm noktası oldu. Albümden çıkan “Luna” adlı parça, Avrupa, Latin Amerika ve Asya’da hit listelene girmeyi başardı. Klasik bir tenordan beklenmeyecek ölçüde popüler bir üne kavuşan Safina, Andrea Bocelli’den sonra bu tarzda küresel etki yaratan ikinci İtalyan tenor olarak anılmaya başladı.
Alessandro Safina’nın sesi yalnızca konser salonlarında değil, beyazperdede de yankılandı. “Moulin Rouge!” (2001) filminde başrol oyuncusu Ewan McGregor’la birlikte seslendirdiği “Your Song” düeti, uluslararası bilinirliğini pekiştiren bir başka adım oldu. Performans, klasik müziği sinematik bir anlatımla birleştirmenin ne kadar güçlü bir etki yaratabileceğini tüm dünyaya gösterdi.
Dünyanın en prestijli salonlarından biri olan Royal Albert Hall’da sahne alan, St. Petersburg’dan Buenos Aires’e kadar yüz binlerce seyirciye ulaşan Safina, bugüne kadar José Carreras, Sarah Brightman, Elton John ve Rod Stewart gibi dev isimlerle de aynı sahneyi paylaştı. Sahnedeki varlığı sadece sesiyle değil, zarif karizmasıyla da etkileyici olan sanatçı, konserlerinde her zaman klasik şarkı formunun duygusal yoğunluğunu koruyarak geniş kitlelere ulaşmayı başardı.
Gönül bağı
Alessandro Safina’nın Türkiye ile özel bir bağı olduğu uzun zamandır biliniyor. Daha önce İstanbul, İzmir ve Ankara gibi şehirlerde verdiği konserlerde kapalı gişe performanslar sergileyen sanatçı, Türk seyircisinin klasik müziğe olan duyarlılığı ve yoğun ilgisinden sıkça övgüyle söz ediyor. İstanbul konserleri her zaman özel birer anıya dönüşen Safina, Boğaz’ın melodik siluetiyle kendi müziğinin uyumunu ‘doğal bir senfoni’ olarak tanımlıyor.
5 Ekim Pazar günü gerçekleşecek olan Harbiye konseri, hem daha önce onu dinleme şansı bulanlar hem de ilk kez sahnede izleyecek olanlar için unutulmaz bir deneyim olacak. Harbiye’nin eşsiz atmosferinde, Safina’nın sesi gökyüzüne karışırken seyirciler aşkı, kaybı, umudu ve zamanı notaların arasında yeniden hissedecek.
Bir gecelik zaman yolculuğu
Alessandro Safina’nın repertuvarı sadece teknik olarak değil, duygusal açıdan da dinleyiciyi sarıp sarmalayan bir nitelik taşıyor. “Luna”, “Insieme a Te”, “Il Miracolo”, “Dolce Melodia” gibi hit parçaları; aşkı yücelten, acıyı estetikle bezeyen ve dinleyeni içsel bir yolculuğa çıkaran besteler olarak dikkat çekiyor. Ayrıca son yıllarda yayınladığı “Sognami” ve “La Sete Di Vivere” gibi single çalışmaları da dijital platformlarda yoğun ilgi gören sanatçının 2020 sonrası dönemde yeniden klasik köklere döndüğü, ancak bu defa modern prodüksiyon teknikleriyle daha zengin bir ses evreni kurduğu albümleri, yeni kuşak müzik dinleyicilerinin de ilgisini çekmeyi başardı.
5 Ekim Pazar akşamı Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu, Alessandro Safina’nın sesiyle adeta bir zaman kapsülüne dönüşecek. Sahne ışıkları altında geçmişten bugüne uzanan bir repertuvarla müzikseverleri selamlayacak olan sanatçı hem klasik arya düzenlemeleri hem de ‘popera’ janrında sevilen eserleriyle sahnede olacak.
