“Üç Ayaklı Kedi: Ayakta Kalma Sanatı” başlığı ile ücretsiz düzenlenen 18. Uluslararası İstanbul Bienali yüz bin kişilik ziyaretçi sayısını şimdiden aşarken, Uluslararası Venedik Bienali de, ( La Biennale di Venezia ) ‘özel’ bir proje için İstanbul’un yolunu tuttu. 

 

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) ve İBB Miras / İBB Kültür işbirliğiyle, 2 Ekim Perşembe sabahı saat 10:00’da, Artİstanbul Feshane’de yapılacak uluslararası bir basın brifingi ile detayları açıklanacak etkinlik, İtalyan seyyah Marco Polo’nun vefatının 700. yılı onuruna tasarlanıyor. 

 

 

 

İstanbul’daki girişim ‘Amfibio Ses Günleri’ başlığı altında, detayları 2024’te La Biennale ( Venedik Bienali ) tarafından netleştirilmiş “‘The Wind Makes The Sky’ (Gökyüzünü Rüzgâr Çizer) - Marco Polo’nun Adımlarının İzinde Venedik Bienali”  isimli organizasyon ekseninde, ilgil projenin üçüncü adımı olarak hayata geçiyor. 

 

Venedik ile Hangzhou arasına yayılmış 2024 çıkışlı uluslararası etkinliğin İstanbul ayağı “Amfibio Ses Günleri”, İstanbul Haliç’teki Artİstanbul Feshane’de 2 ve 5 Ekim tarihleri arasında farklı sanatçılar eşliğinde gerçekleştirilecek. 

 

 

 

 

 

 

 

Konuyla ilgili Artİstanbul Feshane’de yapılacak ilk toplantıya, Venedik Bienali (La Biennale) Başkanı Pietrangelo Buttafuoco’nun yanı sıra, İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı’nın da katılması öngörülüyor. Brunello Cucinelli desteğinde hazırlanmış projeyle ilgili Perşembe günlü ilk oturuma İstanbul Bienali Direktörü Kevser Güler moderatör olarak katılırken, toplantıya Buttafuoco ile Eczacıbaşı’nın yanı sıra, İBB Kültür İşleri Birimi Direktörü Volkan Aslan ile, Venedik Bienali Tarihi Arşiv Projesi Sorumlusu Debora Rossi ve proje küratörü Luigia Lonardelli’nin de katılmaları bekleniyor. Oturum ayrıca, ‘Amfibio’ projesine imzasını katan ve önceki yıllarda Venedik Bienali’nde de Türkiye’yi ‘ÇIN’ adlı düzenleme ile temsil etmiş, Amfibio projesine ekibi ile katılan sanatçı / küratör Cevdet Erek ile de zenginleşiyor. 

 

 

 

 

 

 

Amfibio, bir ‘modüler ve uyarlanabilir bir karşılaşma ve performans alanı’ olarak niteleniyor. Performanslara, okumalara ve tematik odaklara ev sahipliği yapmak üzere tasarlanan mekân, hem gerçekleştirilmesinde hem de ses sisteminde, içinden geçeceği yerlerin mimari geleneklerine ve ritimlerine geçirgen olacak şekilde tasarlanıyor. Bu ‘seyyah’ buluşma alanı, "Gökyüzünü Rüzgâr Çizer" projesinin sonraki aşamalarını takip ederek, dinlenme ve paylaşım için bir alan sunabilen bir sığınak görevi de üstleniyor. 

 

Küratör Lonardelli, "Erek'in tasarımında, geçici mimarilerden ürün sergileme sistemlerine ve su yapılarına kadar pek çok etki bulunuyor; Amfibio, adından da anlaşılacağı gibi ikili yapısını korurken, "amfi" kelimesinin kökü, etrafta olma fikrine atıfta bulunuyor," ifadesini kullanıyor.

 

Küratör, Erek’in Amfibio projesinden söz ederken ayrıca şu açıklamalarda bulunuyor:

“Cevdet Erek'in Amfibio adlı eseri, Haliç kıyılarında yeni bir mekân buluyor ve sanatçının memleketinin acı sularında, nehir ve deniz arasındaki sınırda uzanan bir alana yayılıyor. Artİstanbul Feshane'nin dış mekanları için tamamen yeniden tasarlanan bu enstalasyon, temel kelime dağarcığını çoğaltarak ve hacimlerini parçalayıp yeniden düzenleyerek, içinde bulunduğu mekanları yeniden şekillendirmeye devam ediyor ve yeni olası düzenlemeler keşfediyor. Her türlü tarihsel, edebi ve mitolojik yolculuğun limanı olan İstanbul'da Amfibio, birkaç günlüğüne kendini bir karşılaşma ve paylaşım mekânı olarak sunuyor.

 

Lonardelli, "Enstalasyonun bir ayaktan diğerine ilerlemesi, Marco Polo'nun The Wind Makes the Sky ile yolculuğunu yeniden izlemesi," diye devam ediyor, eserin bütünlüğünü, serginin zaman ve mekânının ötesinde yeniden tanımlanabilen ve her seferinde yeni bir şeyle zenginleşen bir kavram olarak görme eğilimi belirginleşiyor. Anlamlar, işlevler ve biçimler. Bu yaklaşım, Amfibio'nun yalnızca kendi başına ses üretmesine değil, aynı zamanda İstanbul'da ilk kez başkaları tarafından aktif olarak seslendirilmesine de izin verme kararına yol açtı."

 

Cevdet Erek bu kapsamda, yine 2 Ekim Perşembe akşamı saat 18:00’de, Artİstanbul Feshane’de projenin ilk parçası olan ‘Bir Hareketin Kartografisi’ performansını Gökhan Deneç ve Fulya Uçanok’un oluşturduğu DUNF adlı ikili imzasıyla ortaya koymaya hazırlanıyor. 

 

Etkinlikte her performans, 5 Ekim’e kadar Artİstanbul Feshane’de saat 18:00’de sunulacak projelerle ortaya konurken, projenin Cuma ajandasında ise Michael Gordon’un tanınmış, alanında radikal sayılan vurmalı çalgı projesi ‘Timber’ yer alacak. ‘Timber’ etkinlikte, Ali Can Öztan, Amy Salsgiver, Can Unlusoy, Kerem Öktem, Onur Başkurt ve Seçil Kuran’dan oluşan sa.ne.na tarafından yorumlanacak. Gordon’un altılı perküsyon bestesi ‘Timber’, 2009’dan beri farklı coğrafyalarda temsil edilen Slagwerk Den Haag ve Mantra perküsyon toplulukları adına yazılmış bulunuyor.  Birçok ödüle lâyık görülen ve Guggenheim Vakfı tarafından da onurlandırılan Gordon’nun müziği, Eliot Feld, Wayne McGregor ve Pina Bausch gibi koreograflara da ilham kaynağı olmuş bulunuyor.

 

Öte yandan La Biennale / İKSV etkinliği Amfibio projesinde Cumartesi akşamı ise, MİAM Gendy Topluluğu sahne alacak. Projenin Pazar günlü misafirleri ise, eserleriyle izleyiciyi de projenin bir parçası olarak öngören Peradi Topluluğu olacak. Ekip projelerinde ‘Polyphonia: Yaşayan Yankılar’ adlı çalışmasını ortaya koyacak. Eser özellikle kadın sanatçıların kültürler arası akustik mirasa getirdikleri çağdaş yorumla dikkat çekiyor. 

 

Bilgi: https://www.labiennale.org/en/news/la-biennale-di-venezia-presents-amfibio-sound-days