Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » Arkas’tan İzmir’e yeni sanat durağı

Arkas’tan İzmir’e yeni sanat durağı

Arkas’tan İzmir’e yeni sanat durağı16 Eylül 2025 - 01:09
Arkas Holding’in sanat dünyasına kazandırdığı yeni adres 200 yıllık Ayşe ve Seniha Mayda Köşkü oldu. Arkas Sanat Göztepe adıyla sanatseverlerle buluşan yapıda kurum koleksiyonunda bulunan Türk ressamların eserleri sergilenecek.
EVRİM ALTUĞ 
evrimaltug@gmail.com
 
İzmir’de dünyaya gelen sanat âşığı ve Arkas Holding Kurucu CEO’su Lucien Arkas’ın, eşi Merve Hanım ile yaşadıkları kente duydukları sevgi ve paylaşım arzuları kendini bu kez Göztepe semtindeki iki yüzyıllık bir tarihi binanın ‘yeniden doğuşu’ ile gösterdi. 
 
Sadrazam Kâmil Paşa tarafından 19. YY’da yaptırılan, son sakinleri Ayşe ve Seniha Mayda ile özdeşleşen geç Osmanlı, erken dönem Cumhuriyet mimarisi tasarımı binanın Seda Özen imzalı restorasyonu altı yıllık bir emeğin ardından tamamlandı. Yapı “Arkas Sanat Göztepe” adıyla kurumun bölgedeki altıncı kültür ve sanat adresi olarak kamuoyunun hizmetine sunuldu. 
 
 
Açılışı uluslararası bir davetli topluluğu ile yapılan, çatısı altında yaklaşık iki yüzyıllık klasik ve modern Türk ressamları kalıcı seçkisine yer veren köşkte ayrıca Türkiye’nin ilk kadın ortodonti mütehassısı, ‘Atatürk kızı’ Ayşe Mayda’ya özel bir hatıra ve şükran bölümü de tarih meraklılarının ilgisiyle buluştu. 
 
 
Arkas Sanat Direktörü Müjde Unustası öncülüğündeki Arkas Sanat; İzmir Kordon’daki eski Fransız Konsolosluğu binası, Bornova’daki Arkas Deniz Tarihi Merkezi ve Mattheys Köşkü, Arkas Sanat Urla ve Arkas Sanat Alaçatı olmak üzere beş noktada süreli ve kalıcı sergilerden oluşan zengin bir buketi sanatseverlerle paylaşmaya devam ediyor. Arkas Holding’in kültür-sanat odaklı yapı dönüşümleri 2026’da açılması planlanan bir sonraki sanat merkezi olan İzmir Bayraklı’daki Mistral binasında da sürecek gibi görünüyor. Paris merkezli dünyaca ünlü çağdaş sanat adresi Centre Pompidou iş birliğiyle hazırlanan Lucien Arkas Sanat Merkezi, Türkiye’de bir ilk olarak Centre Pompidou koleksiyonundan dünyaca ünlü modern ve çağdaş sanat eserlerinin sergileneceği bir alan olarak tasarlanıyor. Lucien Arkas bu doğrultuda Centre Pompidou’nun işletmesinden sorumlu Fransa hükümeti ile beş yıllık bir protokolü, altışar aylık sergi projeleri üzerinden imzalamış bulunuyor.
 
 
Arkas Sanat Direktörü Müjde Unustası Müjde Unustası, Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas ve Monreve Group Yönetim Kurulu Başkanı Merve Arkas Merve Arkas.
 
Türk resim sanatına ışık tutan seçki
Arkas Sanat Göztepe’de izlenen ve yaklaşık 200 adede ulaşan daimi koleksiyon sergisinde Osmanlı Dönemi’nden 20. YY’ın ikinci yarısına kadar uzanan bir seçki ön plana çıkıyor. Sergiyle birlikte Arkas koleksiyonundaki Türk ressamların eserleri ilk kez bu kadar geniş çapta bir arada sunuluyor.
 
Çocuk ve yetişkin atölye alanları, mağaza ve bahçesiyle yaşayan bir yapı olarak kurgulanan Arkas Sanat Göztepe’deki “Arkas Koleksiyonu’ndaki Türk Ressamlar” isimli sergide Şeker Ahmet Paşa, İbrahim Safi, Naci Kalmukoğlu, Celal Uzel, Nazmi Ziya Güran, Hakkı Anlı, Nurullah Berk, Şehit Hasan Rıza, Halife Abdülmecid, Alaettin Aksoy, Fausto Zonaro, Hoca Ali Rıza, Halil Dikmen, Nuri İyem, Nejad Melih Devrim, Erol Akyavaş, Fikret Muallâ, Abdurrahman Öztoprak, İbrahim Çallı ve Mehmet Güleryüz gibi sanat tarihimizden birçok ustaya ait irili ufaklı özgün kompozisyonlar not edilebiliyor. 
 
 
Disiplinlerarası kimliği ile zengin, sanat tarihsel derinliği ile emsalsiz sergi, koleksiyonerliğe 30 yıl önce gönül vermiş Lucien Arkas başta olmak üzere eleştirmen, yazar Prof. Dr. Burcu Pelvanoğlu ile Unustası’nın da özgün metinlerini buluşturan, arşivsel bir özel yayını da beraberinde getiriyor.
 
Lucien Arkas gençleri hedefliyor
 
Açılışta konuşan Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas ortaya koyduğu çabanın geleceğe yansımalarından şöyle bahsediyor: “Sanat merkezlerimizin ziyaretçilerinin yüzde 45’i gençlerden oluşuyor. Bu merkezlerde ‘tohum ekiyoruz’. Ben inanıyorum ki gençlerin ruhlarına yerleşen bu sanat sevgisi tohumları gelecekte onların kültür dünyasını, bakış açılarını geliştirecek. Ben algıyı değiştirmeye çalışıyorum. Bir sanat değeri, anlayışı olması için çalışıyorum. Sanatın ayrı bir değeri var. Çocuklara, gençlere, o sanatı gösterirseniz onu sevebilirler. Görmedikleri bir şeyi sevemezler. Genç ziyaretçilerin yüzde 10’u sanatı sevse, bu bile çok önemli.”
 
Toplantıya Eşi Merve Arkas ve Arkas Sanat Direktörü Müjde Unustası ile katılan koleksiyoner ve girişimci Lucien Arkas’a, Göztepe’de açılan bu altıncı sanat merkezi özelinde Arkas Sanat olarak kurumun güttüğü kültür ve sanat politikasını sormak istiyoruz. 
 
Özellikle Arkas Holding’in nakliye alanından doğan lojistik imkânlar ve günümüz Batı kültür ve sanat ortamında yaşanan ekonomik ve diplomatik tıkanıklığa karşılık bu politikayı nasıl tarif ettiklerini Bay Arkas bizlere şöyle açıklıyor: “Arkas Koleksiyonu’nda sahip olduğumuz eserleri Avrupalılar gördüğü zaman şaşırıyor, büyük değerler, büyük emek ve yatırırım gerektiriyor ama benim, Arkas’ın misyonu bu. Sahip olduğumuz değerleri paylaşmaktan özellikle gençlere ulaştırmaktan dolayı çok mutluyum. Ben paylaşmayı seviyorum ve önümüzdeki dönemde de bu tutkumu sürdürmeyi planlıyorum.” 
 
 
Sanatın paylaştıkça değer kazandığına dikkat çeken Arkas, Göztepe’deki tarihi yapı özelinde konuşurken sanat eserlerini uygun yapılarda sergilemenin önemine değinerek sözlerini şöyle derinleştiriyor: “Ben sanatı, tarihi, mimarisi güzel olan eski yapıları severim. Dört duvar beton yaparsınız ama bina içinde sergilediğiniz eserlerin ruhunu yansıtmaz. Bir taşı bile ruhuyla göstermek gerekir. Eski köşkler eserlerin ruhunu çok iyi yansıtıyor. 1800’lerde inşa edilmiş Alsancak’ta bulunan Arkas Sanat Merkezi, Bornova Deniz Tarihi Müzesi de aynı döneme ait. Yine Bornova’da bulunan Arkas Mattheys Köşkü biraz daha eski, 1700’lerde inşa edilmiş. Bunun yanında Arkas Sanat Urla gibi yeni yapılarda da sergilediğimiz eserlerin ruhunu yaşatabilmeyi amaçlıyoruz. Urla’daki müzemiz ödüllü, bir benzerini aynı hassasiyetle Alaçatı’da hayata geçirdik. Tüm bu binaları sanat merkezleri olarak İzmir’e kazandırmaktan dolayı çok mutluyum.”.
 
Öte yandan toplantıda söz alan Arkas Kültür ve Sanat Direktörü Müjde Unustası, Göztepe’deki mekânda yer alacak bu süresiz koleksiyon sergisiyle Türk resmine önemli bir kapı aralandığına dikkat çekiyor ve şu açıklamayı yapıyor:  “Ayşe ve Seniha Mayda Köşkü, İzmir’in sosyal, kültürel ve tarihsel dokusuna işlemiş bir hafıza mekânı. Geç Osmanlı döneminden Cumhuriyet’e ve modernleşme sürecine uzanan geniş bir dönemi kapsayan sergi yalnızca eserlerle değil, bu mekânla da çok katmanlı bir diyalog kuruyor. Tıpkı Türk resim sanatının dönüşümü gibi bu köşk de zaman içinde farklı kimlikler kazanmış, değişimlere tanıklık etmiş bir yapı. Bu sergi umuyoruz ki sanatı keşfetmek isteyen herkese ilham verecek bir durak olur.” 
 
 
Arkas Sanat Göztepe üzerine önemli analizler:
 
Lucien ARKAS – Arkas Holding CEO’su ve Sanat Koleksiyoner:  Burayı 2015’te aldık ve altı sene restorasyondan sonra bugün açabildik. Bana “Hep yabancı eserler sergiliyorsunuz, hiç Türk eserleriniz yok mu?” diye sitem ediyorlardı. Hayır, tabii ki var diyordum. Bunun üzerine, Alsancak ile ikisini beraber yaptık ki burası biraz gecikti. Burada 200, orada, Alsancak’ta 140 olmak üzere, 340 Türk ressamından eser sergileniyor. 
 
Örneğin ben daha, Halife Abdülmecid’in başka bir tablosunu görmedim. Çünkü resimden çok, bazen ressamın kim olduğu önemli de olabiliyor. Göreceksiniz ki, geride her türlü olanı var. Ama ben pahalı olanları almadım. Meselâ bir Osman Hamdi Bey almadım. Hocasının tablosunu 700 bin dolara alıyorum. Yani buna aklım ermez. Ama bu bir arz talep meselesi. Bunun haricinde iyi kötü, üç veya beş herkesin burada bir resmi var. Tabii şimdi, eşim Merve de gördüğünüz gibi Patisserie ve Restaurant işletiyor. Bunun için kendisine zamanında üç kez sordum, emin misin dedim, bana eminim dedi. Peki.
 
 
Şimdi, çoğu müzelerde böyle bir şey var. Bu iki bina, sizin gördüğünüz, Haremlik, Patisserie olan ise Selamlık. Biz Selamlık’tan buraya geçtik. Eşim böyle istedi. Çok da güzel olmuş orası.
 
Kimleri teşhir etmem lâzım? Üç mimar geçti buradan. İki bahçe mimarı, bir peyzajcı var. Holdingimizin idari kısım insanları… Bu bir iki kişinin yapacağı iş değil. Burada çok emek var. Ama yapacaksak tam yapalım dedik. 
 
Merve ARKAS – Monreve Group Yönetim Kurulu Bşk.: Arkas Sanat merkezlerinde, aslında Monreve Group olarak yeme ve içme ile konaklama sektöründe, yakın bir zamandır, üç senedir var olduğumu biliyorsunuzdur. Çok yakın bir zaman önce de Bungalows’u hep birlikte hayata geçirdik. Şimdi pastane tarafında ikinci şubemizi Ayşe Mayda Köşkü’nde hep birlikte bugün hayata geçiriyoruz. Monreve Group olarak burada tamamen misafir ve deneyim odaklı var olabilmeyi dilerim. Çünkü yeme içme evet ama gastronomi ve sanatı yan yana görebilmek çok önemli bir detay. İnsanların sanat mekânlarını gezerken mutlaka bir uğrak noktalarının olması şarttı. Bunları hayata geçiriyoruz. Arkas Ailesi’ne bu değerli köşkü tekrar İzmirlilere kazandırdığı için de ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum. Müjde Unustası Hanım’a da tekrar teşekkür ediyorum.
 
Müjde UNUSTASI - Arkas Sanat Genel Direktörü, Küratör: Lucien Bey’in de dediği gibi Arkas Koleksiyonu hep Batı sanatına odaklanan bir koleksiyon olarak tanındı. Fakat çok şanslıyım ki koleksiyon bünyesinde çok farklı alanlarda, çok nitelikli eserler mevcut. Biz, Türk resmi koleksiyonunu bugüne kadar çeşitli sergilerde paylaşmıştık ama uzun zamandır gönlümüzden geçen, bu koleksiyonu bir bütün olarak kalıcı bir şekilde sanat izleyicileri ile paylaşabilmekti. Bunun ilk adımını geçen Mart ayında Alsancak’taki Arkas Sanat Merkezi’nde açılan Gelenek Modernite isimli bir sergi ile göstermiş olduk. Bu aslında Arkas Sanat Göztepe’nin de bir ön duyurusu gibi oldu. 
 
 
Şimdi burada açılan koleksiyonla da, her iki sergiyi de diyalog halinde düşünerek, koleksiyonun Türk resmi bölümünü ziyaretçilerle paylaşmaya başlıyoruz. Yaklaşık 140 senelik bir döneme yayılan bir süreç burada yer alıyor. Binaya orta kattan giriliyor. Kronolojik bir düzen tercih ettik. Erken dönemden 2000’li yıllara kadar hikâyeyi izleyelim istedik. Primitiflerle başlayan bu odamız, içeride, binadaki en resmi oda da sayılabiliyor. Şeker Ahmet Paşa gibi Lucien Bey’in bahsettiği gibi, saray ressamı Fausto Zonaro, karşısında Halife Abdülmecid, Diyarbakırlı Tahsin, öteki odada Hoca Ali Rıza veya Sami Yetik’ler ile devam eden ressamlar kuşağı ile sonrasında 1914 kuşağına bir geçiş söz konusu. 
 
Üst katta, Liman Grubu, d Grubu, Paris Ekolü, soyut sanatın temsilcileri ve alt katta ise, koleksiyonumuzda bulunan, ancak diğerlerine göre daha fazla eseri bulunan isimler yer alıyor. Bunlardan biri, geçmişte sergisini yapmış olduğumuz Naci Kalmukoğlu bulunuyor. Yine, onun devrinden, İbrahim Safi’nin bir küçük odası burada bulunuyor. Celal Uzel veya Hasan Vecihi Bereketoğlu’nun bizde epey eseri bulunuyor. Bunları da aşağı katımızda, biraz tematik olarak paylaşmak istedik.
 
 
Arkas Sanat Göztepe, gerçekten aslında bir “Türk Resmi Müzesi” gibi bir mekân. Bu daimi serginin yanı sıra, özel bir bahçesi bulunuyor ki, Osmanlı’dan Cumhuriyete geçişi de çok iyi tarif ediyor. Örneğin bahçedeki taşlar, İzmir yangınında Alsancak’tan buraya taşınmış. Çünkü o taşlar kullanılamıyordu ve Ayşe (Mayda) Hanım’ın babası da bu işle meşgul olduğu için bu taşları buraya getirtebilmiş. 
 
Bunun yanı sıra etkinlik ve atölye alanları hem açık havada, hem de bizim D binası olarak biçimlendirdiğimiz binada hizmet verecek. Hem sanatçılar hem yetişkinler ve hem de küçükler adına söyleşiler, etkinlikleri burası için planlıyoruz. 
 
Arkas Sanat’ın kültür politikası üzerine ne dediler?
 
Müjde UNUSTASI: Şöyle bir misyonumuz var: Hem gençlere aşılamak hem de bu eski yapıları hayata kazandırmak. Bizim pek çok mekânımız aslında burada olduğu üzere, İzmir’in nitelikli sivil mimari örneklerinin ömürlerini uzatmak. Ama özel kullanım ile değil, bunu herkes ile paylaşmak diye düşünüyorum. 
 
Lucien ARKAS: Varlık paylaşmak için olmalı. O bir ‘motto’. O zaman değeri var. Kendinize sakladığınız varlığın bir esprisi, değeri yok. Topluma da bir faydası yok. Ama sevdiğiniz, bildiğiniz şeyi yapın. Yapmış olmak için değil. Ben sanatı severim, tarihi severim. Eski binaları severim. Ama bina ile kastım, mimarinin güzel olduğu senelerin binaları. Paris’e gidersiniz, hâlâ 1800’lerin binaları vardır.
 
Benim müzeleri sayarsam, Alsancak zaten 1880’in binası. Fransız Hükümeti ile benim anlaşmam var. Ben bakıyor, tamir ediyorum ve 2040’a kadar da bende. İkincisi yine burada, Deniz Müzesi var. O da 1850’lerin eski bir binası, zaten orada ben yaşıyordum. Sonra, Bornova’da, yine eski 1700, 1800’lerin eski binası, Mattheys Köşkü var. Onu aldık, onu yapmak epey senemi aldı…
 
Yani, sadece içinde sergilediğin ile olmuyor. Dört duvar beton yaparsanız, o esere yazık oluyor.  Daha güzel bir şey yapılması lâzım. Sonra, biz birtakım müzeler inşa ettik. Meselâ Urla’daki müzeyi biz inşa ettik. Gayet güzel, mimarı Hünkâr da ödül aldı. Gayet güzel iş yapıyorsun dedim, Alaçatı da güzel bir bina inşa etti. Bunu gördük anladık, şimdi Bornova’da da güzel bir bina var. Yine güzel bir köşk.
 
Mekân çok önemli, bir taşın ne ile gösterdiğiniz, koyduğunuz önemli. Yani bir yüzükte taşı neyin içine koyacağınız çok önemli. 
 
Ben ağacı, sanatı ve halıyı çok severim. Avrupalılar şaşkına dönüyor. Nereden buldun bunları diyorlar. Hakikaten, bende 600’ü aşkın halı koleksiyonu var. Hepsi Türk halısı var, evet üç beş tane de İran halısı var ama zamanında almışım, şimdi almayı kestim. Ve Bornova’daki müzenin hem bahçesi çok güzel, hem bina yapıldı, hem de içeride çok güzel halılar var. 1500’den, 1850’ye kadar halılar var.
 
Ben güzellik gözetmesini severim, güzelliği de paylaşmak isterim. İnşallah eğitici de olur. Hakikaten, Türk sanatı pek nazik. Ve sanat bir keyif işi. Güzel bir iş. Görsünler, merak etsinler. O zaman hedefime varmış olurum. Yoksa başka bir şey değil. Yani ne var, para kazanılır, kaybedilir, geçer gider. Ama kalıcı bir iş yapmak lâzım. Burada hepsi kalıcı. 
 
 
Müjde UNUSTASI: Geçmişe göre, sergi organizasyonlarında da elbette bir değişim söz konusu. Dünya kötü bir yerde, o yüzden ben her şeye biraz daha olumlu bakmaya çalışan bir insanım. Biz de, ona göre en iyisine adapte olarak, elimizden gelenin en iyisini yapacağız. 
 
Eskiden sergilere ödünç eser verme süreleri üç buçuk aylık iken, şimdi altı aylara çıktı. Kültür sanat kurumları belki o bütün nakliye ve çeşitli maliyetlerini düşünerek, ödünç verme politikalarını belki bir seneye uzatmak gibi bir şey yaparlarsa iyi olur.
 
Bunun yanı sıra, kurumlar arası iş birlikleri çok önemli. Bir sergi buraya yurt dışından geliyorsa, birkaç kurum bunun bütçesini paylaşarak, tek tek projelerden ise, daha büyük, daha iyi bir şey ortaya koyabilir. Buna biraz daha doğru bir evrilme var. Yerinde üretimlerin biraz daha öne çıkacağını söyleyebiliriz. Çok büyük volümlü eserleri, hele hava yoluyla getirmek çok büyük maliyetler. Dolayısıyla sergi organizasyonları da kaçınılmaz olarak o tarafa doğru evrilecek ve evrilmeye de başladı. 
 
Lucien ARKAS: Artık daha seçici oluyorum. Daha az eser alıyorum. 30 sene evvelki bilgim ile alabildiklerim arasında bugün daha seçici oluyorum. Dışarıdan da alıyorum. En son aldığım çok güzel bir Hoca Ali Rıza vardır. Çok güzel. Burada da bulunuyor. Çünkü artık ne yer var, ne de almış olmak için almak istemiyorum. Değerli ise alayım diyorum. Ama hepsini göreceğim, seveceğim, ondan sonra alacağım. Düşünün ki kaç tane eser var. İki bin iki yüz tane karar vermişim. Bu ne büyük keyif, bilir misiniz? Yanıldığım, pahalı aldığım veya ucuza düştü, yanıldığım da oldu. Daha nadirdir. Ama bu işleri kabul edeceksiniz.