Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » Arter'de “Ses için Ayrıcalık”

Arter'de “Ses için Ayrıcalık”

Arter'de “Ses için Ayrıcalık”15 Ekim 2025 - 03:10
Arter’in izleyicileri sesin dünyasına kulak vermeye davet eden “Ses için Ayrıcalık” Film Programı, 17–19 Ekim’de Sevgi Gönül Oditoryumu’nda gerçekleşecek. Beş uluslararası yapımı Karen Cirillo’nun küratörlüğünde bir araya getiren program, görsel anlatının ötesine geçerek işitsel deneyimin sunduğu farklı algı biçimlerini keşfetmeye çağırıyor. Programı küratör Cirillo ile konuştuk.
YELİZ TİNGÜR
yeliztingur@gmail.com
 
17–19 Ekim 2025 tarihlerinde Sevgi Gönül Oditoryumu’nda gerçekleşecek “Ses için Ayrıcalık” Film Programı, “ses hakkında [görsel] bir film nasıl yapılır?” sorusuna yanıt arayan ve ses meraklılarını yalnızca duymaya değil, dinlemeye de davet eden uluslararası beş yapımı Arter’de bir araya getiriyor. Programın küratörlüğünü, belgesel sinema ve medya antropolojisi alanında çalışan küratör ve kültürel iletişim uzmanı Karen Cirillo üstleniyor. 
 
“Ses için Ayrıcalık” Film Programı, 17 Ekim’de sesin temel gerçekliğini keşfe çıkan Sam Green imzalı 32 Ses [32 Sounds] filminin gösterimiyle başlayacak. 18 Ekim’de Lawrence Abu Hamdan’ın pandemi döneminde Beyrut semalarında artan gürültü kirliliğini konu alan filmi Gökyüzü Günlüğü [Diary of a Sky] ile Anupama Srinivasan ve Anirban Dutta’nın Hindistan ile Butan arasındaki sınırda iki yerel biyoloğun güvelerin mikrokozmosunu incelemesini anlatan yapımları Noktürnler [Nocturnes] izleyiciyle buluşacak. Program, 19 Ekim’de Aura Satz’ın ses kolajı niteliğindeki Önleyici Dinleme [Preemptive Listening] ve Oksana Karpovych’in, Rus askerleriyle aileleri arasında dinlemeye takılmış telefon konuşmalarından oluşturduğu Yakalanan [Intercepted] filmlerinin gösterimleriyle sona erecek.
“Ses için Ayrıcalık” Film Programını küratör ve kültürel iletişim uzmanı Karen Cirillo ile konuştuk.
 
 
Karen Cirillo
 
 “Ses için Ayrıcalık” programının çıkış noktasında hangi fikir veya sezgi yatıyor? Bu seçkiyi bir araya getiren ortak duygu nedir?
 
Benim için bu programın temelinde merak ve hayranlık duygusu var. Bu filmlerin, bir şeyi düşünme ya da anlama biçimimizi nasıl dönüştürdüğünü izlemek beni çok etkiliyor. Onları izlerken içsel, bedensel bir his duyuyorum — çünkü ses, bize son derece kişisel ve derin bir biçimde dokunabiliyor.
 
Bu programı Arter’de sunmak sizin için ne ifade ediyor? Mekânın sesle olan ilişkisinin küratöryel yaklaşımınızı nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz?
 
Bu programın Arter’de yer alması benim için çok anlamlı. Birkaç yıl önce, Gerhard Stäbler ve Kunsu Shim’in oluşturduğu EarPort adlı ikilinin Arter’deki performansını izlemiştim; beni çok duygulandırmıştı. O zamandan beri Arter’i, bu türden çalışmaları deneyimleyebileceğim özel bir mekân olarak gördüm. Bu film seçkisini tasarladığımda, ilk olarak Arter’e başvurmayı istedim, çünkü yenilikçi ses işleri ve sergileriyle dolu çok zengin bir geçmişe sahip. Bu yılın başlarında Angelica Mesiti’nin Future Perfect Continuous adlı yapıtını sergilediler; bu eser, tıpkı bu programdaki birçok film gibi, sesten doğan o neşeyi hissettiriyor. Arter’in bu film dizisine açık olması beni çok mutlu etti — çünkü bu program gerçekten de doğru mekânında hayat buluyor.
 
Program, “ses hakkında [görsel] bir film nasıl yapılır?” sorusuna yanıt arıyor. Sizce bu beş film bu soruya nasıl farklı cevaplar sunuyor?
 
Bu filmler, sesin farklı yönlerini son derece yaratıcı biçimlerde ele alıyor. Şunu da sorabilirsiniz: Eğer ses bu kadar önemliyse, neden sadece bir ses kaydı değil de film yapmak? Her yönetmen, konusunu yeniden yorumlayarak veya katmanlaştırarak farklı bir derinlik yaratıyor; ses ile görüntünün birleşimi daha güçlü bir etki yaratıyor.
 
Örneğin Aura Satz “Önleyici Dinleme [Preempti ve Listening]” adlı filminde 20 besteciden siren sesini yeniden yorumlamalarını istiyor; sıradan, işlevsel bir sesi duygusal bir çağrışıma dönüştürüyor. Üretim aşamasındaki, monte edilen, bir tarlada duran sirenlerin görüntüleriyle bu sesi üst üste bindirerek nesneyi bir tür görsel sanat eserine dönüştürüyor.
 
 
“Önleyici Dinleme”
 
Lawrence Abu Hamdan “Gökyüzü Günlüğü [Diary of a Sky]” ise ses araştırmacısı kimliğiyle, Beyrut semalarındaki dronların verilerini nötr gökyüzü görüntüleriyle birleştirerek “sonik terör”ün varlığını hissettiriyor.
 
 
“Gökyüzü Günlüğü” 
 
Anupama Srinivasan ve Anirban Dutta “Noktürnler [Nocturnes]” izleyiciyi Himalayalar’daki ormana götürüp güvelerin mikro evrenine daldırıyor; kanat çırpışları neredeyse renkleri kadar karakterlerinin bir parçasına dönüşüyor.
 
 
“Noktürnler”
 
Oksana Karpovych “Yakalanan [Intercepted]” filminde görselleri sade ve durağan tutarak, Rus askerleriyle aileleri arasındaki dinlemeye takılmış konuşmaların mahremiyetini ve duygusal yoğunluğunu öne çıkarıyor.
 
 
“Yakalanan” © Christopher Nunn
 
Sam Green “”32 Ses [32 Sound]” ise izleyiciyi sesin tarihine, teknolojisine, sosyolojisine ve duygusuna dair bir yolculuğa çıkarıyor — ve bu deneyimi tam anlamıyla kavrayabilmek için görsel öğeleri de kullanıyor.
 
 
“32 Ses”
 
Bu seçkideki filmler, sesin birçok biçimde var olabileceğini gösteriyor. Sizce bu sesler bizi nasıl bir “dünyayı dinleme” pratiğine davet ediyor?
 
Biz çoğunlukla “gözlerimizle yaşarız”; çevremiz o kadar fazla sesle doludur ki, istesek bile gerçekten dinlemek çoğu zaman mümkün değildir. Ama tıpkı bir şehre bakarken yukarıya bakmayı hatırladığımızda onu farklı görmemiz gibi, gürültünün arasındaki sesleri fark ettiğimizde de bir yeri bambaşka biçimde deneyimleyebiliriz. Bir çay bardağında karıştırılan minik bir kaşığın sesi müzik olabilir; ay çekirdeği çitleyen kalabalık bir parkın sesi ise bir kakofoni.
 
Bu program Arter ziyaretçilerine nasıl bir deneyim sunacak? “Duyarak görmek” ifadesiyle nasıl bir farkındalığa davet ediyorsunuz?
 
Tek dileğim filmleri izlemeye gelenlerin duyularıyla etkilenmeleri ve ayrılırken sesin de en az gördüklerimiz kadar dikkate değer olduğuna dair yeni bir bakış açısıyla gitmeleri.