Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » Avantgarde Collection 11. kez CI’da

Avantgarde Collection 11. kez CI’da

Avantgarde Collection 11. kez CI’da25 Eylül 2025 - 02:09
Avantgarde Collection, bu yıl 24-28 Eylül tarihleri arasında ‘’Metamorfoz’’ temasıyla Contemporary İstanbul’da 11. kez yer alarak sanatın ilham verici dünyasına katkı sunmaya devam edecek.
BARAN DANIŞ
baran.danis@milliyet.com.tr 
 
Contemporary İstanbul’da Hall A alanında yer alacak Avantgarde Collection, Özgür Karaçak’ın kurucusu olduğu Artists&Collectors partnerliği ve Ecem Naz Çakır küratörlüğünde, Esra Mengülerek, Elif Ece Kazan, Özgün Şahin, Ozan Batman ve Hilal Çınar Arapoğlu gibi yeni nesil sanatçıların eserlerine ev sahipliği yapacak. 
 
Sanatı yalnızca desteklemekle kalmayıp onu turizm yatırımlarının merkezine yerleştiren Avantgarde Collection, Contemporary İstanbul sonrasında, kış sezonunda 2024 ve 2025 Contemporary İstanbul standında yer alan sanatçıların eserlerini Avantgarde Refined Caves of Cappadocia’da bir karma sergiyle buluşturarak bu sanat girişimini gelenekselleştirmeyi hedefliyor.
 
 
Avantgarde Refined Caves of Cappadocia
 
Geçtiğimiz aralık ayında kapılarını açan ve misafirlerine rafine bir konaklama deneyimi sunan Avantgarde Refined Caves of Cappadocia ile dikkat çeken marka, yeni oteliyle birlikte Kapadokya’da sanata ve kültüre adanmış özel bir alan yaratıyor. 
 
Artists&Collectors ortaklığıyla uluslararası bir sanat merkezi olma yolunda ilerleyen bu yeni adres; koleksiyoner ve sanatçılarla yapılan iş birliklerinden küratöryel sergilere, müzayedelerden özel etkinliklere uzanan zengin bir program sunuyor. Vadinin eşsiz doğasına entegre edilen açık hava heykel parkı, dijital sanat projeleri, sanatçı atölyeleri, söyleşiler ve açık hava sineması gibi etkinliklerle bölgeye çağdaş sanatın ruhu taşınıyor. “Metamorfoz” temasıyla sanatseverleri buluşturacak olan sergi, Kapadokya’nın çok katmanlı yapısından ilham alarak yeniden doğuş ve gelişim kavramlarını görünür kılıyor. Sergilenen eserler; doğanın sürekli evrilen formlarından toplumsal dönüşümlere, bireysel deneyimlerden kültürel yenilenmeye uzanan geniş bir yelpazeyi yansıtıyor. 
 
Avantgarde Collection ve Lucis Initiative’in kurucusu İsmet Öztanık sanatın otelcilik ve turizmle nasıl kesiştiğini, koleksiyonculuğa bakışını ve Contemporary Istanbul’da yer alacak Avantgarde Collection sergisini ve Kapadokya’da hayata geçirecekleri Creatopia kültür-sanat merkezine uzanan vizyonunu Milliyet Sanat’a anlattı.
 
 
Avantgarde Collection ve Lucis Initiative’in kurucusu İsmet Öztanık
 
Sanatı turizm yatırımlarınızın merkezine yerleştirme fikri sizde nasıl doğdu? Avantgarde Collection’ın sanatla olan ilişkisi nasıl başladı?
 
Bir söz vardır: İnsan beraber olduğun kişilerin ortalamasıdır diye. İnsan hangi mahallelerde dolaşır, okur veya yaşarsa, odur biraz aslında. Ben de hem çocukluğumdan beri hem de eğitim gördüğüm dönemlerden itibaren sanatla içli dışlıydım. İstanbul'da Şişli Terakki Lisesi, ardından Koç Üniversitesi… Sonrasında Amerika'da yurt dışı eğitimi, İngiltere’de yüksek lisans derken öğrencilik dönemimde olsun sanatla ilgiliydim hep. Ben hatırlarım çocukluğumda annem bizi sergilere, saraylara, müzelere veya kreatif bir şeyler yapabileceğimiz Legoland gibi yerlere götürürdü. Ağaç yaşken eğilir sözünün bir tezahürüyüm diyebilirim. Otelciliğe de geldiğimizde ise 90'lardan beri otelcilikte olan bir grubuz... Alın teriyle büyümüş bir aile. Yatırım yapmış, istihdam kazandırmış... Siirt'ten bir kolu İstanbul'a gelmiş, bir kolu Trabzon'dan İstanbul'a gelmiş. İki ailenin mahsulüyüm ben yani aslında. 
 
Avangard'ı da kurmadan önce üniversitedeyken zaten Bodrum ve İstanbul’daki aile müesseselerinde çalışıyordum. Londra'da yüksek lisans yaptığım sırada oradaki birçok şehir otelini inceleme fırsatı buldum. Birbirlerinden nasıl ayrıştığını, aralarındaki rekabette nasıl farklılaştıklarını inceleme şansım oldu. Ardından buraya gelip taze bilgilerle Anadolu'nun bütün nezaketi, misafirperverliği, cömertliği ve yaratıcılığı burada Avangard'da 2010'dan itibaren ete kemiğe büründü. Tamamen organik, tabii olarak gelişen bir süreç oldu. Yaşayan alanlar dizayn etmek için sanatla yan yana durmanın ve sanatın iyileştirici gücünün bilinciyle aslında kendi hamurum yoğruldu diyebilirim.
 
Çağdaş sanatın otelcilik ve turizm sektörüyle buluşması sizin için ne ifade ediyor? Sanatın bu alanlarda rolünü nasıl tanımlıyorsunuz?
 
Bence sanatın mekânlara getirdiği en önemli artı: Aidiyet. Örneğin şu anda Kapadokya'dayız, otelimizin meyve bahçesinde sohbet ediyoruz sizinle. Serenity Garden, Dinginlik bahçesi diyoruz buraya. Türkiye'nin gelişmekte olan çağdaş sanat havuzunun önemli bir üyesi olan, dünyada pek çok bienale katılan, genç heykeltıraşımız Emrah Önal’ın geri dönüşüm materyalleriyle yaptığı “Köklerimiz” isimli eserinin önündeyiz. Yakında doğaya karışıp yok olacak bir eser bu. İnsanın özüne dönüşüyle alakalı bu ağaçtan yapılmış heykelle aslında hayatın karmaşasından sıyrılıp kişinin kendi iç dünyasını dinleyebileceği ve kendini ilişkilendirebileceği bir mahal sunmuş oluyoruz misafirlerimize. Bunun verdiği haz bizim için paha biçilmez. Bu düşünceyi yalnızca Kapadokya’da değil başka otellerimizde de hayata geçiriyoruz. Bu otelin inşaat döneminde buraya ziyarete gelip buradaki yerel artizan kaya işçilerinin kayayı oyma biçiminden ilham alıp bize bir koleksiyon hazırlayan bir sanatçımız var: Tuğçe Diri. Veya yine Türkiye'nin medarı iftiharlarından, dünyada çok ciddi koleksiyonlarda bulunan Burçak Bingöl...  Kendisi bu yıl 17 Eylül – 2 Kasım tarihleri arasında dünyanın önde gelen sanat fuarlarından Frieze London’ın kamusal programı Frieze Sculpture’da “Unit Terrenum Rosa” adlı yeni kamusal heykelini sergileyecek. Burçak Bingöl bu eseri Kapadokya’dan esinlenerek hazırladı ve bu yolculukta art residency’sinde bulunarak kendisine destek olma şansımız oldu. Kısacası mekânları yaşatan, onları eşsiz kılan, konuşturan, aslında çok donuk bir yer olabilecek bir yere hayat katan, canlandıran bir faktör sanat.
 
 
 
Emrah Önal, “Our roots”
 
Koleksiyonerliğinizin arkasındaki ana motivasyon nedir? Eserleri seçerken hangi kriterlere öncelik veriyorsunuz? 
 
Ben biraz erken başladım buna. Aşağı yukarı 20’li yaşlarımdan beri koleksiyon geliştiriyorum. Burada öncelikle işinin erbabı insanlara sormak, bilginin kaynağına yakın durmak benim prensibim. Tabii ki bir işin ilmini okursun, o işin uzmanı olursun. Ama bir de bu işi bilen kişilere danışıp, kulak verip doğru yolu bulursun. Sanat konusunda ben ikinci yolu tercih ediyorum. Bunun ilmini okumadım ama doğru insanlarla, doğru bir şekilde süreç içerisinde bulundum. Birçok sergi, birçok sanatçı, atölye ziyaretinde bulundum. Birçok müzayedeye katıldım. Hem kurumsal taraftaki koleksiyonun gelişimi hem de bireysel merakımı daha sistematik hale getirmek hayatımda önemli bir yer edindi. Tüm bunlar 20 yıllık bir süreci kapsıyor. Ayrıca şunu da prensip edindim: Evime asmayacağım veya kendi mekânımda sergilemeyeceğim, izlemeyeceğim bir şeyi almam. Bunu çünkü ticari olarak yapan koleksiyonerler de var, saygı duyarım. Doğru danışanlarımız olduğu için koleksiyonumuza kazandırdığımız sanatçıların işleri de hatırı sayılır değer kazandı. Ben hiçbir zaman bunun alışverişine girmeyip oradan haz ve ilham almayı hedefledim. Bu kişisel bir zevk. 
 
Koleksiyonunuzda hangi sanatçılar var?
 
Gülay Semercioğlu ki hiç unutmam “Mor Işık” eserini aldığım müzayedede Ülker Grubu da Burhan Doğançay’ın “Mavi Senfoni” eserini almıştı. Onun dışında İrfan Önürmen, Murat Germen, son dönemlerde koleksiyonuma katılan Yahya Bağcı, Mustafa Karyağdı, Derya Özparlak... Şu anda 50 civarında irili ufaklı karma eser var koleksiyonda. Ahmet Güneştekin... Larissa Fassler adında bir sanatçı var, Kanadalı. O da benim için özel bir alım oldu. Karakalemle Türkiye'nin önemli olaylarını ve önemli mahallerini resmeden bir sanatçı. Nick Gentry adında bir sanatçı var. Ozan Oganer… Karışık tekniklerde yerli ve yabancı sanatçılar var. Önemli olan beni etkilemesi ve yerini bulması.
 
Contemporary Istanbul’un 20. yılını kutladığı bu edisyonda bir koleksiyoncu, yatırımcı ve aynı zamanda fuarın sponsorlarından biri olarak fuarın Türkiye’nin sanat ekosistemine katkısını nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 
Contemporary Istanbul bugün bölgede ve dünyada bilinen, Türkiye'nin çağdaş sanatta yurt dışına açılan yüzü haline geldi. Zaman geçtikçe çok önemli yabancı galerilerin katılımı bizlere memnuniyet veriyor. Birkaç yıldır da İstanbul'da son dönemlerin en önemli geliştirmesi olan Tersane İstanbul'da ziyaretçilerle buluşuyor. Biz de gururla, mutlulukla ve ilhamla bu organizasyonun 11 yıldır hem sponsorlarından biriyiz hem de katılımcısıyız.  Contemporary’ye şöyle bir motivasyonla katılıyoruz: Contemporary İstanbul tabii ki çok büyük ve etkili olduğu kadar çok da pahalı, maliyetli bir etkinlik. Biz nereye el verebiliriz dedik. Türkiye'de çok kıymetli genç ve gelişmekte olan sanatçılar var. Bu insanların kendilerini ifade edecek platformlara ihtiyacı var. Biz buna hem Avangart Collection serüvenimizde hem de Ankara'da 2018 yılında kurmuş olduğumuz Assembly markası sürecinde tanık olduk. Assembly ofis sektörüne otelcilik yaklaşımıyla yeni bir soluk getiren, iş kulüpleri dizayn eden bir markaydı. Ankara'da da bunu bir dönem faaliyete geçirdik. Ve orada da çok ciddi sergiler, sanatçı buluşmaları, residency programları yaptık. Ankara'nın yerleşik galerileri ve üreticileriyle... Orada da bir kez daha tanık oldum. Aslında o kadar ciddi bir yetenek ve bir üretim var ki... Ama bu bireylerin, markaların kendilerini ifade edecek platformlara ihtiyacı var. Biz bunu Contemporary yolculuğumuzda bir gelenek haline getirdik. Dünyanın ve Türkiye'nin devinimi paralelinde adreslemek istediğimiz, işaret etmek istediğimiz bazı konular oluyor. Bu doğrultuda her sene bir tema üzerinden yola çıkıyoruz. Önceki dönemde bu örneğin Suriye oldu, göç oldu. Sürdürülebilirlik ve doğaya saygı çerçevesinde toprak ana, tabiat ana oldu. Bu sene temamız metamorfoz. Biz bunu sadece otelci aklımızla, müteşebbis aklımızla değil alanında bilinen küratörlerle hayata geçiriyoruz. Kapadokya'da 2026'da faaliyete geçireceğimiz Creatopia adında kültür, sanat ve etkinlik merkezimiz var hemen otelimizin bitişiğinde. Bu merkezin ayrı bir ortaklık yapısı olacak. Alanında çok saydığımız ve sevdiğimiz Artist and Collectors firmasının kurucusu Özgür Karaçak ve aynı zamanda kültür, sanat medyasının sevilen ismi Aysun Öz ile bu yolculuğa çıkıyoruz. Kapadokya'ya bir bienal kazandırmak gibi bir vizyonumuz var. Bu ortaklığın adı Creatopia. Creatopia aynı zamanda Contemporary İstanbul'daki sergilerimizin kürasyonunu, temalarını ve o sanatçıları buluşturan platform haline geldi aynı zamanda.
 
 
Creatopia
 
Contemporary Istanbul’da yer alacak serginin Kapadokya’dan aldığı ilham dikkat çekici. Sizce Kapadokya’nın çok katmanlı yapısı ile ‘metamorfoz’ kavramı arasında nasıl bir bağ var?
 
Aslında bu noktada bunun sahibine referans vermek istiyorum. Sevgili Özgür'ün bu seneki Contemporary İstanbul'daki temamız olan ‘metamorfoz’u size birinci ağızdan aktarması daha doğru olur diye düşünüyorum ve sözü ona bırakıyorum. 
 
Özgür Karaçak: Bu sene Kapadokya ile özdeş bir sergi teması yaratmak istedi aslında küratör arkadaşımız Ecem Naz Çakır. Hikâye biraz şuradan geliyor: Kapadokya yıllar içerisinde aşağıdan yukarı, soldan sağa her açıdan bir süreç ve dönüşüm geçiren bir alan ve bu dönüşümü durmaksızın devam ediyor. Biz bunun her ne kadar çıplak gözlerle oluşmuş halini görsek de aslında içinde yaşadığımız zaman diliminde de bu değişim hala devam ediyor. Biz aslında insanoğlu olarak da bu alanın içindeki değişime katkıda bulunuyoruz. Kimi zaman pozitif kimi zaman negatif. Ama ağırlığın pozitifi yönde olabilmesi onun doğal süreci içerisinde nasıl bir dönüşüm gerçekleştirdiğini anlamamızla mümkün. Zaten şu anda örneğin içinde bulunduğumuz tesis de bu dönüşümü sindirebilmiş, anlayabilmiş ve onu doğru şekilde, günümüz modernizasyonuyla yorumlayabilmiş bir mimari bakış açısıyla ortaya çıktı. Aynı şey aslında sanatçıların kendi eserleri üzerindeki dönüşüm süreçleriyle de örtüşüyor. Bir taraftan Kapadokya'da gördüğümüz bu süreç aslında bir sanatçının herhangi bir kariyer yolculuğunda, herhangi bir sürecinde kendi yaşadığı dönüşümlerle özdeş benzerlikler karşımıza koyuyor. Sanatçının da iniş çıkışlarının olduğu, yorumlarının farklılaştığı, o yorumlarını yeniden şekillendirdiği ve bir noktadan sonra artık bu değişimi düzenli olarak hayatının bir parçası olarak görüp eserlerinde ve üretkenliğinde bu değişkenlikten, bu dönüşümden beslenmesi onun Kapadokya ile özdeş ruhunu bizim için temsil ediyor. O nedenle bu sene metamorfoz temasını aldık. Hem biraz Kapadokya'ya saygı duruşu hem de genç sanatçı arkadaşlarımızın sanat kariyerleri boyunca karşılarına çıkacak sürecin temel ismi aslında bu bizim için. Bunları bir potada eriterek bu seneki temayı metamorfoz üzerine kurduk.
 
 
Elif Ece Kazan, “Halo” , Avantgarde Collection
 
 
Esra Mengülerek, “Yerleşik Belirsizlik Serisi” , Avantgarde Collection
 
 
Otelimizde bir Art&Design Store da açmayı planlıyoruz.  Özgür Bey oradaki yaklaşımımız için de birkaç cümle söyleyebilir. 
 
Özgür Karaçak: Aslında burada temelde birkaç farklı amacımız var. Bölgeye gelen çok miktarda yabancı turist var. Bu yabancı turistlerin Türk sanatçılarla, tasarımcılarla tanıştıkları ve kucaklaşabildikleri bir temas noktası olmasını istiyoruz. Birinci amaç bu.
 
Burada bizim için önemli olan unsurlardan bir tanesi de Kapadokya'da bizce kirlenmiş bir hediye anlayışı var. Bizim buradaki diğer amacımız buraya gelen misafirlerimizin daha üst kalite ve gerçekten Türk el becerileriyle yapılmış, bu kültürden beslenmiş tasarımlarla süslenmiş tasarımları aslında yanlarında götürebilmeleri. Çünkü hepimiz biliyoruz ki o giden parça bulunduğu evde veya hediye edildiği evde gittiği yerde bizi temsil ederek duruyor. O yüzden de oradaki koyduğumuz en küçük parçanın bile hem Kapadokya'yı, hem bizim misafirperverliğimizi hem de becerilerimizi en iyi şekilde temsil etmesi önemli. 
 
Örneğin ne kadar çok talep olursa olsun oraya koyacağımız ürün sınırlı sayıda olacak. Ki bu sınırlı sayı da yüzler, binler anlamında değil, on beşler, yirmiler anlamında sınırlı olacak.
 
Hem sanatçılarımızın daha fazla üretmesini teşvik etmek istiyoruz diğer taraftan da her ziyarette buraya uğrama ihtiyacı yaratmak istiyoruz.
 
 
Contemporary Istanbul sonrasında, bu fuarda yer alan sanatçıların eserlerini Avantgarde Refined Caves of Cappadocia’da sergilemeyi planlıyorsunuz. Bu girişimin nasıl bir gelenek oluşturmasını hedefliyorsunuz?
 
Contemporary Istanbul öne kadar güzel ve ihtişamlı olsa da sonuçta bir haftalık bir aksiyon.
Devamında bu eserlere ve sanatçılara daha fazla görünürlük sağlayıp ve Kapadokya sürmesini istiyoruz. Bu mevsim Kapadokya’nın en keyifli ve yoğun olduğu zaman. ani Contemporary İstanbul sonrası burada bir şeylerin devam etmesi ve uluslararası camiaya burayı ziyaret eden insanlara da bir Contemporary'den bir serginin, bir koleksiyonun buraya geldiğini anlatabilmek, bunun tanıtımını yapmak ve böyle bir köprü oluşturmak aslında.
 
 
Özgün Şahin, “Gözetim Poetikası” , Avantgarde Collection
 
 
Hilal Çınar Arapoğlu, “Keşif” , Avantgarde Collection
 
Artists&Collectors partnerliği ve Ecem Naz Çakır’ın küratörlüğünde hazırlanan bu CI’da yer alacak serginin, koleksiyonerler ile sanatçılar arasındaki diyaloğa nasıl bir katkı sunmasını bekliyorsunuz?
 
Ecem Naz Çakır yurt içi ve yurt dışında birçok sergi kürasyonu yapan, büyükelçiliklerin de bu anlamda kültür sanat faaliyetlerine birçok destekler veren, çok genç ve çok başarılı bir arkadaşımız. Contemporary için onun bir araya getirdiği ve devamında da buraya gelecek topluluğu biz de heyecanla bekliyoruz. Sanatçılar bizzat orada Contemporary’deki standımızda olacak. Orada birçok disiplinden eserlerin olduğu zaten fiziksel bir sergi var.  Etkinlik esnasında orada birebir koleksiyonerlerle sanatçıları buluşturup işlerini anlatıyorlar. Orada satış yapabiliyorlar.
 
Aslında biz işini iyi yapan insanlar için, sanatçılar için aracıları sistemden çıkartıyoruz. Onları nihai tüketiciyle bir araya getiriyoruz. Bu işin sponsoru olarak hiçbir maddi beklenti olmaksızın yapıyorum bunu senelerdir.
 
Tabii bunlar çok maliyetli, yapması da çok zor organizasyonlar. Gerçekten İstanbul'da bu çapta bir şey yapmak bayağı imkansız hale geldi. Ve bunu senelerdir yapan bir tek Contemporary var 20 yıldır.
 
Özellikle pandemiden sonra dünyadaki tedarik zincirinin düzensizleşmesi sebebiyle üretmek çok zorlaştı. Sanatçı nasıl var olur? Ürettikçe, bir kenara eser koydukça, yaptıkça, yenisini öğrendikçe var olur. Ama bu süreç sekteye uğradı. Dolayısıyla o tür fuarlara katılmayı bırakın üretme sorunu var zaten. Ama şimdi biz onlara doğrudan satış yapabilme ihtimalinin çok yüksek olduğu bir platform sununca bu sefer onlar da enerjilerini Contemporary için harcıyorlar. Türkiye'nin, İstanbul'un, dünyanın çok mühim koleksiyonerleriyle orada bir aslında eldivensiz bir buluşma ortamı sunuyoruz sanatçılara.
 
 
Ozan Batman, “Beklediğim Yerler Serisi”, Avantgarde Collection
 
Kapadokya’da kurduğunuz Avantgarde Refined Caves yalnızca bir otel değil, aynı zamanda bir uluslararası sanat merkezi olma yolunda ilerliyor. Bu projeyi hayata geçirirken nasıl bir vizyonla yola çıktınız?
 
Burası üretmek için muazzam bir yer. Zamanı durdurmak, odaklanmak için... Burada bir culture lounge yaratmak için çalışıyoruz. Bu bizim Bodrum'da 2012'de başlattığımız bir aksiyon. Orada da Assouline yayınları ile başlayıp geçen sene de Minoa'yla upgrade ettiğimiz bir culture lounge'umuz var. Orada insanlar oturuyor, üretiyor, dinleniyor.
 
Burada şu anda içinde bulunduğumuz bahçeye istiyorum ki yazarlar, müzisyenler gelsin. Farklı disiplinlerdeki sanatçılar buradaki huzur içerisinde üretsin. Biz bunun peşindeyiz ve bunu destekliyoruz. 
 
Bu bahçede atölyeler oluyor, ses banyoları, yogalar, farklı disiplinlerde wellness aktiviteleri... Hatta 10-12 Ekim'de “Rooting Into Earth” diye bir çalışma olacak. İki wellbeing eğitmeni, Ulli Allmendinger ve Burcu Babayiğit önderliğinde düzenlenecek etkinlikte otelin hem iç alanları hem de dış alanları kullanılacak. 
 
Otelin iç ve dış mekânlarını düzenlerken Kapadokya'nın gelmesini istediğimiz yere göre geliştirdik, hep bunu gözettik. Turistler buraya geliyor, balona biniyor, alışverişini yapıp gidiyor. 1-1.5 maksimum 2 gün kalıyor. Hatta ve hatta daha acısı buraya gelen milyonlarca günübirlik ziyaretçi var. Bir küsur milyon misafir konaklıyor. Konaklayanların da ortalama kalış süresi çok kısa. Buranın potansiyeli var ve çok daha fazlası yapılabilir. Burada 16 günlük kültür turu yapılabiliyor, bu inanılmaz bir şey. 
Kapadokya'nın gerçek güzelliğinin ortaya çıkartılmasıyla alakalı hem Turizm Geliştirme Tanıtım Ajansı’nın, Turizm Bakanlığı'nın, Kültür Varlıkları Koruma Kurulu Alan Başkanlığı’nın çok ciddi hedefleri ve çalışmaları var. Bu doğrultuda yeni yatırımcıya da nitelikli tesislerle gelin diyorlar. Veya bizim gibi burada elini taşın altına koymuş, uluslararası tanıtım faaliyetlerinde de aktif firmalarla çok ciddi işbirlikleri, marka elçiliği programları, TGA'nın hospitality partner denilen yurt dışında ortak tanıtım yaptığı seçilmiş kurumlarla programları var.  Yani doğru iş yapmak isteyen insanların önünü açmaya çalışan bir irade var burada. Keza Ürgüp Belediyemiz muazzam bir vizyonla ve destekçi şekilde burada sürekli kültür festivalleri düzenliyor. 
 
Biz burada aslında ağırlama sanatları kompleksi geliştirdik 2,5 sene içerisinde. Bina yapıyorsunuz en güzel yatağı, teknoloji koyuyorsunuz ama bu alanları yaşanır kılan, bu alanları bir yaşam kompleksi haline getiren, iyi hissettiren de muhakkak içerisinde kültür ve sanat faaliyetlerinin olması. Bu kalıcı olabilir veya dönemsel değişkenliklerle olabilir. Şimdi bu süreçlerdeyiz. Avangarte Collection 15 yaşına girmiş bir marka olarak çağdaş sanatı birçok platformda destekleyen, sponsor eden, üretimlere imkan veren, mevcut alanlarında koleksiyonlar geliştiren, sergiler için alan açan veya Contemporary İstanbul başta olmak üzere çağdaş sanat organizasyonlarına kalıcı destek veren bir kurum, bir marka. Bunu da gururla dünyada her yerde “Bu bir G-Local markadır,” diyen bir marka. Yani global pratiklerden ilham alan ama lokal DNA'sını sonuna kadar koruyan bir marka.
 
 
Avantgarde Refined Caves of Cappadocia
 
Hem Avantgarde Collection hem Avantgarde Refined markalarının sanat alanındaki yeni projeleri gelecekte neler olabilir?
 
Şu anda sanatla alakalı en önemli gündemimiz Kreatopia Kültür Sanat Etkinlik Merkezi’mizin önümüzdeki yıl faaliyete geçmesi. Avantgarde Refined ödüllü tasarımcılarla çalıştığımız, ‘sessiz yalın lüks’ü temsil ettiğimiz ve Türkiye'den dünyaya bir global hospitality markası armağan etme yolculuğunda farklı alanlarda işlerini iyi yapan insanların bir platformu aslında. Kültürde böyle, sanatta böyle, gastronomide böyle, tasarımda böyle… Gittiğimiz her yere bu platformu götürmek gibi bir misyonumuz var. Dolayısıyla Avantgarde Refined kendini doğru platformlarda gösterdikçe beraberinde bu sohbette bahsettiğim unsurların hepsini de birlikte götürecek. Kapadokya gibi dünyanın çok özel bir destinasyonunda yarın Avantgarde Refined bir açılış yaparsa bu ekosistemi de beraberinde götürecek. Dolayısıyla biz paydaş yapılarımızı çok titizlikle kurmaya ve onları saklamaya, onları güçlendirmeye, onlara alan açmaya devam edeceğiz.