Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » Barbara Hannigan, BİFO ile Lütfi Kırdar’da

Barbara Hannigan, BİFO ile Lütfi Kırdar’da

Barbara Hannigan, BİFO ile Lütfi Kırdar’da08 Aralık 2025 - 03:12
11 Aralık’ta, modern müziğin en çığır açıcı yorumcularından Barbara Hannigan hem şef hem de soprano olarak Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın konuğu.
Suzan Somalı Sönmez
ssomalisonmez@gmail.com
 
11 Aralık Perşembe gecesi İstanbul Lütfi Kırdar ICEC’de Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın konuk ettiği Barbara Hannigan, hem Strauss’un “Metamorphosen / Metamorfozlar”ını yöneterek hem de Poulenc’in tek kişilik operası “La Voix Humaine”de soprano ve şef kimliğini aynı bedende buluşturarak, İstanbul sahnelerinde az rastlanan türden bir bütünsel performans sunacak. Konser, yalnızca bir repertuvar karşılaşması değil; bir hafıza katmanı, bir ayrılık monoloğu ve çağdaş performansın sınırlarını zorlayan bir gece.
 
Dramaturji
 
Program, salon karanlığa gömülürken Strauss’un “Metamorphosen / Metamorfozlar” adlı eserinin ilk çizgisiyle açılacak. BİFO yaylılarının sahnedeki yerini almasıyla, Strauss’un II. Dünya Savaşı sonrasında yazdığı bu yoğun adagio, tarihsel bir kırılmanın ardından duyulan içsel ağırlığı yavaş yavaş görünür kılar. Müziğin yapısı, belleğin sesle yazılmış bir alanı gibi genişler; acı, zarafet ve düşünce aynı akışta buluşur. Bu başlangıç, yalnızca bir eser icrası değil, kültürel hafızaya dönüşen bir müzikal hatırlayış niteliğindedir. İlk bölümün ardından Barbara Hannigan’ın podyuma gelişi ise bir yönetici değişiminden fazlasını işaret eder: şeflik ile yorumculuk arasında kurduğu melez çizginin, hareket ile ses arasındaki ince bağın sahnedeki ilk görünümüdür.
 
 
Konserin ikinci yarısında ise salon bambaşka bir duygusal eksene açılacak. Jean Cocteau’nun metni üzerine Poulenc’in yazdığı tek kişilik opera “La Voix Humaine / İnsan Sesi”, Hannigan’ın aynı anda yöneten, söyleyen ve dramatize eden yaklaşımıyla tek taraflı bir telefon konuşmasını sahnenin merkezine yerleştirir. Ayrılığın kırık cümleleri ve Poulenc’in iç mekân duygusunu kuran orkestrasyonu, Hannigan’ın yıllardır geliştirdiği dramaturjik anlayışın içinde yeniden hayat bulur. 2015’te Paris Operası’nda ilk kez seslendirdiği eseri, ilerleyen yıllarda ‘aynı anda söyleyip yönetme’ düşüncesiyle yeniden yapılandırması, bu operayı onun repertuvarında özel bir yere taşıdı. İstanbul’da ilk kez bu bütünsel formuyla sunulacak yorum, Türkçe altyazılar eşliğinde seyirciyi karakterin iç sesi ile dış dünyanın sert gerçekliği arasında kurulan o kırılgan çizgiye yaklaştırmayı amaçlıyor.
Bu iki eser yan yana geldiğinde akşamın dramaturjisi de belirginleşiyor: savaşın adagiosu ile ayrılığın monoloğu… “Metamorphosen,” yaylıların tek bir organizma gibi davranıp sonra bireysel seslere çözündüğü anlarda eserin kırılgan iç gerilimini açığa çıkarırken; La Voix Humaine, tek bir sesin dünyasını, yalnızlığın ve yüzleşmenin titreşimi üzerinden örüyor. Hannigan’ın sahnedeki çift rolü, bu iki duygusal alanı birbirine bağlayan estetik bir köprü gibi işliyor.
 
 
Sesin ve podyumun bütünleştiği sanatçı Barbara Hannigan
 
Hannigan, günümüz klasik müzik sahnesinde hem şef hem soprano olarak uluslararası dolaşımda bulunan sıra dışı bir sanatçı. Klasik müzik dünyasında eşine az rastlanır bir yol kat etmiş, sesini ve yorumculuğunu fiziksel hareketle birleştiren ve çocukluğundan itibaren müzikle iç içe büyüyen Hannigan, vokal yeteneğini erken keşfedip onu klasik repertuvarın ötesine, çağdaş müzik alanına taşıdı. Kariyeri ses ile beden, sahne ile hareket, yorum ile yaratım arasındaki çizgiyi bulanıklaştıran bir serüven.
 
Zamanla uluslararası anlamda tanınan Hannigan, Britten Sinfonia’dan London Symphony’ye, Gothenburg Senfoni’den Royal Concertgebouw’a, Cleveland Senfoni’den Münih Filarmoni’ye uzanan geniş bir orkestral coğrafyada yer aldı. Şarkıcılık ve şeflik görevlerini birleştirdiği projelerde, klasik müzik repertuvarını çağdaş yorumlarla yeniden yorumladı; belki de tam bu yüzden, yorumları hem geleneksel dinleyiciye hem yenilik arayan çağdaş müzik severlere hitap etti. Özellikle 85’ten fazla yeni eserin prömiyerine katılması, Hannigan’ı çağdaş bestecilerle çalışan, yeni müzik üretiminin aktif bir savunucusu olarak da öne çıkardı. Bu yönüyle yalnızca sesini değil; geleceğin müzik repertuvarını kuran, onu sahneye taşıyan bir köprü işlevi gördü.
 
Kariyeri boyunca aldığı uluslararası ödüller, bu cesur yaklaşıma duyulan takdiri somutlaştırıyor. 2018’de Grammy, Edison ve Juno gibi prestijli ödüller; 2020’de Glashütte, 2021’de Léonie Sonning; 2022’de Gramophone’un ‘Yılın Sanatçısı’ unvanı ve 2025’te Polar Müzik Ödülü, onu günümüz klasik müzik sahnesinin en dikkat çekici yorumcularından biri haline getiriyor.
 
 
Barbara Hannigan kayıtlarını basit bir ‘albüm listesi’ olarak değil, sahneye yayılmış birer ses portresi, yorumcu kimliğinin farklı yüzlerini belgeleyen estetik duraklar olarak kurguladı. 2017 tarihli “Crazy Girl Crazy”, Berio’nun “Sequenza III”ündeki çıplak ses deneyinden Berg’in “Lulu Süiti”ne ve Gershwin’in büyülü caz dünyasına uzanan repertuvarıyla hem söyleyen hem yöneten bir Hannigan portresi yaratırken, LUDWIG Orchestra ile kurduğu yaratıcı ortaklığın da ilk büyük yankısını oluşturdu. Bu çizgi, 2018’deki “Vienna: Fin de Siècle” ile yüzyıl dönümü Viyana’sının dramatik iklimine; “La Passione” (2020) ile Haydn’ın içe dönük gerilimine; “Dance With Me” (2022) ile ritmik beden algısına; “Infinite Voyage” (2023) ve “Messiaen” (2024) ile 20. yüzyılın maneviyat ve renk arayışlarına doğru genişledi.
 
Albümler, yapıları itibarıyla Hannigan’ın estetik yolculuğunu sürekli genişleyen bir mekân olarak yorumladığının işareti.” La Voix Humaine” performansları da bu hattın dramatik bir eklentisi niteliğinde: kimi zaman Radio France Filarmoni ile canlı video tasarımı eşliğinde hem yönetip hem söylediği yorumlar, eserin çağdaş sahnelemeye açık yapısını güçlendirdi. İstanbul’daki gece, bu yaklaşımın yeni bir durağı olarak Hannigan’ın ses, beden ve podyum arasındaki geçirgenliği yeniden tanımlayan yorumculuğunun bir devamı olacak.
 
Uluslararası sahneye açılan bir İstanbul orkestrası BİFO
 
Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, 1999’dan bu yana İstanbul’un uluslararası müzik sahnesinde görünür olmasını sağlayan güçlü bir temsilci. Orkestranın repertuvarı tarihsel dönemleri kapsamakla kalmayıp, çağdaş bestecilerin eserlerini de düzenli olarak programına almasıyla tanınıyor.
 
 
BİFO’nun kayıtları da canlı konser geleneğinin bir uzantısı niteliğinde. Alman ve uluslararası plak şirketlerince yayımlanan kayıtları arasında, 19. ve 20. yüzyıl senfonik repertuvarlarını yorumladığı çalışmalar ile çağdaş bestecilere yer veren projeler bulunuyor. Bu kayıtlar, orkestranın ses renkleriyle çalışmadaki özenini ve sahne üzerindeki titizliğini açıkça gösteriyor; BİFO’nun hem İstanbul’da hem Avrupa sahnelerinde edindiği itibarı pekiştiriyor.
 
Lütfi Kırdar sahnesi
 
Konser 11 Aralık 2025 Perşembe akşamı saat 20.00’de İstanbul Lütfi Kırdar ICEC’te gerçekleşiyor. Konser öncesinde Aydın Büke ve Sibil Arsenyan’ın söyleşisi 19.00-19.30 arasında Dolmabahçe Salonu’nda. Biletler Borusan Sanat ve Passo kanallarında. Ayrıca, Borusan Klasik’in dijital yayın akışına konser sezonu boyunca erişilebiliyor.