Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » Bir Cannes daha bitti

Bir Cannes daha bitti

Bir Cannes daha bitti25 Mayıs 2025 - 03:05
78. kez düzenlenen Cannes Film Festival’inde ödüller sahibini buldu. Altın Palmiye Ödülü'nü “Un Simple Accident / Basit Bir Kaza” filmiyle İranlı yönetmen Cafer Panahi kazandı.
JANET BARIŞ
janetiko@gmail.com
 
Bu yıl 78. kez düzenlenen Cannes Film Festival’inde ödüller sahibini buldu. Her yıl ana yarışması açıklanırken merak uyandıran Cannes’da yine heyecan verici bir seçki vardı, üstelik bu kez sadece popüler yönetmenlerin beklenen filmleri değil aynı zamanda çok daha özgün, yeni ve keşfedilmeye açık bir seçki vardı. 
 
Richard Linklater’dan, Lynne Ramsey’e, Cafer Panahi’den Carla Simon’a uzanan 23 filmlik yarışma filmlerinde bu yıl en dikkat çeken şey yıldız yönetmenler yerine biraz daha yüzü sanat sinemasına dönük bir yapı oluşturulmuş olmasıydı, zira Cannes özellikle son birkaç yıldır sadece kırmızı halı festivali olmakla eleştiriliyordu. Ayrıca festivalin başından itibaren konuşulan bir mesele de çıplaklık ve kıyafetlerdi. İddialı elbiselerin filmlerin önüne geçmesini istemeyen festival, kıyafetlere bir sınır koydu. Bunun muhafazakarlık mı yoksa festivali korumakla mı ilgili olduğu da tartışılan meselelerden biriydi.
 
Jüri başkanlığını Juliette Binoche’un yaptığı festivalde Altın Palmiye cezaevinden çıktıktan sonra çektiği ilk film olan “It was Just an Accident” ile Cafer Penahi’ye gitti. Grand Prix ödülü ise Joachim Trier’in yönettiği “Sentimental” Value filminin oldu. Brezilyalı yönetmen Kleber Mendonça Filho ise “The Secret Agent” ile en iyi yönetmen ödülüne layık görüldü filmin başrol oyuncusu Wagner Moura ise en iyi erkek oyuncu ödülüne uzandı. Tunus/Cezayir asıllı Fransız kadın yönetmen Hafsia Herzi’nin yönettiği ve Müslümanlık ile lezbiyenlik arasında kimlik çatışması yaşayan Fatima’nın duygusuna odaklanan filmi “The Little Sister” ise ana karakter Nadia Melliti’nin performansıyla en iyi kadın oyuncu ödülüyle döndü.
 
 
Yıllar sonra geri dönenler
 
En son sekiz yıl önce “Hiçbir zaman Burada Değildin” (“You Were Never Really Here”, 2017) filmiyle Cannes’dan iyi senaryo ödülüyle dönen Lynne Ramsey bu kez Jennifer Lawrence’ın başrolünde yer aldığı “Dye My Love” ile yarıştı. Montana kırsalında bir çiftlikte yaşayan genç bir annenin, doğum sonrası depresyonla mücadelesini konu alan film, bir kadının annelik, özgürlük, kadınlık ve aşk duyguları arasındaki sıkışmışlığı üzerine kurulu. Ramsey'in ‘karanlık ve bozulmuş bir aşk hikâyesi’ olarak tanımladığı yapım, kadın karakterine kötü davranan ve bir yandan onu anlamaya çalışırken, bir yandan da yalnız bırakan bir film. Jennifer Lawrence kayda değer performansıyla kadın oyuncu ödülünün güçlü bir adayıydı fakat filmin kendisi de oyuncuları da Cannes’dan eli boş döndü.
 
 
Lynne Ramsey
 
Yine yıllar sonra Cannes’a dönen Dardenne Kardeşler ise her zaman ellerinin güçlü olduğu senaryo konusunda şaşırtmadı ve en iyi senaryo ödülü Dardenne Kardeşler’in yazıp yönettiği “Jeunes Meres” filminin oldu.
 
“Dünyanın En Kötü İnsanı” (“The Worst Person in the World”) sonrası nasıl bir filmle geri geleceği merak edilen Joachim Trier’in son filmi “Sentimental Value” iki kız kardeşin annelerini kaybettikten sonra geri dönen babalarıyla yüzleşme hikâyesi. Bir zamanlar tanınmış bir yönetmenken dönüp kızlarından Nora’yı filminde oynatmak isteyen baba ile Nora’nın gerilimli draması seyirci tarafından sevildi ve galasında 19 dakika alkışlandı. Ana karakter Nora ise yine “Dünyanın En Kötü İnsanı” filminden hatırladığımız ve Trier’in favori oyuncularından biri olan Renate Reinsive. Gösterildiği andan itibaren favori filmlerden biri olan “Sentimental Value” ana ödülden sonra ikinci büyük ödül alan Grand Prix’e uzanmayı başardı.
 
 
“Sentimental Value”
 
Wes Anderson ise yine bildiğimiz gibiydi. Benicio del Toro’nun başrolünü üstlendiği “The Phoenician Scheme”de dokusu, rengi ve hissi değişmeyen sinemasıyla görsel bir haz yaratırken, sürprizli ya da riskli bir şey denemeyişi kendini tekrar ediyor olduğu eleştirilerini de beraberinde getirdi. Yarışma dışı özel bir gösterime daha uygun gibi görünen “The Phoenician Scheme” herhangi bir ödül alamadı. 
Festivalin sinefil filmi ise Richard Linklater imzalı “Nouvelle Vague” idi. Fransız Yeni Dalga sinemasının ortaya çıkışını anlatan film, Godard’ın “Serseri Aşıklar”ı çekme sürecine dönüşüyor ve bir dönemi sinefilleri hayran bırakacak bir şekilde işlemeyi başarıyordu. “Nouvelle Vague” herhangi bir ödül alamadı fakat ödülden ziyade seçkinin sinefil tarafını besleyen yapısıyla dikkat çekiciydi. 
 
 
“Nouvelle Vague”
 
İran sinemasının yasaklı olduğu kadar yaratıcı yönetmeni Cafer Panahi “It was Just Accident” filmiyle ana yarışmadaydı. İran’da gizli çekilen film işkencecisiyle karşılaşan ve onu sesinden tanıyan bir adamın intikam duygusu üzerine kuruluydu. Hem politik hem de insani açıdan karakterlerine yaklaşmaya ve anlamaya çalışan film, Altın Palmiye’ye uzandı. Ödül konuşmasında ülkesinin özgürlüğünün altını çizen Panahi, tüm problemleri ve görüş ayrılıklarını bir kenara bırakıp özgürlüğe odaklanmayı vurguladı. Hem Venedik hem Berlin hem Cannes’da büyük ödül kazanmış dört yönetmenden biri olan Panahi, çağın sesini duyuran cesur yönetmenlerden biri olduğunu bir kez daha gösterdi. 
 
 
Cafer Panahi
 
Erken keşfedilenler
 
Cannes ana yarışmada bu yıl genç yönetmenlerin ilk ya da ikinci uzun metraj filmleri dikkat çekti. Japon kadın yönetmen Chie Hayakawa’nın ikinci uzun metrajı “Renoir”, 80’lerin sonunda 11 yaşındaki bir kızın sorunlu ailesi ve büyüme sancılarını anlatıyordu. Yine dört yıl önce ikinci uzun metrajı “Titane”la (2021) Cannes’da Altın Palmiye’ye uzanan Julia Ducournau’nun son filmi “Alpha” da yarışma filmleri arasındaydı. “Titane” gibi hazmı zor bir filmin ardından bu kez 13 yaşındaki genç bir kızın annesiyle olan ilişkisini anlatan film pek beğenilmedi ve yarışmanın zayıf filmlerinden biri sayıldı. Çinli yönetmen Bi Gan’ın üçüncü uzun metrajı “Resurrection” ise yine ana yarışmanın özgün ve farklı filmlerinden biriydi.
 
Oyuncu yönetmenler
 
Bu yıl Cannes’da ünlü oyuncuların ilk uzun metrajları da yer aldı. Amerikalı aktris Kristen Stewart’ın yönettiği “The Chronology of Water” ile Scarlett Johnsonn’ın yönettiği “Eleanor the Great” ana yarışmada yer alamasa da “Belirli Bir Bakış” (“Un Certain regard”) bölümüne seçilmiş olanlardandı. Yine “Baby Girl” ile tanıdığımız aktör Harris Dickinson ilk uzun metrajı “Urchin” ile aynı bölümde yer aldı. Böylelikle Cannes Amerikalı oyuncuların ilk uzun metraj filmlerine de ev sahipliği yapmış oldu; diğer yandan ödüle uzanabilen tek oyuncu Harris Dickinson’dı ve “Urchin” Belirli Bir Bakış bölümünün FIPRESCI ödülüne layık görüldü. Ayrıca başrol oyuncusu Frank Dillane de en iyi erkek oyuncu ödülünü aldı.
 
Her yıl olduğu gibi bu yıl da yılın ses getirecek olan filmlerinin bir araya geldiği Cannes Film Festivali hem ana yarışma hem de yan bölümlerde yer alan filmlerle birlikte dünyanın birçok ülkesinden sinemacıları ağırladı. İran’dan Filistin’e, Amerika’dan Brezilya’ya farklı seslerin yer aldığı festivalde, bir yanda kırmızı halı, popüler oyuncularının görkemi varken bir yanda da özgün, genç ve keşfe açık filmler yer aldı. 
 
78. Cannes Film Festivali Ödülleri
 
Yarışma filmleri
Altın Palmiye: Jafar Panahi, “Sadece Bir Kazaydı”
Büyük Ödül (Grand Prix): Joachim Trier, “Duygusal Değer”
Jüri Ödülü (Ortak): Oliver Laxe, “Sirât” VE Mascha Schilinski, “Düşüşün Sesi”
En İyi Yönetmen: Kleber Mendonça Filho, “Gizli Ajan”
En İyi Senaryo: “Genç Annenin Evi,” Jean-Pierre ve Luc Dardenne
En İyi Erkek Oyuncu: Wagner Moura, “Gizli Ajan”
En İyi Kadın Oyuncu: Nadia Melliti, “Küçük Kız Kardeş”
Özel Ödül: Bi Gan, “Diriliş”
 
Diğer ödüller
 
Altın Kamera: Hasan Hadi, “Başkanın Pastası”
Altın Kamera Özel Mansiyon: Akinola Davies Jr., “Babamın Gölgesi”
Kısa Film Altın Palmiye: Tawfeek Barhom, “Şimdi Öldüğüne Sevindim”
Kısa Film Mansiyon: Adnan Al Rajeev, “Ali”
Belgesel Altın Göz Ödülü: Déni Oumar Pitsaev, “İmago”
Belgesel Jüri Özel Ödülü: Eugene Jarecki, “Altı Milyar Dolarlık Adam”
Queer Palmiye: Hafsia Herzi, “Küçük Kız Kardeş”
En İyi Köpek Performansı (Palme Dog): Panda, “Geriye Kalan Aşk”
FIPRESCI Ödülü (Yarışma): “Gizli Ajan”
FIPRESCI Ödülü (Belirli Bir Bakış): Harris Dickinson, “Denizkestanesi”
FIPRESCI Ödülü (Paralel Bölümler): Momoko Seto, “Karahindibanın Yolculuğu”
 
"Belirli bir bakış"
 
Belirli Bir Bakış Ödülü: Diego Céspedes, “Flamingonun Gizemli Bakışı”
Jüri Ödülü: Simón Mesa Soto, “Bir Şair”
En İyi Yönetmen: Arab ve Tarzan Nasser, “Bir Zamanlar Gazze’de”
En İyi Erkek Oyuncu: Frank Dillane, “Denizkestanesi”
En İyi Kadın Oyuncu: Cleo Diára, “Sadece Fırtınada Dinlenirim”
En İyi Senaryo: Harry Lighton, “Artçıl”
Özel Mansiyon: Tawfik Alzaidi, “Norah”
 
Yönetmenlerin 15 günü
 
Seyirci Ödülü: Hasan Hadi, “Başkanın Pastası”
Europa Sinema Ödülü: Valéry Carnoy, “Yaban Tilkileri”
En İyi Fransız Film Ödülü: Valéry Carnoy, “Yaban Tilkileri”
 
Eleştirmen ödülleri
 
Büyük Ödül: Ratchapoom Boonbunchachoke, “Faydalı Bir Hayalet”
French Touch Ödülü: Déni Oumar Pitsaev, “İmago”
Dağıtım Ödülü: Le Pacte, “Solak Kız”
Yükselen Yıldız Ödülü: Théodore Pellerin, “Nino”
Leitz Cine Keşif Ödülü (Kısa Film): Randa Maroufi, “L’mina”
Dramaturglar Ödülü: Guillermo Galoe ve Victor Alonso-Berbel, “Uykusuz Şehir”
Canal+ Kısa Film Ödülü: Xandra Popescu, “Erogenesis”