Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » Bir katarsis formu olarak çizgi

Bir katarsis formu olarak çizgi

Bir katarsis formu olarak çizgi14 Kasım 2025 - 06:11
Murat Germen’in, M. Rıfat Kino’nun tasarımını yaptığı “Arınma/Catharsis” sergisi Ankara Belm’art’da sürüyor. Germen ayrıca 15 Kasım Cumartesi günü saat 16.00’da Belm’art Space’te sergi odağında M. Rıfat Kino ile birlikte bir söyleşi de gerçekleştirecek.
Gözde Mulla
 
Ankara’nın sosyal yaşamının merkezi olan Tunalı Caddesi üzerinde yer alan Belm’art Space’te açılan Murat Germen’in “Katarsis” isimli sergisi, galeriye ulaşırken başlayan ve içeriye girene kadar süren mekânsal deneyimi kapsıyor. Kentin ve mekânın çevresiyle ilişkisi etrafında şekilleniyor. Çünkü galerinin kendisi de bir beyaz küp değil, tam tersine kendi içinde deneyimleri olan, farklı mekânsal çizgilere sahip bir yer. Daha öncesinde bir banka olduğunu bildiğimiz Belm’art Space, iç dinamiklerinde deneysel bir yanı saklı tutuyor. Bu yanıyla galeri, Katarsis sergisinde sadece bir mekân olarak kalmıyor, birkaç adım öteye geçiyor. Öyle ki, mekânın içindeki kot farkının doğrudan sergiye dahil olduğu bir yapı oluşuyor.
 
 
Sanatçı Murat Germen’in “Katarsis” isimli sergisi kavramla eşzamanlı olarak mekânı kuşatıyor/sarıyor. ‘Mimesis’ten bağımsız düşünemediğimiz ‘katarsis’ kavramı Aristoteles’in Poetika’sında ilk kez karşımıza çıkmıştı. O gün bugündür de aktif olarak kullanıyoruz, özellikle de sanat alanında. Bir taklit olarak ele aldığımız ‘mimesis’ kavramı, ‘katarsis’i yönlendirme ya da diğer bir deyişle yön verme durumu bakımından farklılaşır. Taklit etmede kullanılan araç bunlardan biridir ve sanatta malzeme olarak karşılığını bulan bu durum, mekânı da bir malzemeye dönüştürerek araçsallaştırır. Bir diğer değişken ise taklit edilen nesnedir. Buradaki nesne, maddesel olanı içerdiği gibi aynı zamanda duyguları, düşünceyi de nesneleştiren ve kapsayan bir açıdan kullanılır. Taklit etme yöntemi / tarzı ise başka bir değişken olarak düşünülebilir. Bu da aslında güncel sanatta sergileme biçimine kadar giden geniş bir ifade alanını kapsar. Bu alanda aktif olarak hareket ederken izleyici de sürece dahil edilir. Tam da burada katarsis kavramı sahnedeki yerini alır. 
 
Mimesis-katarsis ilişkisinde malzemeyle bir araya gelen imge kimi zaman ses, kimi zaman hareketli görüntü, renk, form aracılığıyla yansıtılır. Mimesisin izleyiciye sirayet eden kısmı katarsisi kapsar. Bu anlamda izleyiciyle ilişkilenmeye çalışan sergi, ismiyle müsemma bir şekilde izleyiciyi içerme ve içine çekme çabasını gizlemiyor, sergileme modeli açısından. Yerden tavana, duvardan duvara içeride gezinen çizgilerle kendini açık ediyor. Kapıdan girdiğiniz andan itibaren çizgiyi takip etme haline dahil oluyorsunuz. Bu istemsizce de olsa kendiliğinden geliyor. Çizginin hem galeri hem de sergide bir şekilde devam ediyor oluşu sergileme biçimi ve imgelerle birleşiyor. Sergi, fotoğraflarda başlayan çizginin mekânda devam etmesiyle uzama dahil oluyor.
 
 
Sanat felsefesinin bir terimi olan katarsis kavramı, bu sergide mekânın asgari nesne kavramıyla ortaya çıkan ilişkisinde ifadesini buluyor. Çizgi, mekânın betimlenmesinde baş rolü oynarken beraberinde getirdiği iç dış kavramlarını ifade alanı olarak yeniden yapılandırıyor. Bunu metaforik olarak yapmanın yanı sıra biçimsel olarak da kodluyor. Coğrafi ve zamansal olarak dönüşen çizgi, katarsis kavramıyla birlikte karşılığını arıyor. Mekânın, doğa, zaman, insan ekseninde karşılık geldiği noktalarda devam eden çizgi, Murat Germen’in fotoğraflarında mekânın geometri ile ilişkisini vurguluyor. Bu form, ölçek küçüldükçe bir soyutlamaya doğru yol alıyor. Çizginin kendisi somut bir ifade iken mekâna dönüştüğü yerde soyutlama olması ise mimesisin başka bir ifadesi oluyor. 
 
Katarsis’i arınma olarak kullanırken arınmanın karşılığını farklı yollar ve yöntemlerde buluyoruz. Arınma, hem maddesel hem de zihinsel bir sürece işaret ediyor. Madde dünyasında arınmanın karşılığında saflaştırma yoluyla bir sonuca varma çabası varken zihinde arınmanın saflaştırma yolunda ise daha farklı yöntemler kullanılabiliyor. Bu durumda zihinsel arınma sürecinde bedenin ve mekânın rollerini göz ardı edemiyoruz. 
 
Mekânın çevre özelinde zihinsel sürece etkisi / katkısı ya da diğer bir ifadeyle yansısı yadsınamaz. İmgeyle ifadesinde mekânın saflaştırılması ise tesadüf değildir. Bu dönüşümde mekân çizgilerle ifade edilirken bir yönüyle de çizginin kendisi olur. Köşelerini keskinliğiyle hissettiren duvarlarla örülü bir yer olur mekân. Burada mekân, yer ile ilişkimizde sıklıkla kullandığımız yerleşme, yer değiştirme, yerel kavramlarından bağımsızlaşır. Mimesisin bir yöntemi olarak nesneleştirilen çizgide ifadesini bulan mekân, bizi çevreleyen yer değildir artık. 
 
 
Çizginin bir adım ötesinde var olagelen yer duygusu, mekânın kimliklendirilme sürecidir. Mekânsal verilerle tanımlı hale gelen yere dair söylenecek çok şey olsa da mimesisin yansıttıkları etrafında dolanırken buluruz kendimizi.  Çizginin olasılığında ortaya çıkan yön ve yer duygusu mimesin sunduğu taklit etme halinin bir yansıması olarak ortaya çıkar. Çizginin başladığı yere gittiğimizde noktanın kendisi ile karşılaşırız esasında, daha doğrusu birçok nokta ile. Bu noktaların birleşimiyle meydana gelen çizgi, Belm’art Space’in mekânında Murat Germen’in ifadesini takip eder. 
 
Yer ile ilişkimizde bedensel hafızamızdaki kodlar devreye girer. Duvarlar, tavan, kapılar, basamaklar, köşeler, gibi mekânsal unsurlar çizginin temsiliyetiyle ilişkilenir. İmgeyi de benzer bir yerden ilişkilendirmek mümkündür elbette. Ama imgenin bedensel hafızamızdaki ilişkiselliği nesnede karşılık bulur, mekânın aksine çizgiyle ve bedenimizle dolaylı bir ilişkisi vardır.
 
İfade biçimleri içinde yer alan dil ve imge formları, bu serginin odak noktalarından biri olageliyor bana kalırsa. Çünkü serginin ismiyle başlayan biçimsel akış sergi için yazılan tek cümlelik sergi yazısıyla genişlemek yerine, yerini imgeye bırakıyor. 
 
 
“...Bu sergide, şu cümleler dışında bir metin yok. Sanatçının çalışırken aldığı hazzın minimal bir görsellik üzerinden izleyiciye sirayet etmesi arzulanıyor...” Kelimeleri minimumda tutarak sergiyi bir ifade alanı olarak açmaya çalışıyor sergi. Bu tek yönlü perspektifle sınırlı kalan ifade alanı göz ardı edilemeyecek bir çaba içeriyor. Elbette ki bir serginin her zaman kelimelere ihtiyacı olmayabilir, hatta yoktur da. Fakat eğer kelimelerle bir ifade alanı açmaya çalışıyorsa da o zaman kelime seçimleri, ifade biçimi önemli oluyor. Zira bu sergide sınırlı kelimeyle çok şey anlatma kaygısı kendini gizleyemiyor. Bu durum, kimi zaman imge alanının da önüne geçiyor. Burada son derece öznel bir seçimden söz etmeden geçemiyorum, sergiyi görmeden metni okumamayı seçen bir izleyici olarak en azından bir süre kendi deneyim alanımı koruduğumu söyleyebilirim. 
 
Sergi metni ya da alternatif bir deyişle sergiyi ifadeyle genişletmeye çabalayan cümle, bazı açılardan zorlama içermiyor değil. Çünkü sanatçının eserle ilişkisindeki deneyim alanının izleyici ile eser arasında olmasını bekleyen, dahası “arzu”layan bir yerden kurulduğunu okuyoruz. Oysaki katarsis, kendi içinde ve kapsadığı/çevrelediği alanda öyle kuvvetli ve derin bir kavram ki katmanlarıyla birlikte kendiliğinden görünür oluyor, aracı bir metne ihtiyaç duymuyor.
 
 
Arzulamak, temenni etmek, dilemek sözcükleri, kavramsal bir içerikte karşılığını bulamayan ifadeler. Sergiye dair pek çok şeyi içerdiği ya da içereceğini uman ya da benzer bir ifadeyle ‘arzu’layan bu tek cümlenin yokluğu, varlığından daha büyük bir etki yaratırdı kuşkusuz. Çünkü didaktik olmaktan uzaklaştığını düşündüğümüz ya da en azından didaktik olmak yerine metaforlarla bir anlam alanı kurduğuna inandığımız, böyle olursa daha kuvvetli bir ifadeye sahip olacağını öngördüğümüz sanat, arzulanmakla ilgilenmiyor. Belki de tam aksine rahatsız etmek, konfor alanından uzaklaştırmak, bir şeyleri uyandırmakla ilgileniyor. 
 
Tüm bu sorular ve sorgulamalar içinde çizgiyi bir katarsis formu olarak kullanan sergi, 16 Kasım 2025 tarihine kadar Belm’art Space’te devam ediyor. 
 
Pleksi eserler: “Arınma Serisi, Pleksi Üzerine UV Pigment Baskı" 40 x 40 cm, 2025" Sanatçı ve Belm'art Space'in izniyle.
 
Büyük pleksi yerleştirmelerde yer alan kağıt baskılar: "Arınma Serisi, Fuji Pearl Metallic Kağıt Üzerine Kromojenik Baskı (C-print), 40 x 40 cm, 2025" Sanatçı ve Belm'art Space'in izniyle.