CSO’dan Hindemith odaklı oda müziği akşamı
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, oda müziğinin içe dönük ama yoğun dünyasını Paul Hindemith’in disiplinli modernizmi etrafında kurduğu özel bir programla sahneye taşıyor.
Suzan Somalı Sönmez
ssomalisonmez@gmail.com
Büyük senfonik yapılarla özdeşleşmiş orkestralar için oda müziği konserleri her zaman ayrı bir anlam taşır. Gösterişten uzak, bireysel sorumluluğun yüksek olduğu bu form, müzisyenlerin teknik ustalıklarının yanı sıra yorumculuklarını ve müzikal karakterlerini de doğrudan görünür kılar. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası “Oda Müziği Konseri” tam da bu nedenle bir repertuvar seçkisinden çok, bilinçli bir müzikal duruşun ifadesi olarak okunuyor.
Programın merkezinde yer alan Paul Hindemith, 20. YY müziğinde modernizmi işlevsel ve yapısal bir yeniden inşa olarak ele alan bestecilerin başında gelir. Tonalitenin sınırlarını zorlayan ama dinleyiciyle bağını koparmayan dili, oda müziğinde özellikle berraklaşır. Konserde seslendirilecek sonatlar ve piyano yapıtları, Hindemith’in hem kontrapuntal zekâsını hem de enstrümanlara özgü karakterleri ne kadar iyi tanıdığını açıkça ortaya koyuyor.
Kontrapuntal, müzikte birden fazla bağımsız melodik çizginin aynı anda çalınıp birbirini bozmadan, aksine anlamlı bir bütün oluşturacak şekilde ilerlemesini ifade eden bir terim. Bu anlayışın temelinde kontrpuan (counterpoint) tekniği yer alıyor. Daha sade bir ifadeyle anlatmak gerekirse; kontrapuntal müzikte her ses kendi başına anlamlıdır, eşlik için yazılmaz. Melodiler yatay olarak düşünülür ve bu bağımsız çizgiler bir araya geldiğinde çok katmanlı bir yapı oluşur. Paul Hindemith gibi besteciler için kontrapuntal düşünce, yalnızca teknik bir tercih değil; müziği “mantıkla inşa etme” biçimidir. Bu nedenle Hindemith’in oda müziğinde her enstrüman, aynı anda hem anlatıcı hem de dinleyici konumundadır.
Hindemith’e saygı duruşu
Gecenin solist kadrosu da bu yaklaşımı destekler nitelikte olacak. “İngiliz Kornosu” olarak da anılan korangle (cor anglais) repertuvarının Türkiye’deki en yetkin yorumcularından biri olarak anılan Gülcesu Sönmez, Hindemith’in obua ve piyano için yazdığı sonatta enstrümanın melankolik ama dirençli sesini öne çıkarmaya hazırlanıyor. Eser, Hindemith’in nefesli çalgılara yaklaşımını özetler nitelikte duygusallıktan arındırılmış, ama ifadesiz olmayan bir anlatı sunuyor.
Trompet repertuvarında çağdaş müziğe hâkimiyetiyle bilinen S. Efe Ünal, trompet ve piyano için sonat’ta keskin ritmik yapıların ve ironik dönüşlerin altını çizecek. Hindemith’in trompeti yalnızca parlak bir ses olarak değil, düşünsel bir anlatıcı gibi konumlandırdığı eser, yorumcudan mutlak denge ve kontrol talep ediyor.
Programın viyolonsel ayağında Hakan Hürkan Şahin, bestecinin erken dönem yapıtlarından “Çello ve Piyano için 3 Parça, Op. 8” ile sahnede olacak. Eserler, Hindemith’in henüz klasik formlarla hesaplaşma aşamasında olduğu bir dönemi yansıtıyor; lirizmle sertlik arasındaki gelgitler, viyolonselin insan sesine yakın doğasıyla birleşiyor.
Paul Hindemith
Tüm bu yapıların merkezinde ise piyanist Özgür Deniz Akalın yer alacak. Oda müziğinde piyano, çoğu zaman taşıyıcı bir omurga işlevi görür. Hindemith’in “Piyano için Dans Parçaları, Op. 15” adlı yapıtı ise bu rolü açıkça ilan eder nitelikte. Ritim, form ve mekanik enerji, romantik anlatının yerini bilinçli bir bedenselliğe bırakıyor.
Konseri özel kılan bir diğer unsur da Hindemith’in eserlerinde sıkça hissedilen etik müzik anlayışının yani ‘işlevsel sanat’ fikrinin sahnede karşılık bulacak olması. Burada müzik, duyguları kışkırtan bir araçtan çok, düşünceyi disipline eden bir alan olarak varlık gösterecek. Dinleyici bu yapıların içine davet edilecek, ancak yönlendirilmeyecek.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın oda müziği konseri, yüksek sesle iddia ortaya koymayan ancak dikkatle dinlendiğinde uzun süre zihinde kalan bir akşam vaat ediyor. Büyük anlatılar yerine detaylara, gösteriş yerine yapıya odaklanan repertuvar, modern müziğin hâlâ ne kadar canlı ve güncel olabildiğini hatırlatıyor.
Paul Hindemith
Paul Hindemith’in Türkiye ile ilişkisi, 1930’lu yılların ortasında, genç Cumhuriyet’in kültür politikalarıyla doğrudan kesişen tarihsel bir bağlamda şekillendi. 20. yüzyıl müziğinin en belirleyici bestecilerinden biri olan Hindemith, Türkiye’de yalnızca eserleri seslendirilen bir yabancı besteci değil; müzik kurumlarının kuruluşuna doğrudan katkı sunmuş, kültür politikası düzeyinde yetkilendirilmiş ender sanatçılardan biridir.
1930’ların Almanyası’nda Hindemith’in durumu giderek zorlaşmıştı. Nazi rejiminin ‘yoz sanat’ (Entartete Kunst) suçlamalarıyla baskı altına aldığı bestecinin eserlerinin çalınması engellenmiş, sanatsal üretimi siyasal tartışmaların merkezine çekilmişti. Bu atmosferde, Mustafa Kemal Atatürk’ün davetiyle 1935 yılında Türkiye’ye geldi. Amaç; Cumhuriyet’in hedeflediği çağdaş, Batı müziği temelli ve kurumsallaşmış bir müzik eğitim sistemini inşa etmekti.
Hindemith, Türkiye’de Millî Eğitim Bakanlığı tarafından görevlendirildi; Ankara Musiki Muallim Mektebi’nde, Alman tiyatro ve opera insanı Carl Ebert ile birlikte çalıştı. Bu süreçte yalnızca ders vermekle kalmadı; mevcut kurumları inceledi, ayrıntılı raporlar hazırladı ve müzik eğitiminin pedagojik, kurumsal ve etik temellerini tanımlayan kapsamlı bir yol haritası sundu. Bu raporlar, Ankara Devlet Konservatuarı’nın ve Ankara Devlet Operası’nın kuruluşuna zemin hazırladı. Bu nedenle Hindemith, bu kurumların fiilî kurucularından biri olarak anılır.
Türk hükümeti, Hindemith’e Ankara Devlet Konservatuarı’nda kadrolu hocalık teklif etti. Carl Ebert bu teklifi kabul ederken, Hindemith çeşitli nedenlerle sürekli bir görev üstlenemedi ancak 1935–1937 yılları arasında kısa dönemli ziyaretlerle devlet müşaviri olarak Türkiye’ye gelmeye devam etti. Bu süre boyunca kurumlarda incelemeler yaptı, uygulamaları değerlendirdi ve yeni raporlar hazırladı.
Hindemith’in Türkiye’ye yaklaşımı, ‘ithal edilmiş bir Batı modeli’ dayatmak değil; yerel kültürü dikkate alan, disiplinli ama işlevsel bir müzik sistemi kurmaktı. Bu tavır, onun müzik felsefesinin özünü yansıtır: Sanat, süs değil; toplumla ilişki kuran, eğiten ve yapılandıran bir alandır. Bu anlayış doğrultusunda Carl Ebert ve Eduard Zuckmayer gibi isimlerle birlikte orkestradan oda müziğine, eğitim müfredatından konser yaşamına uzanan bütüncül bir müzik ekosistemi önerdi.
Bu reformların dolaylı etkileri, “Türk Beşleri” olarak anılan kuşağın -Saygun, Erkin, Akses, Alnar ve Rey- kurumsal zeminde güçlenmesine de katkı sağladı. Hindemith bu bestecilerin estetik yönelimlerini birebir belirlemedi ancak üretim yapabilecekleri sağlam ve sürdürülebilir bir yapının kurulmasında belirleyici oldu.
1938 yılında, eşinin Yahudi kökenli olması nedeniyle Almanya’daki baskılar artınca İsviçre’ye göç etti. 28 Aralık 1963’te, 68 yaşında hayatını kaybetti. Ölümünden sonra eşi Gertrud Hindemith, bestecinin yaşamı ve mirasının belgelenmesinde önemli rol oynadı. Almanya’daki siyasi karmaşa, ABD ile kurduğu ilişkiler ve soğuk savaş dönemi anlatıları, Hindemith’in Türkiye’deki çalışmalarının uzun süre arka planda kalmasına neden oldu. Üstelik Türkiye’de bu döneme ait pek çok belgenin 1947’deki yangında yok olması, bu katkıların yeterince görünür olmasını engelledi.
Bugün Türkiye’de polifonik müziğin yani aynı anda birden fazla bağımsız melodik hattın birlikte var olduğu müzik anlayışının kurumsal zeminde varlık göstermesi, Atatürk’ün vizyonu ve Hindemith gibi isimlerin doğrudan katkılarıyla mümkün olmuştur. Devlet orkestralarında, konservatuvarlarda ve CSO sahnesinde Hindemith eserlerinin seslendirilmesi tarihsel bir tesadüf değil; bizzat katkıda bulunduğu bir müzik düzeninin kendi kendisiyle kurduğu sürekli bir diyalogdur.
Bu nedenle Paul Hindemith, Türkiye için yalnızca repertuvara girmiş bir besteci değil; etkisi zamana direnmiş, kurumları hâlâ ayakta olan bir kurucu akıl olarak anılmalıdır.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası "Oda Müziği Konseri" Programı:
29 Aralık Pazartesi, 20:00
CSO ADA Ankara Bankkart Mavi Salon
Paul Hindemith - “Obua ve Piyano için Sonat”
Solist: Gülcesu Sönmez - Korangle (English Horn)
Paul Hindemith - “Trompet ve Piyano için Sonat”
Solist: Efe Ünal - Trompet
Paul Hindemith - “Çello ve Piyano için 3 Parça Op.8”
Solist: Hakan Hürkan Şahin - Viyolonsel
Paul Hindemith - “Piyano için Dans Parçaları, Op. 15”
Solist: Özgür Deniz Akalın - Piyano


