Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » Doğu ile Batı'nın tınısı Babylon’da buluşuyor

Doğu ile Batı'nın tınısı Babylon’da buluşuyor

Doğu ile Batı'nın tınısı Babylon’da buluşuyor21 Ekim 2025 - 04:10
Snarky Puppy’nin kurucu ismi Michael League, cazın zarif piyanisti Bill Laurance ile birlikte 21 Ekim gecesi Babylon İstanbul’da sahne alıyor. İkili, dünya müziğiyle cazı buluşturan ortak albümleriyle müzikal bir yolculuğa davet ediyor.
SUZAN SOMALI SÖNMEZ
ssomalisonmez@gmail.com
 
Cazın ve dünya müziğinin sınırlarını ustalıkla aşan bir isim olarak tanınan Michael League, 21 Ekim 2025 gecesi Babylon İstanbul’da, uzun yıllardır birlikte çalıştığı piyanist Bill Laurance ile sahne alacak. +1 Sunar: Pozitif Vibrations başlığı altında gerçekleşecek bu özel konser, zamanda iki müzisyenin yıllara yayılan dostluğunun ve ortak üretiminin sahneye taşınmış hali olacak. Konserin merkezinde, League ve Laurance’ın 2023’te yayımladıkları “Where You Wish You Were” ve 2024’te gelen “Keeping Company” albümleri yer alıyor. Akustik piyano, ud ve perdesiz basın buluştuğu albümler, Batı’nın melodik zarafetiyle Doğu’nun tını zenginliğini harmanlayan bir müzikal diyalog sunuyor.
 
Samimi ve derinlikli Michael League 
 
1984 yılında Kaliforniya’da doğan Michael League, müziğe olan ilgisini genç yaşta gitarla keşfetti, ardından caz eğitimi aldığı North Texas Üniversitesi’nde bas gitarla tanıştı. Üniversite yıllarında kurduğu Snarky Puppy, kısa sürede caz dünyasında bir fenomene dönüştü. League, grubun hem bestecisi hem de yapımcısı olarak, müziğin kolektif ruhunu sahneye taşıdı. Snarky Puppy’le birlikte beş Grammy ödülüne layık görülen League, “Family Dinner - Volume 1” albümündeki Lalah Hathaway ile yaptığı performansla ‘En İyi R&B Performansı’ dalında ilk Grammy’sini kazandı. Ardından “Sylva”, “Culcha Vulcha” ve “Live at the Royal Albert Hall1 gibi albümlerle ‘En İyi Çağdaş Enstrümantal Albüm’ ödüllerini topladı.
 
 
Michael League’in müziği, sanki dünyanın dört bir yanından toplanmış seslerin bir sohbeti gibi. Onun tarzını tanımlamak kolay değil çünkü o, müziği bir tür değil bir yolculuk olarak görüyor. Her projesi, farklı bir coğrafyaya, farklı bir kültüre uğruyor ama hepsinde ortak olan şey, samimiyet ve derinlik. Snarky Puppy ile yaptığı işler, cazın sınırlarını zorlayan ama bir yandan da funk, soul, R&B gibi türlerle iç içe geçmiş bir ses dünyası sunuyor. Bu müzikte hem teknik ustalık var hem de sahici bir ruh. League’in Dallas’ta gospel müziğin içinde büyümesi, bu ruhu daha da belirgin kılıyor. Sahnedeki doğaçlamalar, müzisyenler arasındaki güvenin ve paylaşımın bir göstergesi gibi. 2016’da kurduğu Bokanté ise bambaşka bir hikâye anlatıyor. Burada daha çok ritim ön planda; Karayipler’den Afrika’ya, Orta Doğu’dan Latin Amerika’ya uzanan bir ses haritası var. Vokaller çok dilli, enstrümanlar çok kültürlü. League burada doğaçlamadan uzaklaşıp daha yapılandırılmış bir anlatım tercih ediyor ama yine de müziğin içindeki sıcaklık ve insan hikâyesi hep hissediliyor.
 
Solo albümü “So Many Me, League”in iç dünyasına açılan bir pencere gibi. Synth’ler, çok sesli vokaller, etnik ritimler… Her şey bir arada ama hiçbir şey karmaşık değil. Fas’tan Türkiye’ye, Kürt müziğinden Tears for Fears’a kadar uzanan bir ilham zinciri var albümde. League burada hem geçmişini hem hayallerini müziğe dönüştürüyor. Bill Laurance ile yaptığı albümler ise daha dingin, daha içsel. Ud, piyano ve perdesiz basın buluştuğu bu projelerde, Türk müziğinin etkisi açıkça hissediliyor. League, bu müzikleri türler arasında geçiş yaparak değil, doğal bir keşif süreciyle oluşturduğunu söylüyor. Yani müzik, onun için bir harita değil; bir yürüyüş yolu. 
 
Kısacası Michael League’in müziği, teknikten çok duyguyla, türlerden çok insanlarla ilgili. Onun tarzı, bir konser salonundan çıkıp dünyanın sokaklarına karışan, oradan da kalbe ulaşan bir ses anlatısı. Dinlerken sadece müzik değil, bir yaşam biçimiyle karşılaşıyorsunuz.
 
Türler üstü müzisyen Bill Laurance
 
Müziğiyle insanın içine işleyen, dinledikçe daha da yakın hissettiren bir sanatçı olan Bill Laurance’ı sadece bir caz piyanisti olarak tanımlamak eksik olur; çünkü müziği, türlerin ötesinde bir anlatım dili gibi. İngiltere’de doğmuş, müziğe çocuk yaşta başlamış ve daha dokuz yaşındayken sahneye çıkmış. O zamandan beri müzik onun için sadece bir meslek değil, bir yaşam biçimi olmuş. Michael League ile üniversite yıllarında tanışması, hayatının dönüm noktalarından biri. Snarky Puppy’nin bir parçası olduktan sonra hem sahnede hem stüdyoda birlikte büyümüşler. Laurance, grubun enerjisini ve doğaçlamaya dayalı yapısını çok seviyor ama solo işlerinde daha içsel, daha sakin bir yol izliyor. İlk albümü “Flint”ten itibaren, elektronik dokularla klasik piyano arasında bir denge kuruyor. “Swift”, “Aftersun”, “Cables”, “Affinity” gibi albümleri hem şehirli hem doğaya dönük bir ruh taşıyor. Özellikle” Cables” albümünde teknolojiyle insan arasındaki ilişkiyi sorgularken, “Lumen” albümünde bir kilisede gece boyunca yalnız başına kayıt yaparak müziğin ruhani tarafını keşfetmiş.
 
 
Bill Laurance’ın müziği derin vr etkileyici. Dinleyiciyi bir hikâyeye ortak ediyor. Dinlerken kendini bir filmin içinde gibi hissediyorsun.  Her albümünde başka bir duygunun peşinden gidiyor; bazen melankoli, bazen umut, bazen de merak. Film müzikleriyle de ilgileniyor sanatçı; bağımsız yapımlara beste yapmış, David Crosby’nin belgeselinde de müziğiyle yer almış. Michael League’le birlikte yaptıkları albümler ise tam anlamıyla bir dostluğun müziğe dönüşmüş hali. İkili, sadece teknik olarak değil, duygusal olarak da birbirini tamamlıyor. Ud, piyano, perdesiz bas gibi enstrümanlarla kurdukları ses dünyası hem Doğu’ya hem Batı’ya selam gönderiyor.
 
21 Ekim gecesi Babylon’da Bill Laurance ile birlikte sahne alacak olan Michael League, Babylon’un samimi atmosferinde, dinleyiciyi sadece müziğe değil, bir duygular yolculuğuna davet ediyor. İkilinin sahne performansı, cazın ötesine geçerek, içsel bir anlatıya dönüşüyor.