Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » Edebiyata akademik bakış bu podcast’te

Edebiyata akademik bakış bu podcast’te

Edebiyata akademik bakış bu podcast’te30 Haziran 2025 - 04:06
Edebiyatı kürsüden indirip YouTube ve Spotify’a taşıyan “Bundan Çok İyi Makale Olur” Doç. Dr. Seda Saraç ve Doç. Dr. Tuğba Çelik Korat’ın sadece kitapları ve edebiyatı değil; eğitimi, toplumu ve akademiyi de masaya yatıran bir podcast serisi. İkili gerçekleştirdikleri seriyle edebiyatın sadece kitaplarda kalmamasını sadece kitaplarda kalmasın diye akademinin sınıf dışında da konuşulmasını amaçlıyor.
Ahmet Çağatay Bayraktar
ahmetcagataybayraktar@gmail.com
 
Edebiyatın hem akademik hem de gündelik yaşamla iç içe geçtiği nadir alanlardan biri olan “Bundan Çok İyi Makale Olur” programı Bahçeşehir Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi öğretim üyeleri Doç. Dr. Seda Saraç ve Doç. Dr. Tuğba Çelik Korat’ın edebi tutkularını dijital mecraya taşıdığı bir düşünce sahası. YouTube ve Spotify üzerinden yayımlanan bu seri, yalnızca kitapların dünyasına değil, eğitimden toplumsal meseleye, akademiden gündelik yaşama kadar geniş bir tartışma alanına kapı aralıyor.
 
Programın samimi atmosferi, akademik disiplinden ödün vermeden, erişilebilir ve içten bir üslupla ilerliyor. Her bölümü, bir kahve sohbeti tadında; fakat içinde çok katmanlı düşüncelerin saklı olduğu zihin açıcı birer yolculuk. Edebiyatı ve akademiyi yalnızca ‘kürsüde’ değil, kamusal alanda da konuşulabilir, paylaşılabilir kılma hedefiyle yola çıkan Saraç ve Çelik Korat, bu içerik aracılığıyla hem öğretirken öğrenmeye devam ediyor hem de akademisyenliğin sınırlarını genişletiyor.
Farklı edebiyat disiplinlerinden beslenen fakat ana hedefleri edebiyatın her kesimden kişiye ulaşmasını isteyen ikili, “Bundan Çok İyi Makale Olur”u Milliyet Sanat’a anlattı. 
 
 
Seda Sarac ve Tuğba Çelik Korat.
 
Podcast haricinde birlikte de çalışıyorsunuz. Akademik ortaklığınız nasıl başladı?
 
Seda Saraç: Bahçeşehir Üniversitesi’nde çalışıyordum. Tuğba hocam da önce ders vermeye başladı, sonra tam zamanlı olarak aramıza katıldı. Edebiyat tutkusu ikimizin de çok güçlü olduğu bir alandı. Bu ortak ilgi alanı sayesinde sohbetlerimiz de giderek derinleşti. Bir süre sonra bu sohbetleri bir platforma taşıma fikri oluştu. Bahçeşehir Üniversitesi bizi bir araya getiren yer oldu.
 
Tuğba Çelik Korat: 2020 yılında ders vermeye başladım. İlk tanıdığım kişi Seda’ydı ve “Bu benim hayalimdeki arkadaş,” demiştim. Ankara’da yaşıyordum o zaman, sohbetlerimiz telefonda başladı. Sonra 2022'nin Şubat’ından itibaren daha sık görüşmeye başladık. Aslında sadece Spotify’da olsun istemiştik ama üniversitenin stüdyosunu kullanma imkânı çıkınca video kaydı da yapalım dedik ve YouTube’a da yüklemeye başladık.
 
"Bundan Çok İyi Makale Olur" ismini nasıl seçtiniz?
 
SEDA S.:  Bu ifade akademik çevrelerde çok sık kullanılan bir cümle. Derin bir konuyu tartışırken “bundan çok iyi makale olur” deriz. Aslında Tuğba buldu ismi. Espriyle başladı, sonra gerçekten isabetli olduğuna karar verdik.
 
TUĞBA ÇELİK K.: İkimiz de akademisyeniz ama kitap okuma tutkusu bizi farklılaştırıyor. Sohbetlerimizde çok zengin analizler ortaya çıkıyor. Bu ifadeyi çok kullanıyorduk ve programın ruhunu da güzel yansıtıyor.
 
Bir yandan aslında makale tavsiyesi veriyorsunuz. Dinleyicileriniz fikirlerinizden esinlenebilir mi? 
 
SEDA S.: Elbette, çünkü birçok alanda çalışmamız bulunuyor her ikimizin de. Zaten podcast’in amaçlarından biri de bu. Edebiyat alanında çalışan akademisyenlerin de ilham almalarına yardımcı olmak. 
 
TUĞBA ÇELİK K.: Esinlenmeleri aslında bize mutluluk verir. Sonuçta bildiklerimizi paylaşmak için podcast yapıyoruz. Akademik bakışın da bu noktada renklenmesi bizi mutlu eder. 
 
Programınız akademik olduğu kadar güncel konulara da değiniyor. Bu dengeyi nasıl kuruyorsunuz?
 
SEDA S.: İçerikler çok doğal gelişiyor. Planlamıyoruz. Kitapları birlikte seçiyoruz ama çoğu zaman ön hazırlık yapmadan, kitabı bitirip kamera karşısına geçiyoruz. Konular zaten kendi yolunu buluyor. Bu doğallık bizim en büyük gücümüz.
 
TUĞBA ÇELİK K.: Sohbetlerimizde karakter analizi, toplumsal meseleler, eğitim, kadınlık gibi çok fazla katman oluyor çünkü her ikimiz de eğitimciyiz. Romanlarda geçen bir okul sahnesi bile bizi farklı tartışmalara götürebiliyor. Edebiyat bizim için sadece bir çıkış noktası.
 
Farklı disiplinlerden geliyorsunuz. Bu sizi nasıl etkiliyor?
 
SEDA S.: Ben İngilizce öğretmenliği mezunuyum, daha çok İngiliz ve Amerikan edebiyatına hakimdim. Tuğba sağ olsun Türk ve Fransız edebiyatında çok donanımlı. Beni çok besledi. Bu çeşitlilik programın içeriğini de zenginleştiriyor.
 
TUĞBA ÇELİK K.: Seda daha esnek ve kapsayıcı. Ben zaman zaman fazla idealist ve kurallı olabiliyorum. Seda bana hayatı daha geniş bir perspektiften görmeyi öğretiyor. Birbirimizden çok şey öğreniyoruz ve bu da içeriklerimize yansıyor.
 
 
Akademisyen olarak dijital içerik üretmek sizi hangi noktalarda zorladı?
 
SEDA S. Yönetici pozisyonlarında çalıştığımız için problem çözme refleksimiz çok gelişti. Ayrıca Bahçeşehir Üniversitesi çok dinamik bir yer, bu da bizi hızlı karar alabilmeye alıştırdı. O doğallıkla videoları çekiyoruz.
 
TUĞBA ÇELİK K.: Biz çözüme odaklıyız. Uzun yıllar yöneticilik yaptık. Ekran karşısında da sohbet ederken aynı refleksi gösteriyoruz. Ayrıca disiplinler arası bakış açımız var, bu da analizleri kolaylaştırıyor.
 
Akademisyenlerin toplumla daha çok iletişim kurması gerektiğini mi düşünüyorsunuz?
 
SEDA S.: Üniversitelerde öğretilen bilgi öğrencilerin ihtiyacını karşılamıyor. Bilgiyi sadece sınıfla sınırlamak istemiyoruz. YouTube ve Spotify gibi mecralar bu bilgiyi toplumla paylaşmak için büyük bir fırsat.
 
TUĞBA ÇELİK K.: Akademisyenlerin toplumla daha fazla bağ kurması gerekiyor. Bilgiyi sadece akademik çevrelerle değil, herkesle paylaşmak gerektiğini düşünüyoruz. Bu platformlar, bize bunu yapma imkânı veriyor.
 
Podcast serinizde güncel meseleler de sık sık yer buluyor.
 
SEDA S.: Akademi artık kampüs duvarlarıyla sınırlı kalmamalı. Toplumun sorunlarına dair söyleyecek sözü olan akademisyenlerin bunu sadece makalelerle ifade etmesi yeterli değil. Bilgi herkesle paylaşılmalı. Eğitimin dönüşmesi gerektiğini düşünüyoruz ve bu tür içerikler, bu dönüşümün bir parçası.
 
TUĞBA ÇELİK K.: Akademisyen sadece üniversitede değil, her düzlemde toplum yararına katkı sağlamalı. Dijital platformlar bunun için büyük bir olanak. YouTube ya da Spotify üzerinden bir içerik üretebilmek bize erişilebilirlik kazandırıyor. Bu çağda bunu yapmamak tembellik gibi geliyor bana.
 
Akademik üretimin dili çoğu zaman ağır ve mesafeli oluyor. Sizce bu değişmeli mi?
 
SEDA S.: Makale dili özellikle sosyal bilimlerde çok uzun ve kompleks. Artık yapay zekâ ile bazı bölümler çok hızlı yazılabiliyor. Ben daha kısa ama odaklı, deneysel yönü güçlü makalelere doğru bir evrim olacağını düşünüyorum. Çünkü bilgiye ulaşmak kolaylaştıkça, anlatımın netliği daha çok önem kazanıyor.
 
TUĞBA ÇELİK K.: Makalelerin hacmi küçülüyor ama kaynak sayısı artıyor. Bir cümleye on kaynak ekleniyor. Bu okumayı da zorlaştırıyor. Ayrıca akademisyen yalnızca makale yazmamalı; deneme, eleştiri, hatta edebi metinler de üretebilmeli. Ben de öyküler yazıyorum. Dil, türüne göre değişmeli. Okurla mesafeyi doğru kurmalıyız.
 
 
Türkiye’de akademisyenlerin çok katı biçimde formatlara uyması gerekiyor. Bu gelecekte değişir mi?
 
SEDA S.: Türkiye’deki akademik dergiler genellikle sıkı biçimsel kurallar istiyor çünkü bunu düzenleyecek profesyonel ekipleri yok. Yurt dışında çoğu dergi gönderdiğiniz makaleyi kendi sistemine uyduruyor. Bu bence zamanla değişecek. Yapay zekâ zaten kaynakça, biçim gibi işleri kolayca yapabiliyor.
 
TUĞBA ÇELİK K.: Avrupa'daki dergiler daha esnek. Türkiye'de dergiler biraz fazla şekilci. Format dayatmaları yazının içeriğinden daha çok konuşuluyor bazen. Bu da akademik üretimi mekanikleştiriyor. Oysa bir akademisyen aynı zamanda bir “yazar” olmalı. Kendi sesini de duyurabilmeli.
 
Sizce bir akademisyen neden dijital platformlarda varlık göstermeli?
 
SEDA S.: Çünkü bilgi artık sadece üniversiteye ait değil. Gençlerin, toplumun, hatta başka ülkelerdeki insanların da faydalanabileceği bir kaynağımız varsa bunu paylaşmalıyız. Eğitimde dönüşüm zorunlu. YouTube ve Spotify bu dönüşümün bir parçası olabilir.
 
TUĞBA ÇELİK K.: Akademisyen entelektüel birikimini sadece sempozyumlarda değil, toplumun her kesimiyle paylaşmalı. Herkesin anlayabileceği, ulaşabileceği bir dilde konuşmak; akademiyi halkla buluşturur. Biz bunu deniyoruz. Umarım başka akademisyenler de bu yolu dener.