Eksik olanın hayali hafızası
Metin Erksan’ın 1952’de yönettiği, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun senaryosunu yazdığı ve Âşık Veysel’in yaşamını merkezine alan “Karanlık Dünya” sergisi Salt Galata’da sürüyor. Sergi yalnızca bir filmin tarihine odaklanan bir bellek çalışması değil, aynı zamanda sanatın ideoloji, sansür ve arşivle kurduğu kırılgan ilişkinin güçlü bir sorgulaması olarak öne çıkıyor.
MELİKE BAYIK
melike.bayik@gmail.com
İsveçli sanatçı sanatçı Mike Bode ve senarist Caner Yalçın’ın uzun yıllara yayılan araştırmasına dayanan “Karanlık Dünya” sergisi Metin Erksan’ın 1952’de yönettiği, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun senaryosunu yazdığı ve Âşık Veysel’in yaşamını merkezine alan filmin karmaşık üretim ve dolaşım hikâyesini yeniden gündeme taşıyor. Ancak serginin hedefi filmin kayıp ‘orijinalini’ bulmak ya da onu yeniden kurgulamak değil; tam tersine bu kaybolmuşluk ve müdahaleler zincirini izleyerek filmi bir bütün değil, parçalı bir kültürel nesne olarak düşünmek.
“Karanlık Dünya” sergisinden görünüm Salt Galata, Fotoğraf: Kayhan Kaygusuz
1950’ler Türkiye’sinin siyasi ve toplumsal ikliminde şekillenen bu film ilk bakışta bir halk ozanının biyografisi gibi görünse de zamanla bambaşka bir yöne evriliyor. Demokrat Parti iktidarının kırsal modernleşme politikaları, tarımsal kalkınma söylemleri ve devletin görmek istediği ‘kusursuz köy’ imgesi filmin kurgusunu üretim esnasında dönüştürdü. Film, Sivrialan’ın (Sivas) taşlı topraklarında başlayıp Ürgüp’ün kıvrımlı yollarında olgunlaşarak bir halk ozanına dönüşen Âşık Veysel’in öyküsünü melodramatik bir aşk anlatısı etrafında örmüşken sonradan eklenen Hudson Nehri tarlalarındaki biçerdöver görüntüleri, İstanbul’un çeperlerinde çekilen okul ve dispanser sahneleri bu kişisel hikâyeyi gölgede bırakarak idealleştirilmiş bir köy imgesini öne çıkardı. Filmin Arkas News’te 4 Ağustos 2025 tarihinde yayımlanan Evrim Altuğ’un “‘Karanlık Dünya’ya geçirgen bir otopsi” başlıklı metin ve söyleşisinde film tarihçisi Dilek Kaya’nın betimlemesi ile “1952 yılında film tamamlandığı sıralarda Erksan’ın verdiği bir röportaj, projeye yaklaşımını anlamamız açısından faydalı olabilir. Erksan, Eyüboğlu’nun köye ve köylüye yaklaşımını egzotik ve oryantalist bulur; senaryo ve sinematografi bilgisi açısından da yetersiz görür. ‘İleri, halkçı ve gerçekçi bir sanat’ anlayışını savunur ve Eyüboğlu’nun bu vizyona sahip olmadığını ifade eder. Aynı röportajda Âşık Veysel’i de eleştirir; onu Pir Sultan Abdal veya Dadaloğlu gibi ‘halk gerçeğini ve mücadelesini’ yansıtan bir ozan olarak hayal ettiğini ancak tanıdığında ‘geri ve basit’ bulduğunu söyler.”
“Karanlık Dünya” filminden bir kare, 1953, © Atadeniz_Film
Yaşam hikâyesinden ideolojik propagandaya
Bununla birlikte arşivlerde bulunan Aralık 1952 ile Kasım 1953 arasında tutulan Merkez Film Kontrol Komisyonu raporları hangi sahnelerin ‘sakıncalı’ bulunduğunu belirtmek yerine toplumun pürüzsüz, eksiksiz ve kusursuz bir imgeyle temsil edilmesi gerektiği yönündeki ideolojik arzuya işaret ediyordu. Nihayetinde film bireysel bir yaşam hikâyesi olmaktan çıkıp dönemin ideolojik propagandası da eklemlenince içeriği anlam kayıplarına uğrayan, asıl gayesinin geri plana atıldığı başka bir kurguya dönüştü.
Salt Galata’daki “Karanlık Dünya” sergisi ise bu tarihsel katmanları sanatın alanına taşıyarak filmin parçalı yapısını bir yöntem olarak sahipleniyor. Video yerleştirmeler, video üzerine eklenen ayrı parçalı perdeler, izleyicinin inceleyebileceği açık senaryo defterleri, birkaç efemera nesne, birkaç kare fotoğraf ve ses kayıtları ile sergi filmi eksiksiz bir anlatıya dönüştürmek yerine izleyiciyi eksik kalmış, hafızası yerle bir edilmiş, tarih okumasında sınıfta kalmış kırık dökük izlerle çarpıcı biçimde baş başa bırakıyor. Sergi tasarımındaki bu estetik tercih doğrusal bir anlatıyı aktarmak yerine, izleyiciyi eksik olanla yüzleşmeye çağırıyor. Sergide kullanılan malzemeler yalnızca belge ya da tarihsel veri olarak değil, sanatsal olarak yeniden etkinleştirilmiş ipuçları olarak işliyor. Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Âşık Veysel’i betimlediği özgün baskısı veya filmin sansür öncesi afişi gibi nesneler tek başına birer tarihsel hatırlatıcı olmanın ötesine geçerek sanatın belleği yeniden kurma gücünü açığa çıkarıyor. Sanatçı Mike Bode ve senarist Caner Yalçın’ın bu sadeleştirilmiş ve pasifize edilmiş sergi içinde Âşık Veysel’e dair bir empati duygusundan ziyade dönemin çarpık işleyişinden referansları ve izleri okuyarak izleyicinin keskin, düşünsel ve etkin bir duruş alabilmesini talep ediyor. Sergi bu nedenle alışılagelmiş sergi izlenimlerinin ötesinde izleyiciye beklediğini doğrudan vermeden onlara bir arayışı sunarak soğuk duş etkisi yaratıyor. İzleyici araştırarak öğrenmeye ve konuları kabul etmeden önce süzgeçten geçirerek irdelemeye iten net bir istikrarı arayan kişi konumuna sürükleniyor. Anlam doğrusal bir kurgudan değil; senaryo sayfaları, röportaj kayıtları, afişler ve arşiv görüntüleri arasındaki bağlantılardan doğuyor. Bu noktada sergi sanatın kesin hakikatlerini aktarmak yerine, eksiklikler, suskunluklar ve çelişkiler üzerinden düşünme potansiyeline vurgu yapıyor.
“Karanlık Dünya” filminden bir kare, 1953, © Atadeniz_Film
Üretken bir düşünme alanı olarak kaybolmuşluk
Ses ve görüntü bozulmaları, eklenmiş ya da silinmiş sahneler, farklı montajlar, filmin hiçbir zaman tek bir ‘asıl’ versiyona sahip olmadığını ortaya koyuyor. “Karanlık Dünya” Salt’ın önemli bir arşiv çalışması olarak da gördüğü ucu açık, bitmemiş bir araştırma pratiğini sanat alanına taşıyor. Burada mesele yalnızca bir filmin geçmişini çözümlemek değil, aynı zamanda Türkiye’de kültür üretiminin tamamlanmamış, daima parçalı ve siyasi güçler tarafından yönlendirilmiş doğasını görünür kılmak. Sergi kaybolmuş bir orijinali geri getirmeyi amaçlamıyor; bunun yerine, kaybolmuşluğun kendisini üretken bir düşünme alanına çeviriyor.
“Karanlık Dünya” filminden bir kare, 1953, © Atadeniz_Film
Sonuç olarak Mike Bode ve Caner Yalçın’ın sanatsal ve tarihsel araştırmaları ile kurgulanan çok katmanlı “Karanlık Dünya” sergisi Türkiye sinema tarihindeki erken bir toplumsal gerçekçi denemeyi yeniden gündeme taşırken aynı zamanda sanatın tarih yazımı ve kolektif hafıza için nasıl bir laboratuvar işlevi görebileceğini hatırlatıyor. Filmi yeniden kurmaktan çok parçalarına ayıran bu yaklaşım sanatın en güçlü yanlarından birini ortaya koyuyor: Eksik olanı görünür kılmak, belirsiz olanı sorgulamak ve tarihin harap edilmiş izlerinden yeni düşünme alanları açmak. “Karanlık Dünya” sergisi geçmişin müdahale estetikleri ile bugünün ifade özgürlüğü tartışmaları arasında yankı bulan köklü bir diyalog kuruyor.
Salt Galata, https://saltonline.org
Bitiş tarihi: 14 Aralık 2025


