Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » Fazıl Say ile yılsonu buluşması

Fazıl Say ile yılsonu buluşması

Fazıl Say ile yılsonu buluşması28 Aralık 2025 - 02:12
Yeni yıl yaklaşırken İstanbul, tınıları dünyanın dört bir yanına ulaşan bir piyanistin nefesiyle yeniden şekillendi. Fazıl Say, 27 Aralık’ta Volkswagen Arena’da hem gezegenin acısını hem de insanlığın arayışını müziğin diliyle anlatan iki büyük eserle sahneye taşıdı. Türkiye’de ilk kez prömiyer yapan eserlerden oluşan konserler yoğun istek üzerine, ACM Prodüksiyon organizasyonuyla iki ayrı etkinlik olarak saat 16.00 ve 21.00’de gerçekleştirildi.
Suzan Somalı Sönmez
ssomalisonmez@gmail.com
 
Her yılın sonunda gerçekleşen Fazıl Say konserleri, artık yalnızca bir müzik etkinliği olmaktan çıkıp takvimin sembolik bir eşiğine dönüşüyor. Yılın son günlerinde şehir, gündelik telaşını bir kenara bırakıp bir anlığına kendini bu akşamın atmosferine teslim ediyor. Say’ın sahneye her adım attığında taşıdığı hem öngörülebilir hem de şaşırtıcı enerji, dinleyiciyi zamanın kendisini dinliyormuş gibi bir hisle karşılıyor. Bu yılki buluşma ise bambaşka bir anlam taşıyordu çünkü hem yeni bir dünyanın sancısını hem de kadim bir dünyanın bilgeliğini aynı gecede bir araya getiriyordu.
 
 
“Mother Earth”
 
Konserin ilk bölümünde Türkiye prömiyerine ev sahipliği yapan “Mother Earth” piyano konçertosu yer aldı. 
 
Sanatçının iklim krizine dikkat çekmek amacıyla bestelemiş olduğu piyano konçertosu “Mother Earth”, dünyanın karşı karşıya olduğu çevresel tehditlere yönelik dramatik bir uyarı niteliği taşıyor. Doğanın sesini notalara dönüştüren bu kapsamlı eser, Türkiye’de ilk kez Fazıl Say’ın yorumuyla seslendirilecek. Şef Nil Venditti yönetimindeki Fazıl Say Festival Orkestrasının eşlik edeceği konçerto, gezegenin kırılgan yapısını müzikal bir bellek olarak dinleyiciye aktarırken, bölümlerinin her biri doğanın farklı bir yüzüne işaret ediyor: yaşamın kaynağı olan “Toprak”, yıkıcı gücüyle insanı sınayan “Depremler”, gezegenin akciğerlerini simgeleyen “Ormanlar”, felaketin acı yüzü “Orman Yangınları”, durmadan akan yaşam döngüsü “Akarsular” ve mavi gezegenin en derin hikâyelerini taşıyan “Denizler”. “Mother Earth”, hem görkemli bir müzikal yapı hem de insanlığın yeryüzüyle ilişkisine dair güçlü bir farkındalık çağrısı olarak sahnede hayat buldu.
 
Say, sahnede yaptığı konuşmada, Mevlâna ile Mozart'ın evrensel ve zamansız seslerini yeni eserinde bir araya getirdiğini belirterek, ‘Mevlana 800 yıl önce, Mozart 300 yıl önce yaşamış. Bu zamansızlık, bir yerde buluşmalı diye düşündüm. Doğu ile Batı'nın şu anda, bu yüzyılda en çok birbirine dostluk eli uzatması gereken çağdayız. Şu haline bakın dünyanın, nasıl bir düşmanlık ve ötekileştirme güdülüyor. Yaşananlar, çok kötü politikaların sonucu. Aslında değişebilir, değişmelidir, bambaşka olmalıdır." ifadelerini kullandı.
 
Dünyadaki iklim krizinin sonuçlarının artık ciddi boyutlara ulaştığına dikkati çeken Say, şunları kaydetti:
 
"Dünyanın birçok şehrinde büyük su sıkıntıları var. Bunun felaket sonuçları var. Depremler, seller, iklim değişikliği çok arttı. İnsanlık hatalar yaparak bunları hızlandırıyor ve orman yangınları da bunlardan biri. Dünyada bu konuda bir farkındalık yaratılmak isteniyor. Benim yazdığım eser de bu kapsamda bir farkındalık yaratma eseriydi. Bu eseri dünyanın her yerinde de her hafta çalmaya başladık."
 
 
Şef Nil Venditti
 
Şef Nil Venditti ise "Mother Earth" eserinin dünya prömiyerini 6 ay önce gerçekleştirdiklerini anlatarak, ‘7 bölüm müzik akıyor. Her bölümde bir şeyden bahsediyoruz. Fazıl, gerçekten bütün piyano ve orkestra renklerini beraber kullanıyor.’ şeklinde konuştu.
 
Fazıl Say’ın gezegenin uğultusunu, ormanların nefes kesilişini, buzulların yarılma sesini tuşelere taşıdığı eser, yalnızca bir kompozisyon değil, insanlığın doğaya bıraktığı izin güçlü bir yankısı. Konçertonun dramatik hattı, iklim krizinin soyut bir mesele değil her birimizin bedeninde, nefesinde, gündelik alışkanlıklarında açılan bir yara olduğunu hatırlatıyor.
 
Bu özel eser, genç kuşağın uluslararası alanda hızla yükselen isimlerinden Şef Nil Venditti yönetimindeki Fazıl Say Festival Orkestrası eşliğinde hayat buldu. Venditti’nin orkestrayla kurduğu kolektif ifade dili, tezat renkleri aynı cümlenin içinde birleştiren esnekliği ve dramatik bölümlerdeki kontrollü coşkusu, konçertoya sahnede ikinci bir soluk kazandırdı. Orkestra ise Say’ın yıllardır birlikte nefes aldığı müzisyenlerin güvenli uyumu ve derin sahne dilini taşıyarak, gecenin açılışını büyüleyici bir akışa dönüştürdü.
 
Mozart ile Mevlâna arasında kurulan köprü
 
Gecenin ikinci yarısı, müziğin tarih boyunca üstlendiği en zor ama en büyüleyici görevlerden birine adım atıyordu: farklı kültürleri, farklı inançları ve farklı çağları aynı frekansta buluşturmak. Fazıl Say’ın büyük ölçekli eseri “Mozart ve Mevlana”, bu anlamda yalnızca klasik müzik repertuvarının bir parçası değil, aynı zamanda bir dünya görüşü, bir diyalog alanı.
 
Mozart’ın kusursuz form bilinci ile Mevlana’nın mistik döngüselliği, Say’ın bestecilik dilinde bir araya geldiğinde ortaya hem Batı’nın aydınlık yüzünü hem Doğu’nun içsel derinliğini taşıyan çok katmanlı bir sahne atmosferi ortaya çıkardı. Bu büyük yapıtın sahnelenişinde, sahne adeta uluslararası bir opera prodüksiyonu ölçeğine kavuştu. Şef Nil Venditti’nin yönetimindeki Fazıl Say Festival Orkestrası ve koro şefi Volkan Akkoçun hazırladığı koro, eserin senfonik dokusunu taşırken; solist kadro da yapıtın dramatik etkisini güçlendirecek nitelikteydi. 
 
 
Bu bölümün solist kadrosu da eserin dokusuyla uyumlu bir çeşitliliğe sahipti. şef Venditti ve koro şefi Volkan Akkoç yönetiminde, soprano Görkem Ezgi Yıldırım, mezzosoprano Ezgi Karakaya, tenor Mert Süngü ve bas Burak Bilgili; her biri uluslararası kariyeriyle öne çıkan güçlü sesler olarak yine Türkiye’de ilk kez prömiyer yapan eserin dramatik omurgasını taşıdılar.
 
Bu vokal yapının içine davet edilen ney sanatçısı Burcu Karadağ ve kudüm ustası Aykut Köselerli ise Say’ın müziğinde yıllardır süregelen doğu–batı sentezinin ruhani tarafını sahneye taşıdılar. Ney’in içe dönen nefesi ve kudümün yeryüzüne kök salan vuruşları, Mozart’ın saydam melodileriyle birleştiğinde izleyiciye hem kültürler hem de yüzyıllar arasında salınan bir köprünün üzerinde ilerlediğini hissettirdi.
Geniş kadrolu Fazıl Say Festival Orkestrası & Korosu, Say'ın uzun yıllara yayılan düşünsel ve müzikal katmanlar içeren bu büyük yapıtının soluk almasını sağlayan gövde olarak sahnede yer aldı. Koro partilerinin orkestrayla kurduğu akışkan ilişki, Say’ın müziğini sahnenin tamamına yayılan bir ritüele dönüştürdü.
 
Bir yıl biterken 
 
Volkswagen Arena’nın geniş hacmi ve modern akustiği, bu iki büyük eserin dramatik dalgalarını taşıyacak ideal bir mekâna dönüştü. Bir yanda dünyanın kırılganlığına dair sert bir yüzleşme; diğer yanda insan ruhunun yüzyıllardır aradığı huzurun, anlamın ve birliğin müzik yoluyla yeniden çağrılması… Fazıl Say’ın yıl sonu konserini benzersiz kılan, bu iki uç arasındaki kesintisiz akış.
Gece; yılın ardında bıraktığı tüm karmaşayı, kırılmaları, umutları ve soru işaretlerini müziğin merceğinden yeniden okumaya bir davetti. Klasik müziği hem çağdaş bir vicdana hem de kadim bir bilgelik alanına dönüştürme çabası, Say’ın yıllardır sürdürdüğü sanatsal yolculuğun belki de en görünür hâliydi.
 
 
27 Aralık gecesi, İstanbul yalnızca bir konser izlemedi; insanın dünyayla, doğayla ve kendisiyle kurduğu ilişkinin iki ayrı yüzünü aynı sahnede deneyimledi. “Mother Earth”ün küresel acısı ile Mozart ve Mevlâna’nın evrensel barışı arasında ilerleyen bu yolculuk, yeni bir yılın eşiğinde müziğin hâlâ en güçlü anlatı araçlarından biri olduğunu bir kez daha hatırlattı.
 
Ve belki de salon kararmadan hemen önce duyulan o derin sessizlik, herkese aynı soruyu sordurdu: ‘Dünyayı gerçekten dinliyor muyuz?’