Halsey şarkılarıyla Festival Park Yenikapı’da
Amerikalı pop müzik ikonu Halsey, 28 Ağustos 2025’te İstanbul’da sahne alacak.
Suzan Somalı Sönmez
ssomalisonmez@gmail.com
Amerikalı pop müzik ikonu Halsey, 28 Ağustos 2025’te İstanbul’da sahne alacak.
“For My Last Trick” adlı dünya turnesinin Avrupa’daki tek durağı olan bu özel konser, Festival Park Yenikapı’da gerçekleşecek. Daha önce 21 Ağustos olarak açıklanan konser tarihi, lojistik nedenlerle bir hafta ertelendi. Ancak heyecan azalmadı; aksine, Halsey’in Türkiye’ye olan özel ilgisi ve İstanbul’a “evim” demesi, bu konseri daha da anlamlı kılıyor.
Hayatın kıyısından sanatın zirvesine
Gerçek adı Ashley Nicolette Frangipane olan Halsey, 29 Eylül 1994’te New Jersey’de doğdu. İtalyan, Macar, İrlandalı ve Afrika-Amerikan kökenli bir aileden gelen sanatçı, müziğe çocuk yaşta başladı. Viyola, keman ve çello çaldıktan sonra 14 yaşında gitarla tanıştı. 17 yaşında bipolar bozukluk teşhisi aldı ve müziği bir terapi yöntemi olarak benimsedi. 19 yaşında, üniversiteyi bırakması nedeniyle ailesi tarafından evden atldı. New York sokaklarında, arkadaşlarının yurtlarını dekore ettiği günlerde, Halsey bir sonraki öğününü nasıl karşılayacağını düşünüyordu.
Fotoğraf: Glenn Francis
Bu dönemde, SoundCloud’a yüklediği “Ghost” adlı şarkı sayesinde bir anda beş plak şirketi tarafından keşfedildi. Bu, onun sokaktan sahneye uzanan hikâyesinin başlangıcı oldu. 2014 yılında Astralwerks ile anlaşma imzalayarak ilk EP’si “Room 93”yi yayınladı. Ardından gelen ilk stüdyo albümü “Badlands” (2015), Billboard 200 listesinde ikinci sıraya yükseldi. 2016’da The Chainsmokers ile yaptığı “Closer” düeti, dünya çapında 15 milyondan fazla sattı ve Halsey’i küresel bir yıldız haline getirdi.
Albümlere yansıyan değişim
Halsey’in müzikal yolculuğu, her albümde farklı bir ses ve anlatım biçimiyle şekillendi. Alternatif pop ve synth-pop etkili, distopik temalı 2015 tarihli ilk albümü “Badlands”den iki yıl sonra yayınlanan “Hopeless Fountain Kingdom” (2017), Romeo ve Juliet’ten ilham alan, daha radyo dostu bir pop albümüydü. 2020’de yayınlanan “Manic”te “Without Me” gibi hitlerle duygusal ve kişisel bir anlatım vardı. Trent Reznor ve Atticus Ross ile işbirliği yaptığı 2021 tarihli “If I Can’t Have Love, I Want Power” ise, endüstriyel ve karanlık bir atmosfere sahipti. Halsey’nin son albümü ise ‘90’lar grunge ve alternatif rock etkili, kişisel mücadeleleri yansıtan 2024 tarihli “The Great Impersonator” oldu.
Bol ödüllü kariyer
“Closer”, “Without Me”, “Eastside”, “Bad at Love” ve “Graveyard” gibi parçaları listelerde büyük başarılar elde eden Halsey, kariyeri boyunca 40 ödül kazandı, 112 kez aday gösterildi. Bunlar arasında üç Billboard Müzik Ödülü, bir Amerikan Müzik Ödülü, iki MTV Avrupa Müzik Ödülü, bir MTV Video Müzik Ödülü, iki GLAAD Medya Ödülü ve üç Grammy adaylığı yer alıyor.
Sahne ismi
Halsey, sahne adını seçerken hem kişisel hem de sembolik bir anlam taşıyan bir tercih yaptı. “Halsey”, aslında gerçek adı olan “Ashley”nin harflerinden türetilmiş bir anagram. Sahne kimliğini kişisel kimliğinden ayırırken aynı zamanda bir bağ kurmasını sağlayan “Halsey” aynı zamanda gençlik yıllarında Brooklyn’de çok vakit geçirdiği bir metro durağının bulunduğu caddenin de adı. Bu cadde, sanatçı için hem fiziksel hem de duygusal bir dönüm noktasıydı. Sahne adını seçerken bu mekânsal hafızayı da müziğine taşımak istedi.
Çok yönlü sanatçı
Müzisyen, söz yazarı ve aktivist Halsey, görsel sanatlarda da dikkat çeken çok yönlü bir sanatçı. Özellikle resim alanındaki üretimleri son yıllarda daha fazla görünürlük kazandı. 2021 yılında ‘The Kelly Clarkson Show’da yaptığı bir tabloyu ilk kez kamuoyuyla paylaşarak resim yeteneğini gözler önüne seren sanatçı, aynı yıl yayımladığı şiir kitabı “I Would Leave Me If I Could“ ile birlikte görsel sanatlara olan ilgisini daha da derinleştirdi.
2023 ve 2024 yıllarında sahne performansları sırasında yaptığı beş tabloyu, Sotheby’s tarafından düzenlenen ‘Contemporary Discoveries’ adlı açık artırmada satışa sundu. Bu eserlerden elde edilen gelir, ‘National Network of Abortion Funds’ adlı kuruluşa bağışlandı.
Sanatında genellikle duygusal derinlik, kadınlık, beden algısı ve ruhsal mücadele gibi temaları işleyen Halsey, resimlerinde de müziğinde olduğu gibi kişisel deneyimlerinden besleniyor. Tuval üzerindeki renkler ve dokular, onun iç dünyasının bir yansıması olarak izleyiciyle buluşuyor. Resim çalışmaları henüz büyük müze sergilerine konu olmasa da sanat çevrelerinde ilgiyle takip ediliyor. Özellikle sahne performansları sırasında canlı olarak yaptığı resimler büyük takdir topluyor.
Aktivizm
Halsey, yalnızca müzikte değil, sosyal adalet alanında da etkili bir figür olarak öne çıkıyor. Aktivist kimliği, sanatçı yönü kadar güçlü ve çok yönlü. Kariyerinin başından itibaren sosyal adalet, eşitlik ve insan hakları konularında sesini yükselten bir isim olan sanatçı özellikle LGBTQ+ hakları, kadın hakları, ruh sağlığı farkındalığı ve ırksal eşitlik gibi konularda yaptığı çalışmalarla dikkat çekiyor. Biseksüel kimliğini açıkça ifade eden ve LGBTQ+ topluluğuna destek veren nadir pop yıldızlarından biri olan müzisyen, 2017’de Billboard Pride için kaleme aldığı mektubunda, queer topluluğa duyduğu minnettarlığı dile getirdi ve sahnelerinde gökkuşağı bayrağını dalgalandırarak bu desteği görünür kıldı. GLAAD tarafından 2018’de ‘Yılın Müzik Sanatçısı’ ödülüne layık görülen Halsey, kabul konuşmasında LGBTQ+ gençlerin evsizlik oranlarına dikkat çekerek, hayranlarını yerel yardım kuruluşlarına destek olmaya çağırdı. Evsiz gençler için kurulan yardım merkezlerinde gönüllü olarak çalıştı. Bu merkezlerdeki deneyimlerini kendi geçmişiyle ilişkilendirerek, gençlerin hayatta kalma mücadelesine dikkat çekti.
2018’de New York’taki ‘Kadınlar Yürüyüşü’nde sahneye çıkarak “A Story Like Mine” adlı şiirini okudu. Bu şiirde kendi cinsel saldırı deneyimlerini açıkça paylaşarak, #MeToo hareketine güçlü bir katkı sundu. ‘Dinleyin, sonra bağırın. Tutsak dilleri olanlar için ses olun,’ diyerek kadınların yaşadığı travmalara dikkat çekti. Aynı yıl ‘Glamour Women of the Year’ etkinliğinde “An Inconvenient Woman” adlı şiirini seslendirdi. Kadınların toplumda ‘rahatsız edici’ olarak etiketlenmesine karşı durdu ve ‘Lütfen rahatsız edici olun’ diyerek kadınlara cesaret verdi.
2018’de ABD-Meksika sınırında göçmenlerin kollarına numara damgalanmasına tepki göstererek, bu uygulamayı Nazi dönemindeki uygulamalara benzetti. Sosyal medyada yaptığı paylaşımda, ‘Bu tarihsel kalıpları ne zaman fark edeceğiz?’ diyerek kamuoyunu uyardı. Ayrıca 2020’de başlattığı ‘Black Creators Fund’ adlı girişimle, siyah sanatçılara finansal ve yaratıcı destek sağladı. Bu fon, özellikle pandemi döneminde yaratıcı sektörlerdeki eşitsizlikleri azaltmayı hedefledi.
Halsey, 17 yaşında bipolar bozukluk teşhisi aldı ve bu konuda açıkça konuşarak milyonlarca genç insana ilham verdi. Şarkılarında ve röportajlarında ruhsal hastalıkların gerçekliğini ve tedavi sürecini anlatan müzisyen özellikle “Manic” albümünde bu temaları derinlemesine işledi. AIDS araştırmaları, endometriozis farkındalığı ve LGBTQ+ gençlere destek gibi alanlarda çalışan birçok kuruluşa bağış yapan sanatçının destek verdiği kuruluşlar arasında ‘American Foundation for AIDS Research’, ‘Endometriosis Foundation of America’ ve ‘GLSEN’ gibi önemli organizasyonlar yer alıyor.
Halsey’nin aktivizmi, yalnızca sahne ışıkları altında değil, sokakta, sosyal medyada ve yardım kuruluşlarında da etkisini sürdürüyor. Sanatını ve şöhretini, daha adil bir dünya için bir araç olarak kullanması, onu çağımızın en etkili pop figürlerinden biri haline getiriyor.
Sağlık problemleri
Bir dünya starı olmasına rağmen talhi pek de yaver gitmeyen Halsey, 2024 yılında yaptığı açıklamalarla lösemi ve lupus hastalıklarıyla mücadele ettiğini duyurdu. Bu açıklama hem hayranlarını hem de müzik dünyasını derinden etkiledi. Instagram üzerinden paylaştığı bir dizi video ve fotoğrafla hastanede tedavi gördüğü anlara, infüzyon aldığı görüntülere ve duygusal anlarına yer verdi. Lupus teşhisiyle birlikte nadir görülen bir T-hücre lenfoproliferatif bozukluğu (bağışıklık sisteminin kontrolsüz şekilde beyaz kan hücreleri üretmesiyle karakterize edilen bir kan hastalığı ve lösemi türleriyle ilişkili)tanısı aldığını da açıklayan sanatçı, bu süreci anlatan “The End” adlı şarkısını da aynı gün yayınladı. Şarkı hem fiziksel hem duygusal acıyı, hastalıkla mücadeleyi ve yeniden doğma arzusunu anlatıyordu. Halsey, ikisi de otoimmün hastalıkların ilk dönemlerinde zorlu bir süreç geçirdiğini ancak zamanla tedaviye yanıt verdiğini ve her iki hastalığın da remisyonda olduğunu belirtti. Yani hastalıklar kontrol altında, ancak tamamen iyileşmiş değil. Bu durumun hayatı boyunca sürebileceğini ve düzenli tedavi gerektireceğini ifade eden sanatçı, müzikle iyileştiğini ve 30 yaşına geldiğinde “yeniden doğmuş gibi” hissetmeyi hedeflediğini söyledi. Ayrıca, ‘The Leukemia & Lymphoma Society’ ve ‘Lupus Research Alliance’ gibi kuruluşlara bağışta bulunarak bu hastalıklarla mücadele eden bireylere destek verdi.
Türkiye ile özel bağ: Alev Aydın ve Ender Ridley
Halsey’in Türkiye ile olan bağı yalnızca sahneyle sınırlı değil. 2020 yılında Türk asıllı Amerikalı senarist Alev Aydın ile bir ilişkiye başlayan sanatçının 14 Temmuz 2021’de Ender Ridley Aydın adını verdiği oğlu dünyaya geldi. Halsey, Türk kültürüne olan ilgisini sosyal medya paylaşımlarıyla sık sık gösterdi; Türkçe kelimeler kullandı, bayram mesajları paylaştı. Çift, 2023 yılında dostane bir şekilde ayrıldı. Oğlunun tam velayeti için başvuruda bulunan Halsey, bu süreçte de Türkiye’ye olan ilgisini sürdürdü hatta İstanbul’u “evi” olarak tanımladı.
Alev Aydın - Halsey
“Istanbul Experiences”
Stagepass & Concerts East ve Biletinal iş birliğiyle 28 Ağustos’ta Yenikapı Festival Park’ta hayranlarıyla buluşacak olan Halsey, en sevilen şarkılarını Türk hayranları için seslendirecek.
Kendi hayat hikâyesinden süzülen şarkılar, güçlü sahne enerjisi ve Türkiye ile kurduğu özel bağ ile unutulmaz bir geceye imza atmayı planlayan sanatçı, bu özel gece öncesinde Türkiye’nin tanıtımına destek verecek dikkat çekici bir adım da attı. Sanatçı; Boğaz’ın büyüsü, İstanbul’un eşsiz enerjisi ve Türk hayranlarının benzersiz coşkusunu ölümsüzleştirmek amacıyla bu özel geceyi “Istanbul Experiences” adıyla resmi konser kaydı olarak yayınlamaya karar verdi. 30 milyonun üzerinde takipçisi bulunan Halsey, bu çalışmasıyla İstanbul ve Türkiye’nin küresel sahnede tanıtımına destek olacak. Konser kaydı, İstanbul’un kültürel zenginliğini ve Türkiye’nin yaratıcı enerjisini yalnızca müzikseverlere değil, dünya medyasına da gösterecek. Bu özel kayıt, Türkiye’yi yalnızca turistik bir destinasyon olarak değil, duygusal ve sanatsal bir ilham kaynağı olarak konumlandıracak.
Halsey: “Türk hayranlarım, bir sanatçının hayal edebileceği en tutkulu, en içten insanlar”
Daha önce yaptığı paylaşımlarda Türkiye’ye olan sevgisini açıkça dile getiren Halsey, İstanbul’u ‘en sevdiğim şehir, adeta evim gibi,’ Türk hayranlarını ise “bir sanatçının hayal edebileceği en tutkulu, en içten insanlar” olarak tanımlamıştı. Şimdi bu özel bağ, binlerce hayranın şarkılara eşlik edeceği İstanbul konserinde kayıt altına alınıp dünyanın dört bir yanındaki Halsey hayranlarıyla buluşacak.
Sanatçı, konuyla ilgili gönderdiği mesajda şöyle dedi: “Türkiye, kalbimde çok özel bir yere sahip. İstanbul’da sahneye her çıktığımda kendimi evimde hissediyorum. Bu konseri kayda almak, sizinle aramda kurulan bağa bir not düşmek gibi…”
İstanbul konseri öncesinde “Dünyada en sevdiğim şehirlerden birinde konser vereceğim için çok heyecanlıyım. Türkiye, sen her zaman kalbimin bir parçası olacaksın,” diyen Halsey’in 2022 yılındaki konseri de büyük ilgi görmüş, hayranları kapıda uzun kuyruklar oluşturmuştu.
