“Hayata bakışım zıtlıklar üzerine kurulu”
“Huzurlu Bir Rahatsızlık Hissi” isimli ilk kişisel sergisini geçtiğimiz yıl aralık ayında Labirent Sanat’ta izleyiciyle buluşturan ve çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdüren Emel Ezal’la sanatı üzerine konuştuk.
2018 yılından bugüne kadar çeşitli karma sergilerde yer alan ressam Emel Ezal “Huzurlu Bir Rahatsızlık Hissi” isimli ilk kişisel sergisini geçtiğimiz yıl aralık ayında Labirent Sanat’ta izleyiciyle buluşturdu. Sanatçı çalışmalarında huzur ve rahatsızlık, dinginlik ve kaos gibi zıt duyguları sorgulayıp ve bu gerilimleri görünür kılmaya önem veriyor. “Bu çelişkileri ve yoğun duyguları, rengin gücüyle ifade ediyorum” diyen Ezal şöyle devam ediyor: “Resimlerimde parlak renklerin yoğunlaştığı bölgeler ve kontrastların yarattığı gerilim, içsel karmaşayı ve geçiş halini görünür kılıyor. Bu noktalar, belirsizlik, değişim ve dönüşümün yaşandığı eşik anlarına işaret ediyor. Aynı zamanda paletimdeki neon renklerin, günümüz dünyasına dair bir yansıma olduğunu düşünüyorum. Neon renkler, sürekli maruz kaldığımız led ekranların ışıklı renklerini çağrıştırarak güncel bir etki yaratıyor. Kullandığım malzeme ve kadraj çeşitliliğin ise resimsel sürecimi dinamik ve canlı kıldığına inanıyorum.”
Çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdüren Emel Ezal sanatı üzerine konuştuk.
Emel Ezal.
Resme olan ilginiz nasıl şekillendi? Mimar Sinan’daki eğitiminiz sanatçı kimliğinizi nasıl etkiledi?
Resme olan ilgimin başlangıcını hatırlayabileceğim belirgin bir an yok aslında. Çocukluğumdan beri resim yapıyor, resim yapmak istiyorum. Sanatla iç içe olan ya da sanatla profesyonel olarak ilgilenen bir ailede büyümedim. Ama hep hayalim ressam olmaktı. Küçük yaşlarda filmlerde şövale başında çalışan insanları gördüğümde çok heyecanlanır; kendimi de şövalenin başında hayal ederdim. Resim defterleri bitirir, gelen misafirlere heyecanla çizdiklerimi gösterirdim. Resim bence bulunduğumuz an ve gerçeklikten bir kaçış aynı zamanda o gerçekliği dönüştürme biçimi, kendini ifade etmenin bir yolu, dönüp baktığımda çocukluğumdan beri kendimi bu şekilde ifade edebildiğimi düşünüyorum.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, sınavına büyük bir istekle hazırlandığım ve beni sadece teknik anlamda değil, kendimi tanıma, sorgulama ve geliştirme açısından da dönüştüren bir yer oldu. Atölye ruhunu paylaşmak, hocalarla ve arkadaşlarımla yaptığım sohbetler, fikir çatışmaları, dayanışma anları ve hayal kırıklıkları, özgünleşme sürecimde çok kıymetliydi. Okuldaki çatışmalar, bana bekleneni sorgulayıp, kendi yolumu inşa etmeye yöneltti. Farklı görüşteki hocalar arasında tek bir yolu seçmek yerine hepsini dinleyip kendi sözümü bulmayı önemsedim.
Bir diğer önemli tarafı ise, sanatla var olmanın zorluğuna rağmen okulun ortak bir dert paylaştığımız bir yer olmasıydı. Başta anlaşamadığını düşündüğün biriyle bile önemli yakınlıkların olduğunu zamanla fark ediyorsun. Bu bağ, okuldan sonra da sürüyor ve insana yalnız olmadığını hissettiriyor.
Emel Ezal, “Derinin Altına Sığmaya Çalışıyorum”, 2022
Eserlerinizde sıkça karşılaştığımız “huzur ve rahatsızlık” ya da “dinginlik ve kaos” gibi zıtlıkları işlerken, izleyicide nasıl bir deneyim yaratmak istiyorsunuz?
Hayata bakışım zıtlıklar üzerine kurulu. Bir şeyi düşünürken, onun tam tersini de beraber düşünmeye çalışırım. Olanakları irdelemeyi ve aradaki geçiş alanlarında gezinmeyi seviyorum. Resimlerimde de bu yaklaşım, ele aldığım temalarda çelişkiler, absürtlükler ve ironilerle kendini gösteriyor. İzleyicide bu kaosu ve zıtlıkları görünür kılarak, ortak bir anıyı uyandırmayı ya da yeni bir düşünceye sebep olacak bir etki bırakmayı hedefliyorum. Gezindiğim temalar belli olsa da izleyiciye tek bir mesaj vermektense birden fazla duygu, anı ve düşünce çağrıştırmayı önemsiyorum.
Emel Ezal, “Huzurlu Bir Rahatsızlık Hissi”, 2023
Neon ve parlak renkler çalışmalarınızda dikkat çekici bir rol üstleniyor. Bu tercihin arkasında nasıl bir düşünsel ya da estetik strateji yatıyor?
Neon ve parlak renkler, resimlerimde ilk bakışta izleyiciyi içine çeken, göz alıcı ve hatta neşeli bir etki yaratıyor gibi görünebilir. Fakat parlak renkler resimlerimde konu edindiğim temaların karanlıklığıyla tezat bir etki yaratmamı sağlıyor. Neon renklerin yanılsama, uyarı etkisi ve zorlayıcılığı benim konularımla ve hayata bakışımla paralel. Neon ve parlak renkler doğada da zehrin veya savunma mekanizmasının habercisi olarak bir sinyal görevi görüyorlar. Benim resimlerimde de böyle bir etkileri var. Sergilenmesi birbiriyle yan yana gelmesi zor resimler, rengin gücünün etkisiyle ben buradayım diyen ve rengin titreşimiyle beraber izleyiciye rahatsızlık hissi barındıran, izleyiciyi duygusal ve psikolojik bir uyarıya maruz bırakan resimler. Aynı zamanda neon renklerin paletimde yer bulmasını, yaşadığımız çağın görsel dünyasıyla ilişkili buluyorum. Bu tercih, teknolojik gelişmelerin ve çağdaş yaşamın görsel etkilerinin, sanat pratiğime yansıyan güncel bir etkisi olarak düşünülebilir.
Emel Ezal, “Gizli bahçem”, 2022
Emel Ezal, “Gözlerime bak”, 2024
“Günce” ve “Çile” gibi serilerde kişisel deneyimlerinizin önemli bir yeri var. Sanatınızda otobiyografik unsurlar ne kadar belirleyici?
Çalışmalarımda otobiyografik unsurlar önemli bir yer tutuyor. Kendi duygu, düşünce ve yaşantılarımdan yola çıkarak üretiyorum. Resimlerim, kişisel gerilimlerim ve içsel çatışmalarım etrafında şekilleniyor. Figürlerim ise tanıdığım ya da bir şekilde yolumun kesiştiği kişilerden oluşuyor.
Her ne kadar konularım kişisel meselelerden doğsa da, yaşadığımız çağın izlerini taşıdığı için kolektif bir anlam da barındırıyor. Bireysel hikâyelerim, toplumsal hafıza ve ortak duygularla kesişen bir alan yaratıyor.
Aynı zamanda doğa ile insan yapımı olan arasındaki karşıtlık ve çağdaş yaşamın karmaşık dengeleri de işlerimin önemli bir parçasını oluşturuyor. İçsel gerilimlerimi, günümüz dünyasının çelişkileriyle buluşturarak bireysel olanla toplumsal olanın izlerini sürmeye çalışıyorum.
Emel Eza, Otoportre, 2023
2021-2023 yazları üzerine kurulu serinizde nostalji ve çocukluk anıları öne çıkıyor. Geçmişle kurduğunuz bu görsel ilişki nasıl gelişti?
Çocukluk anıları, çoğu zaman zihnimizde idealize edilmiş, geri dönmek istediğimiz güzel anlar gibi yer ediyor. Ama aslında bu anılar, gerçek olanla hayal ettiğimiz şeylerin birbirine karıştığı, zamanla şekil değiştiren imgeler. Gerçeklik zamanla eğilip bükülen bir özellik taşıyor; yaşadıklarımız ve hayallerimiz birbirine karışıyor. Bir anıyı, geçmişte nasıl hissettiğimizle hatırlıyoruz veya öyle sanıyoruz. Geleceği şekillendirmek, geliştirmek adına geçmişle bağ kurmak gerekiyor ben de çocukluğuma dönüyor ve bazı şeylerin sorularını veya cevaplarını orada arıyorum. Çocukluk bu sebeplerden ötürü sıkılıkla düşündüğüm irdelediğim ve resimlerimde yer alan bir konu. Yaz serisinde figürler, rehavetin ve anlık boşlukların içinde, çoğu zaman rakursi duruşlar ve ironik bir tavırla yer alıyor. Günlük hayatın sıradan gibi görünen ama aslında ironik ve absürt yanları benim her zaman ilgimi çekiyor. Bu unsurlar, izleyiciye çok katmanlı bir atmosfer yaratma imkânı sunuyor.
Emel Ezal, 2021-2023 yazından yola çıkarak üretilen seriden, 2022
Emel Ezal, 2021-2023 yazından yola çıkarak üretilen seriden, 2023
Günümüz sanat dünyasında genç bir sanatçı olarak karşılaştığınız zorluklar ve sizi motive eden unsurlar neler?
Genç bir sanatçı olarak günümüz sanat dünyasında atölye kiraları, malzeme giderleri gibi ekonomik yükler, sürdürülebilir bir üretim ortamı kurmayı zorlaştırıyor. Çoğumuz düzenli bir üretim pratiğini devam ettirebilmek için ek işler yapmak zorunda kalıyoruz.
Gelecek kaygısı ve belirsizlik içinde, yüksek stresle üretmeye çalışmak kolay değil.
Beni motive eden en önemli şey ise, bu zor şartlara rağmen üretmeye devam eden arkadaşlarım, resimlerimle bağ kuran izleyiciler. Ayrıca, az sayıda da olsa genç sanatçılara alan açan sanat kurumları da bu süreçte önemli bir destek oluyor. Yine de, genç sanatçılara daha fazla görünürlük ve üretim alanı sağlanmasını, gerçekten destekleyici ve anlamlı ödüller sunan yarışmaların düzenlenmesini çok isterim.
Son olarak gelecek projeleriniz ve hedefleriniz neler?
Farklı malzemeler ve teknikler denemek, üretim pratiğimi çeşitlendirmek istiyorum. Ayrıca, daha fazla insanla bir araya gelebileceğim, üretimi ve düşünceyi paylaşabileceğimiz ortak sergi ve projelerde yer almayı hedefliyorum. Kendi üretim sürecimi sürekli besleyip, dönüştürerek heyecanla devam ettirmek en büyük hedefim.
