İstanbul Oda Korosu’ndan VoiceUp Sahnesi’ne
DenizBank VoiceUp A Cappella Festivali’nin gala konseri, sadece bir müzik şöleni değil; Türkiye’de çok sesli müziğin geçmişiyle bugünü arasında kurulan duygusal ve kültürel bir köprüydü. Eski bir korist olarak sahnede yankılanan her nota, beni İstanbul Oda Korosu’nun iz bırakan yıllarına götürdü.
Suzan Somalı Sönmez
ssomalisonmez@gmail.com
Hayatımın en güzel konserlerinden birini izledim geçtiğimiz akşam... Denizbank VoiceUp A Capella Festivali'nin gala konserine davetliydim.
DenizBank VoiceUp A Cappella Festivali, 19–24 Ağustos 2025 tarihleri arasında İstanbul'un Şişli, Beşiktaş ve Beyoğlu semtlerinde düzenlendi. Vokal Akademi'nin kurucusu ve koro şefi Başak Doğan liderliğinde gerçekleştirilen etkinlik, Türkiye'nin tek uluslararası acappella festivali olma özelliğini taşıyor. Festival, 25 ülkeden 600 müzisyeni bir araya getirerek konserler, atölyeler, açık söyleşiler ve partilerle İstanbul'u bir hafta boyunca vokal müziğin merkezi haline getirdi. Festivalin en dikkat çeken etkinliklerinden biri, Grammy ödüllü sanatçı ve Pentatonix grubunun kurucularından Avi Kaplan'ın gala konseriydi. Kaplan, 22 Ağustos'ta Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda sahne aldı. Konserde, solo kariyerinden parçaların yanı sıra Pentatonix döneminden "Run to You" ve "Hallelujah" gibi klasikleşmiş eserleri seslendirdi. Bu özel gecede Kaplan'a, Vokal Akademi koroları, Chromas, Duygu Soylu ve Evrencan Gündüz eşlik etti. Size bu geceyi tek tek anlatmam lâzım.
VoiceUp Gala
Sahneye önce Koreli çok sesli acapella grubu OZMSR çıktı ve "Opener" adlı parçayı seslendirdi. Ardından Avi Kaplan sahne aldı. "Poor Wayfaring Stranger" şarkısını o harika ve etkileyici bas bariton vokaliyle seslendirirken seyircinin de kendisine katılmasını istedi. Kendimizi bir anda dünyaca ünlü bir sanatçıya eşlik ederken bulduk. Göçebe bir ruhun yolculuğunu ve uhrevi özlemlerini anlatan bu melankolik atmosferli Amerikan halk müziği klasiği, Kaplan'ın etkileyici vokaliyle üzerimizde büyük bir etki yarattı. Ayrıca seyirciler olarak tüm şarkı boyunca hiç sektirmeden gayet başarılı bir performans gerçekleştirdiğimizi söyleyebilirim. Salondaki ses bütünlüğü hayret verici derecede iyiydi. Bütün salon inanılmaz bir uyumla şarkı söyleyebiliyorduk ve bu topluluğa bir şarkıyla da olsa dahil olabilmek harika bir deneyimdi.
Avi Kaplan
Bu harika deneyimin ardından Kaplan, sahneye tekrar OZMSR'ı davet etti. Birlikte önce Kaplan'ın solo kariyerinden folk / Americana tarzındaki "Take Me Home" ve Pentatonix'in 2016 albümü "A Pentatonix Christmas"ta yer alan Leonard Cohen'in meşhur "Hallelujah" şarkılarını acapella olarak seslendirdiler.
Bu etkileyici performansların ardından Lütfi Kırdar sahnesi, festivalin Sanat Direktörü ve Vokal Akademi'nin kurucusu Başak Doğan'ın şefliğinde Chromas korosunu ağırladı. 2021 tarihli folk ve Americana unsurları taşıyan "Song for the Thankful", Kaplan'ın akustik gitarı ve bariton vokaline eklenen zengin Chromas vokalleriyle hafızalara kazındı.
Festivalin konuklarından Evrencan Gündüz, Chromas solistlerinden Aleyna Talınlı ve Avi Kaplan'ın birlikte seslendirdiği "All Is Well" country, blues ve gospel unsurları taşıyordu. 2022'de yayınlanan "Floating on a Dream" albümünün çıkış single'ı olan ve güçlü bir gospel hissi uyandıran parçanın, albüm versiyonu Kaplan ve Joy Williams'ın sakin vokalleriyle dikkat çeker. Evrencan Gündüz ve Aleyna Talınlı'nın vokallerinin de en az parçanın orijinalindeki kadar başarılı olduğunu sôylemeliyim.
Aleyna Talınlı, Avi Kaplan, Evrencan Gündüz
Bu parçanın ardından gelen Screamin' Jay Hawkins'in 1956 tarihli blues klasiği "Put A Spell On You", Kaplan'ın folk tarzını kattığı ilginç bir folk / Blues yorumuydu.
Bir sonraki parça "When I'm A Fool" ise hepimizi mest etti. "Floating on a Dream" (2022) albümünde yer alan parça, Kaplan'ın Pentatonix'ten ayrıldıktan sonra geliştirdiği folk / Americana tarzının bir diğer başarılı örneğiydi.
Evrencan Gündüz'ün vokal ve gitarla katıldığı performanslarda Chromas ve Avi Kaplan'a üflemeliler ve gitarda Ozan Demir, basta Eren Bayrak, davulda Gamze Yılmazel, "Aha" adlı parçada ise Vokal Akademi Pop & Caz Korosu eşlik etti.
Etnik buluşma
Country, folk, Amerikana ve blues karışımı parçalarla benim gibi bu tarzın hayranı müzikseverlere adeta müzik ziyafeti çeken Kaplan, konserin ikinci bölümünde bambaşka bir tarza geçiş yaptı.
Chromas ve orkestra eşliğinde seslendirdiği tamamen etnik tarzdaki "Full Moon" da Ozan Demir'in neyi, "My Queen"de ise Duygu Soylu'nun vokalleri olağanüstüydü.
Chromas kurucusu ve şefi Başak Doğan bu parçalardan sonra minik bir anons yaparak, Avi Kaplan'ın festival sonrası birkaç gün daha Türkiye'de kalacağını söyledi ve Chromas'la birlikte her iki parçanın Yerebatan Sarnıcı'nda kaydını yapacaklarının müjdesini verdi.
Konserin son bölümünde Kaplan, Chromas ve Vokal Akademi Pop & Caz koroları birlikte "Daft Punk Medley"i seslendirdiler.
Avi Kaplan, Chromas, Vokal Akademi Pop & Caz Korosu
Bu parçanın ardından Pentatonix grubunun 2013 tarihli “PTX, Vol. II” albümünde yer alan "Run to You", tamamen acappella olarak seslendirildi. Kaplan, Vokal Akademi Pop Caz ve Chromas korolarına bu kez DenizBank VoiceUp A Cappella Festival’in atölyelerine katılan korolar da katıldı. Salonda bir anda ayağa kalkarak şarkı söyleyen şarkıcılar sihirli bir atmosfer yarattılar, bizler de konserin başında eşlik ettiğimiz "Poor Wayfaring Stranger" şarkısında tüm salonun nasıl bu kadar uyumlu şarkı söyleyebildiğini anlamış olduk.
Konserin son şarkısı "Change on the Rise" ise Kaplan ve koroların yanı sıra orkestranın eşliğinde icra edildi. Chromas solistleri Aleyna Talınlı, Pınar Eker, Nilay Çelebi, Vokal Akademi Pop & Caz Korosu solistleri Nil Dönmez, Emre Can Acar, Ferhat Oğuz, Elfin Tekcan, Fuat Kodaman ve Jasmine Tutku Teber'in solo performanslarıyla hareketlenen salonda büyük bir coşku yaşandı.
Her anını büyük bir zevkle izlediğim Denizbank VoiceUp Acapella Festivali Gala Konseri, kuşkusuz benim için unutulmayacaklar arasında yerini aldı. Çok etkilendiğimi ve çok gurur duyduğumu söylemek durumundayım!
Chromas
İstanbul Oda Korosu’nun izinde
Eski bir korocu olarak o sahnede olan genç arkadaşlarımın neler hissettiğini gayet iyi biliyorum. Neden derseniz, biraz eskilere giderek 1991 yılında kadrosuna katıldığım İstanbul Oda Korosu ve koromuzun kurucusu Yeşua Aroyo'nun bugünlere hazırladığı zeminden bahsetmem gerek.
Kurulduğu 1982’den itibaren etkin bir repertuar çalışması göstererek yıllarca aralıksız konserler veren İstanbul Oda Korosu, şef Yesua Aroyo’nun eğitim ve yönetiminde, uluslararası seçkin bir repertuvarı yorumsal özelliklerine ağırlık vererek gerçekleştirmeyi ideal edinmiş Türkiye'nin ilk özel ‘Koral Oda Müziği Topluluğu’dur. Koro’nun repertuar paleti on bir farklı dilde söylediği ‘Ortaçağ - Rönesans - Klasik - Romantik - Çağdaş Dönem’ eserlerinin yanısıra “Negro-Spiritual” ve “Pop” renkleri de içermekteydi.
1987’de “İspanya TV”sinin bir programına katılan ve 1989-1992 arası çalışmalarını 30 kişilik bir orkestra eşliğinde sürdüren topluluk, başta ‘İDSO Filarmoni Konserleri’ kapsamında Atatürk Kültür Merkezi, Cemal Reşit Rey Konser Salonu, Aya İrini, Ayasofya, Dolmabahçe Sarayı, Çırağan Sarayı olmak üzere Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı, Harbiye Askeri Müze & Kültür Sitesi, İ.Ü. Devlet Konservatuarı, Boğaziçi Üniversitesi, Mimar Sinan Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, ‘Şehir Tiyatroları Gençlik Günleri’ ile Avusturya, Fransız ve İtalyan Kültür Merkezleri’nde İngiliz, Alman, Güney Afrika ve Belçika Konsoloslukları’nda yoğun ilgi gören konserler verdi.
1993’te İstanbul Tarih ve Deniz Şenliği’ne, 1994’te Galata Festivali ve Çatalca Erguvan Şenliği’ne, 1997’de İstanbul Müzik Şenliği”ne, 1997’den itibaren çeşitli kereler Türkiye (Ankara), İstanbul, Mersin ve Antalya Koro Şenlikleri’ne katıldı.
Yurt içi ve yurt dışında birçok festivale katılan 40 kişilik ekip yıllar içerisinde zaman zaman kan kaybetse de 1994'te 12. Karditsa (Yunanistan) Koro Festivali'nde Bizans Müziği dalında üçüncülük, 1997’de Piteşti (Romanya), 1998'de Yunanistan'da 4. Preveze (Yunanistan) Koro Yarışması'nda ikincilik, 1999’da Torrevieja (İspanya) Koro Festivali’nde Gümüş Madalya gibi ödüller kazandı. Ayrıca, Ankara'da Türkiye Korolar Şenliği'nde 1997'de 'Madrigal Başarı', 1998-99'da 'Müzikalite', 2000'de 'Ritmik Başarı', 2001'de 'Özgün Eser Yorumlama' ödüllerini aldı. 1999'da Denizbank 'Özendirme Ödülü'ne layık görüldü.
Maestro Yeşua Aroyo, solo ses repertuarından koro için başarılı düzenlemeler yaptı. Ses eğitiminden gelmesi, koro yönetimindeki başarısını artırdı. Araştırmacı ve güçlü müzikal kişiliği, icra disiplini ve yorum derinliği sayesinde İstanbul dinleyicisinin beğeni ve saygısını kazandı.
İstanbul Oda Korosu, Aya İrini, 1993.
Türkiye'de ilk örnek
İstanbul Oda Korosu, Sezen Aksu'nun 1993 yılında Rumelihisarı'nda verdiği konserlerde sahne aldı. Bu konserler, Aksu'nun aynı yıl yayınlanan "Deli Kızın Türküsü" albümünün tanıtımı kapsamında gerçekleştirildi. Konserlerin açılışını rahmetli Ôzkan Uğur'un "Sude" şarkısıyla yapan İstanbul Oda Korosu, ikinci yarıda ise Sezen Aksu'nun Nazım Hikmet'in rubaisinden bestelediği "Tenna" ile sahneye çıkıyordu. Ayrıca, albümde yer alan "Sude"nin stüdyo kaydı da koro tarafından gerçekleştirildi ancak bu kayıt kullanılmadı, Aksu farklı bir kayıtta koro düzenlemelerinden faydalandı. 18 konserlik bu iş birliği, çok sesli müzik anlayışını bir popüler isimle sahneye taşıma çabasının Türkiye'deki ilk örneğidir.
Bugün tüm çoksesli koroların sahne aldığı Yerebatan Sarnıcı’nda sahne alan ilk çoksesli koro da yine İstanbul Oda Korosu'dur. İBB Başkanı Nurettin Sözen döneminde, 1991, 1992 ve 1993’te Yerebatan Sarnıcı’nda gerçekleştirilen Eurodialogue Asambleleri’nde “Eurodialogue Korosu” adıyla, Avrupa Belediye Başkanları’na verilen konserlerde ülkemizi başarıyla temsil etmiştir.
Ulusal ve uluslararası sahnelerde uzun yıllar sadık izleyicisiyle buluşan İstanbul Oda Korosu, bugün profesyonel olmuş birçok ünlü müzisyen ve yorumcunun da ilk yuvası olmuştur.
Miras devam ediyor
Sizlere en ufak bir maddi kazancı olmayan, koristlerinden kayıt ücreti almayan bir şeften ve tamamen gönüllülük esasıyla yıllarca faaliyet göstermiş bir korodan bahsediyorum.
İstanbul Oda Korosu, yalnızca bir müzik topluluğu değil; Türkiye’de koral müziğin gelişiminde temel taşı olmuş, çok sesli müziğin kültürel mirasını taşıyan bir öncüydü. 1982’den itibaren farklı dönem ve kültürleri bir araya getiren repertuvarıyla hem sahnede hem de gönüllerde yer edindi. Bugün Başak Doğan gibi çağdaş koro şeflerinin, Vokal Akademi gibi yenilikçi oluşumların varlığında, İstanbul Oda Korosu’nun açtığı yolun izlerini açıkça görmek mümkün. VoiceUP A Capella Gala performansı, sadece bir konser değil; Türkiye’de koral müziğin geçmişiyle bugünü arasında kurulan güçlü bir köprüydü. Bu köprü, sesin gücüyle hem geçmişi hatırlatıyor hem de geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor.
İstanbul Oda Korosu’nun sahneden çekilmiş olması yalnızca bir topluluğun değil, bir dönemin sessizce kapanışı anlamına geliyor. Ancak bu koro, Türkiye’de çok sesli müziğin filizlenmesinde, gelişmesinde ve sahneye taşınmasında öncü bir rol oynadı. Bugün sahnede gördüğümüz genç korolar, uluslararası festivallerde yankılanan Türk vokal müziği, gönüllülükle kurulmuş topluluklar ve disiplinli icra anlayışı hep o temelin üzerine inşa edildi.
İstanbul Oda Korosu, yalnızca geçmişin bir anısı değil; bugünün müziğinde hâlâ duyulan bir ses, hâlâ hissedilen bir nefes. Maestro Yeşua Aroyo ve yolu İstanbul Oda Korosu’ndan geçmiş koristlerin açtığı yol, Türkiye’nin çok sesli müzik sahnesinde yankılanmaya devam ediyor. Ve bizler, o sahnede yankılanan her nota ile bu mirasa bir kez daha saygı duruşunda bulunuyoruz.
