Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » LUKA’nın 26. kişisel sergisi “ÖZ”

LUKA’nın 26. kişisel sergisi “ÖZ”

 LUKA’nın 26. kişisel sergisi “ÖZ”06 Şubat 2024 - 03:02
200’den fazla ulusal ve uluslararası karma sergiye katılan, 25 kişisel sergi açan, çeşitli sanat projeleri yöneten ve önemli koleksiyonerlerde eserleri bulunan sanatçı LUKA’nın, sanat yaşamının 30. yılına özel 26. kişisel sergisi “ÖZ” Red Rouge Art Galeri’de açıldı.
Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Sanat Bölümü Başkanı, öğretim üyesi ve sanatçı Prof. Dr. Lütfü Kaplanoğlu (LUKA), son olarak 25. kişisel sergisini misafir öğretim üyesi olarak gittiği Ivey Business School’un da yer aldığı Kanada’nın London, Ontario bölgesindeki London Art Space’te gerçekleştirdi. Türkiye’de ve dünyanın farklı noktalarındaki karma ve solo sergilerinin yanı sıra yürüttüğü uluslararası sanat projeleriyle de adından söz ettiren LUKA, sanat yaşamındaki 30. yılında 26. kişisel sergisi “ÖZ” ile insanın en temel meselesi olan öz kavramına odaklanıyor.
 
 
Sanatçının seyyah ruhundan açığa çıkan doğa imgelemi; başka bir varoluş biçiminin temsilini andırıyor. Doğanın içinde bir yerlere konumlandıran figürler hem bulunulan katı gerçeklikten ve artık onunla özdeşleşmiş olan hızlı akıştan hem de zihindeki kalabalıklardan arınmaya çağırıyor. Bu yönüyle belki de izleyeni, dış dünyadaki tüm temsiliyetlerinden alarak bilinen gerçekliğin dışında ama kendisinin en derinindeki gizli bir dünyaya götüren rehberler haline geliyor. Böylece insanın kendi kendisini revize edip yeni bir hayat bulabileceği o an’ı ortaya çıkarıyor. Hız dürtüsünün egemen olduğu günümüz dünyasında, insanın belleğinde oluşan kalabalığı ancak durarak arıtabileceği bu sayede de kendi özüyle karşılaşıp tanışma olanağı yakalayabileceği düşüncesi, “ÖZ” sergisinin sorgulama alanını oluşturuyor. Serginin küratörlüğünü üstlenen Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi öğretim üyesi Derya Aydoğan’ın belirttiği üzere “ÖZ”, “Hız’a karşılık durmak, belki de bir kehanetin bağbozumu olarak ÖZ ile temas ettiriyor”.
 
Luka’yla 17 Şubat 2024 tarihine kadar görülebilecek “ÖZ” sergisini konuştuk
.
Sanat yaşamınızın 30. yılına özel 26. kişisel serginiz “ÖZ” Red Rouge Art Galeri’de açıldı. Öncelikle sanat yolculuğunuzdan ve serginin temasından bahsedebilir misiniz?
 
Hayatı ve sanatı algılama biçimimin pozitif ve umuda dayalı bir algıda olması, bir sanatçı olarak kendimi gerçekleştirmek adına şanslı hissettiriyor. İyi bir sanat eğitimi aldığımı düşünüyorum. Özgürlüğüme olanak sağlayan ve eğilimlerime engel olmayan hocalarım sayesinde sınırsızlığın evreninde büyüyebildim. Merak duygum ve her şeyi irdeleme biçimim, alternatif arayışları sürekli olarak gündemimde tuttu. Bunun getirisi olan deneyselliğe açık çalışma şeklim ile içselleştirebildiğim ve hissedebildiğim her şeyi yaşayabiliyorum.
 
İnsanın dış görüntüsüyle iç dünyası arasındaki farklılıklar, içsel seyahatlerle ortaya çıkıyor.  Kendine seyahat edebilmenin yollarını aramanın ve buna ulaşabilmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Resimlerim beni bana anlatıyor, tanıtıyor ve kılavuzum oluyor. Resimlerimde görülenler bana kaynaklık eden yaşanmışlıklarım, ruhum, öz’ümdür. 
 
İnsanın var oluş hikâyesindeki o toprağı, benim hayatımı şekillendiren coğrafyam, ailem; resimlerimi yapana kadar farkına varıp dile getiremediğim çocukluğumun o özlem dolu sonsuzluğuna yelken açma maceralarını dışavuruyorum. Dünyanın bunca kirli ortamına rağmen ruhumuza yönelmek için doğanın bir ilaç olduğunu hatırlamak ve toprağa sığınarak bize ayna olması için ona seslenmek istiyorum. “ÖZ” sergisi, böyle bir sezgisel akışta teslim olma serüveni olarak ortaya çıktı.
 
 
“Arş”, LUKA, 2024 
 
Serginizdeki eserlerde doğanın içinde bir yerlere konumlandıran figürler hakim. Doğayla insanın ilişkisini resimlerinizde nasıl ifade ediyorsunuz ve bu ilişki sizin sanat anlayışınızı nasıl etkiliyor?
Resimlerimde doğa, figürler olmaksızın kendini tamamlayan sanatsal ağırlık ve dinamiklere sahip. Doğanın alan hakimiyeti figürlere göre çok daha fazla olmasına rağmen insan figürünün minicik vurgusu sanki iki parçayı tamamlar nitelikte algılamamıza neden oluyor. Bu durum tam olarak atmosfer içindeki yer kürenin ve içindeki insanın ağırlığı gibi… Doğanın saflığı ile kendimizi hatırlayıp öz’e seyahat etmeyi bütünleştiriyorum.
 
 
“Totem”, LUKA, 2024
 
“ÖZ” sergisinde yer alan eserlerde aynı zamanda mekan ve atmosfer önemli bir rol oynuyor. Mekansal unsurları seçerken ve oluştururken hangi faktörleri göz önünde bulunduruyorsunuz?
Resim yapma aşamalarımda dikkat ettiğim tek şey konsantrasyon ve sezgiselliğimi doya doya keşfetmek için bir akış yakalamak üzerine kurulu. Çocukluğumda yaşamış olduğum derin bir vadinin acısı içime oturmuş olmalı ki sürekli sonsuzluk ve sınırsız evren hayalinden kendimi alamıyorum. Bu sonsuzluk atmosferi aynı zamanda yürüyen, koşan yorulduğu için dinlenen, gözü sürekli ufuklarda olan bir yaklaşımla, seyyahlık haliyle konumlandırılmış vaziyettedir. 
 
Mekânsal unsurlar sezgisel konsantrasyonumdaki yoğunluk oranına göre farklılıklar gösterse de duygu ön planda yer alıyor. Resimlerimdeki sonsuzluğun etkisi derinlik algısına göre figür olarak doğadaki konumlanmak istediğim yeri belirliyor. Yani insandan önce var olan doğa öncelikle yer aldıktan sonra figürü anlama göre konumlandırıyorum. 
 
Serginizde kullanılan renk paletini seçerken hangi düşünceler ve duygular size rehberlik ediyor? Renklerin eserlerinizdeki rolü nedir?
 
Resme başlarken sadece renk renk boyalarım, tuvalim ve yardımcı malzemelerimi diziyorum. Ne yapacağımı, nasıl yapacağımı ve hangi renkleri kullanacağımı hesaplamadan sadece sezgilerimle sürece dahil oluyorum. Sadece zaman zaman belli renkleri kullanma isteğim olabiliyor. Kanada’da kırmızı renkte resim yapma isteği belirmişti, şimdilerde beyaz resimler üzerine arzum var. Ama yine de tuvalin karşısına geçtiğimde beyazın tam zıttı siyah bir seri başlarsa; o akışı yaşamaktan kendimi mahrum etmem. 
 
 
“Sanrı”, LUKA, 2024
 
“ÖZ” sergisinin izleyicilerde bırakmayı amaçladığı hissiyatı birkaç kelimeyle ifade etmek gerekirse, bu hissiyat nedir ve izleyicilerinizden beklentileriniz nelerdir?
 
“ÖZ” sergisindeki resimleri yaparken sadece kendi öz’üme yönelmeye ve kendimi yaşamaya çalıştım. İzleyiciye özellikle birşey anlatma derdim yok ama günümüz hayatının bu psikolojik ortamında doğaya sığınıp kendi öz’ünü anlama düşüncesinin bu çağın insanında yer bulduğuna şahit oluyorum. Birkaç saniyeliğine de olsa sanat alımlayıcılarının ben nasıl bir varlığım, neden makine gibi davranıyorum ya da öz’üm ne diyor da ben ne yapıyorum gibi sorgulamaları yaptıklarını gözlemliyorum.
 
“ÖZ” sergisinin sona ermesinin ardından, gelecekteki projelerinizde ve sanat çalışmalarınızda hangi temaları keşfetmeyi düşünüyorsunuz?
 
Ben hem resim hem gravür sanatçısıyım. Bu nedenle her iki disiplini bir arada yürütüyorum. 2024 yılı için birçok teklif alsam da bu seneyi 30. yıl kutlamalarına ayırdım. Doğum günüm olan 23 Ekim 2024 tarihinde kağıt işlerden oluşan bir gravür sergisine hazırlık yapıyorum. Bu yılın hemen sonunda ise Kanada Vancouver’da bir sergi planım var. Doğum günümde yapacağım gravür sergisi için kültürel zenginliğimizi besleyen Anadolu’yu ele alacağım, Vancouver’da yapacağım sergi için yine ruh dünyamın gezen haline, seyyah temasına yoğunlaşacağım.
 
 
Etiketler: LUKA  ÖZ  Red Rouge Art Galeri