Metal fırtınası High On Fire Blind sahnesinde
Grammy ödüllü stoner metal devi High On Fire, 16 Kasım’da Blind İstanbul’da sahne alıyor. Ön grup olarak Türkiye’nin karanlık doom/sludge sahnesinden Helak, gecenin ateşini harlayacak.
Suzan Somalı Sönmez
ssomalisonmez@gmail.com
İstanbul, bu kasımda metalin en kudretli seslerinden biriyle sarsılmaya hazırlanıyor. 61. Grammy Ödülleri’nde “Electric Messiah” ile ‘En İyi Metal Performansı’ dalında ödül kazanan High On Fire, 16 Kasım’da Epifoni organizasyonuyla Blind sahnesine çıkıyor.
Bir efsanenin doğuşu ve yükselişi
High On Fire, 1998 yılının sonbaharında Oakland, Kaliforniya’da, efsanevi doom metal grubu Sleep’in dağılmasından yalnızca altı ay sonra Matt Pike tarafından kuruldu. Sleep’in ağır ve hipnotik riff geleneğini daha agresif bir formda sürdürmek isteyen Pike, yeni projesinde doom, sludge ve thrash metal unsurlarını harmanlayarak metal sahnesinde kendine özgü bir yol açtı. Grup, adını Electric Light Orchestra’nın “Fire on High” adlı parçasından esinlenerek aldı; bu isim hem ateşin yıkıcı gücünü hem de müziğin yakıcı enerjisini simgeliyordu.
High On Fire, başından kendine özgü bir tavırla yüksek volümlü, vahşi ve ritüelistik bir sound yaratmayı hedefledi. Grup müzik üretiminde veya sahne performansında hiçbir şekilde ödün vermeyen, tavizsiz bir yaklaşım benimsiyor. Trendleri takip etmek, daha geniş kitlelere ulaşmak için tarzı yumuşatmak veya ticari kaygılarla müziği değiştirmek gibi bir stratejileri yok. Onlar için müzik, kendi estetik ve ideolojik çizgilerinde kalmak demek; bu da agresif, yüksek volümlü, yoğun riff’li ve enerjik bir sound’u korumak anlamına geliyor.
Değişen kadro
High on Fire’ın ilk kadrosu Sleep grubundan ayrıldıktan sonra grubu kuran ve aynı zamanda vokal ve gitarda Matt Pike, davulda Des Kensel ve ilk başta vokal için audition yapan ancak sonra basçı olan George Rice’dan oluşuyordu. Bu dönem, grubun yeraltı sahnesinde yankı uyandıran ilk albümü “The Art of Self Defense”in kaydedildiği yıllardı. George Rice 2004’te ayrıldı, yerine kısa süreliğine Joe Preston geldi, ardından Jeff Matz 2006’da kadroya katıldı ve grubun bas gitarındaki istikrarı sağladı. Matz’ın gelişiyle High On Fire’ın müziği daha derin ve dinamik bir yapıya kavuştu. Davul cephesinde ise uzun süre Des Kensel’in enerjisi gruba yön verdi; Kensel, 2019’da ayrılana kadar High On Fire’ın en güçlü ritmik omurgasını oluşturdu. Bu ayrılık sonrası grup bir süre geçici davulcularla sahne aldı, ancak 2021’in sonlarında Melvins ve Big Business geçmişiyle bilinen Coady Willis’in katılımıyla yeni bir dönem başladı. Willis’in resmi olarak kadroya dahil olması ve “Cometh the Storm” albümünün yazım sürecine girmesi 2022 başlarında gerçekleşti. Böylece Matt Pike, Jeff Matz ve Coady Willis üçlüsü, High On Fire’ın bugünkü kadrosunu oluşturdu. Bu yapı, grubun 2024’te yayınlanan albümüyle birlikte kalıcı hale geldi ve High On Fire’ın modern dönemini tanımlayan çekirdek ekip olarak kabul ediliyor.
Albümler, ödüller
İlk albümleri “The Art of Self Defense” 2000 yılında yayınlandı ve yeraltı sahnesinde büyük yankı uyandırdı. Ardından gelen “Surrounded by Thieves” (2002) ve “Blessed Black Wings” (2005), grubun hızla yükselmesini sağladı. 2007’de çıkan “Death Is This Communion”, epik yapısıyla eleştirmenlerden tam not aldı. 2010’da yayınlanan “Snakes for the Divine”, mistik temaları ve sert riff’leriyle grubun en çok konuşulan albümlerinden biri oldu. 2012’deki “De Vermis Mysteriis”, Lovecraft esintili karanlık bir atmosfer sundu ve modern metalin en yaratıcı işlerinden biri olarak kabul edildi. 2015’te “Luminiferous”, grubun kozmik ve felsefi yönünü öne çıkarırken 2018’deki “Electric Messiah” High On Fire’ı zirveye taşıdı. Bu albümün aynı adlı parçası, 2019’da düzenlenen 61. Grammy Ödülleri’nde ‘En İyi Metal Performansı’ dalında ödül kazandırarak High On Fire’ı metalin küresel sahnesinde taçlandırdı. 2024’te yayınlanan “Cometh the Storm”, grubun dokuzuncu stüdyo albümü olarak hem yaratıcı gücünü hem de yirmi beş yıllık deneyimini yansıtan bir manifesto niteliği taşıyor.
Grubun diskografisi yalnızca stüdyo albümleriyle sınırlı değil; “Spitting Fire Live” gibi canlı kayıtlar ve çeşitli derleme albümlerde yer alan parçalarla da sahne enerjisini teklileri arasında “Electric Messiah” öne çıkarken, “Devilution” gibi parçalar video oyunlarında yer alarak grubun kült statüsünü pekiştirdi. High On Fire, kariyeri boyunca Kerrang!, Decibel ve Pitchfork gibi yayınlardan övgüler aldı; Grammy dışında metal dünyasında sayısız ödül ve liste başarısı elde etti. Temaları ise daima karanlık ve mitolojik oldu: okültizm, savaş, Lovecraft evreni ve insanın içsel çatışmaları, grubun müziğinde yankılanan ana motifler oldu.
Matt Pike’ın ateş saçan gitar tonları, Jeff Matz’ın derin bas çizgileri ve davulun ritmik saldırısı, dinleyiciyi her defasında fiziksel ve zihinsel bir yolculuğa çıkarıyor. Metalin en vahşi damarını temsil eden bir güç olarak görülen High On Fire için müzik bir meydan okuma, bir katarsis alanı.
Karanlığın yerli yankısı Helak
Gecenin açılışını yapacak olan Helak, Türkiye’nin doom/sludge sahnesinde yükselen bir güç. Ağır riff’leri, yavaş tempolu ritimleri ve karanlık atmosferiyle Helak, dinleyiciyi derin bir boşluğa çekiyor. Geleneksel doom etkilerini modern metalin agresif dokusuyla harmanlayan grup, Blind sahnesinde High On Fire öncesi gecenin tonunu belirleyecek.
Helak, İstanbul merkezli bir sludge/post-metal grubu olarak 2018’in sonlarında kuruldu. Kurucu üyeler Şakir Kış (gitar) ve Onur Başkurt (davul), yeraltı sahnesinde daha karanlık ve deneysel bir ses arayışıyla bir araya geldi. Grup, adını yok oluş, mahvolma anlamına gelen ‘helak’ kelimesinden alıyor ve bu isim grubun müziğinde işlediği içsel çöküş, varoluş sancısı ve karanlık temaları simgeliyor. Başlangıçta post-hardcore etkileri taşıyan grup, kısa sürede sludge ve atmosferik post-metal çizgisine evrildi.
2019’da Onur Meriç vokal ve bas gitarda ekibe katıldı. Bu değişim, ikinci albüm “Heritor” döneminde grubun müziğine daha derinlik kattı. 2021’de Cenk Turanlı bas gitar görevini üstlenerek bugünkü kadroyu tamamladı.
Albümler, tekliler
Helak’ın diskografisi, kısa sürede dikkat çeken üç stüdyo albümü ve birkaç tekli içeriyor:
2019’da yayınlanan ilk albüm “Inferno”, karanlık ve yoğun sludge tınılarıyla grubun kimliğini belirledi. 2020 tarihli ikinci albüm “Heritor”, Onur Meriç’in vokalleriyle daha atmosferik ve deneysel bir çizgiye geçti. Opus Lazuli Records etiketiyle yayınlanan 2021 tarihli üçüncü albüm “Gnosis (2021) ise grubun en olgun ve kavramsal albümü olarak kabul ediliyor. Grubun ilk albümünden yayınlanan ilk tekli “Cestodes”, doom etkilerini güçlü şekilde hissettirdi. 2022 tarihli “Abeyance” teklisi daha modern sludge/post-metal dokusuyla dikkat çekti.
Yeni sound
2023’te yayınlanan “Helak” EP’si ise yeni dönem sound’unun habercisi oldu. Grup, bu projede önceki albümlerdeki daha klasik doom/sludge çizgisinden biraz daha farklı bir yaklaşım sergiledi. EP’de daha modern post-metal dokuları, atmosferik geçişler ve prodüksiyon açısından daha temiz, dinamik bir yapı öne çıktı. Grup, tamamen tarz değiştirmedi ancak köklerini koruyarak daha geniş bir ses paleti kullanmaya başladı ve müziğini yeni bir aşamaya evirdi.
Türk yeraltı metal sahnesinde güçlü bir konuma sahip Helak’ın albümleri Bandcamp ve RateYourMusic gibi platformlarda olumlu yorumlar aldı; özellikle “Gnosis”, atmosferik yapısıyla övgü topladı. Grup, İstanbul’da ve Türkiye’nin farklı şehirlerinde doom/sludge etkinliklerinde sahne aldı, Blind gibi mekanlarda uluslararası gruplara ön grup olarak yer aldı.
İstanbul, 16 Kasım’da metalin en kudretli sesleriyle titreyecek. Riff’lerin kasırgaya dönüştüğü, davulların gök gürültüsü gibi çarptığı bir ritüel yaşanacak. Pazar gecesi, Epifoni organizasyonuyla İstanbul Blind’da gerçekleşecek ve 18+ yaş sınırı bulunan etkinlikte kapılar saat 20.30’da açılacak. Helak 21.00’da, High On Fire ise 22.15’de sahne alacak. Biletler, dijital platformlarda…


