Milliyet gazetesinin emektarlarından, usta foto muhabiri ve fotoğraf sanatçısı Garbis Özatay, 19 Ağustos 2025 Salı günü 79 yaşında hayatını kaybetti. 

 

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu üyesi, Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü ve Sürekli Basın Kartı sahibi olan Özatay'ın vefatı, basın camiasında derin bir üzüntüye neden oldu.

 

 

1946 yılında İstanbul'da doğan Garbis Özatay, lise yıllarının hemen ardından fotoğrafçılığa ilgi duymaya başladı ve 1962'de amatör olarak fotoğrafçılığa başladı. Bu dönemde Ara Güler ile tanışması, kariyerinde önemli bir dönüm noktası oldu. 

 

Henüz 20 yaşındayken, 1966 yılında Hürriyet Gazetesi’nin Haber Ajansı’nda stajyer olarak görev aldı. Gazeteciliğin mutfağında çalışarak haber fotoğrafçılığına dair temel prensipleri burada öğrendi. Daha sonra, Türkiye’de fotoğrafçılığın önde gelen isimlerinden Sami Güner’in stüdyosuna girerek renkli fotoğraf sanatında kendini geliştirdi.

 

 

1966 yılında batan "Yeni Galatasaray" motorunun su altı fotoğraflarını çeken Özatay, bu çalışmasıyla büyük takdir aldı ve profesyonel olarak ilk büyük çıkışını yapmış oldu.1969'da Türk Haberler Ajansı'nda foto muhabirliğine başlayan, kariyeri boyunca cesur ve sıra dışı işlere imza atan Özatay,

 

1970 yılında Gazeteciler Cemiyeti’nin fotoğraf dalında "Emniyet Müdürlüğü’nde Falaka" adlı fotoğrafıyla birincilik ödülü ve ‘Basın Yayın Genel Müdürlüğü Özel’ Ödülü’nü aldı.

 

1971'de, Ürdün Kralı Tallal'ın hastanedeki fotoğrafını çekebilmek için 10 gün boyunca bahçıvan kılığında çalıştı. Bu fotoğraf ona TGC 'Gazetecilik Başarı Ödülü'nü kazandırırken, Ürdün'e girişinin yasaklanmasına da sebep oldu.

1975'te Hayat Mecmuası’nda çalışırken rahmetli Abdi İpekçi'nin çağrısıyla Milliyet Gazetesi'ne geçti ve burada uzun yıllar görev yaptı.

 

1996'daki Kardak krizi sırasında kayalığa bayrak diken SAS komandolarının fotoğrafını çekmeyi başarması, kariyerinin en dikkat çekici anlarından biriydi.

 

1997’de ‘Sedat Simavi Fotoğraf Ödülü’nü alan ve Milliyet, Güneş, Cumhuriyet gibi önemli gazetelerde çalışan Özatay, 2019 yılında Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü'ne layık görüldü.

 

 

Garbis Özatay, daha çok haber ve belgesel fotoğrafçılığına odaklanan bir kariyer sürdürdüğü için kişisel sergileri yerine, katıldığı karma sergilerle tanındı. 

 

2011 tarihli "Kez Gı Sirem İstanbul" (Seni Seviyorum İstanbul) sergisinde İstanbul'un 150 yıllık geçmişine tanıklık eden Ermeni fotoğrafçıların eserleri bir araya getirildi. Sergi, üç farklı dönemi ele alarak İstanbul'un değişimini yansıttı. Özatay, bu sergide "Günümüz Kuşağı" bölümünde, Ara Güler, Ani Çelik Arevyan, Garo Miloşyan gibi ustalarla birlikte yer aldı. Sergideki fotoğraflar, şehrin çarpıcı güzelliğini ve karmaşık ruhunu ortaya koyarken, aynı zamanda Ermeni fotoğrafçıların İstanbul'a bakışını gözler önüne serdi.

 

 

2012'de TBMM Milli Saraylar tarafından düzenlenen ‘Saray Konferansları’ programının mayıs ayı konuğu oldu. Özatay’ın kareleri içinde Boğaziçi Köprüsü’nün yapımı, İsmet İnönü’nün halkla birlikte denize girmesi, İran Şahı Rıza Pehlevi ile eşi Farah Diba’nın görüntüleri yer aldı.

 

2020 tarihli "Renk, Ahenk, Ritim Karma Fotoğraf Sergisi", ustalarla amatör ve profesyonel fotoğrafçıları bir araya getiren bir etkinlikti. Garbis Özatay'ın Lütfi Özgünaydın ve İzzet Keribar gibi tanınmış isimlerle birlikte yer aldığı serginin amacı; farklı bakış açılarından çekilmiş, renk ve ritim içeren fotoğraflarla görsel bir zenginlik sunmaktı.

 

 

Garbis Özatay için 22 Ağustos 2025 Cuma günü saat 13.00'te Kadıköy Surp Takavor Ermeni Kilisesi'nde bir tören düzenlenecek. Özatay'ın naaşı, törenin ardından Bağlarbaşı Surp Haç Mezarlığı'nda toprağa verilecek.

 

 

Yönetim Kurulu üyesi olduğu TGC (Türkiye Gazeteciler Cemiyeti), Özatay'ın vefatının ardından yayımladığı başsağlığı mesajında "Gazetecilik mesleğine uzun yıllar başarıyla hizmet eden Garbis Özatay'ı kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Onu hiç unutmayacağız." ifadelerine yer verdi.

 

Yalnızca fotoğrafçılığıyla değil aynı zamanda haber editörlüğüyle de gazetecilik mesleğine katkıda bulunan ve kariyerinin önemli bir bölümünü Milliyet Gazetesi’nde sürdüren, benim de Milliyet çatısı altında tanıdığım ve uzun yıllar çalışma imkânı bulduğum 'Garo' abimiz çektiği her fotoğrafta anı yakalamanın ötesinde, kendi içerisinde bir kompozisyon ve estetik barındıran, genç muhabirler olarak kendisinden çok şey öğrendiğimiz değerli bir meslektaşımızdı.

 

Merhuma rahmet, yakınlarına sabır diliyoruz.