Müzisyen Zafer Dilek’i kaybettik
Türk müziğinin görünürlükten çok üretimiyle konuşan büyük emekçilerinden, besteci-aranjör-prodüktör-gitarist Zafer Dilek, 1960’ların sonundan 1990’ların ortasına uzanan kariyerinde Anadolu ezgilerini psikedelik, funk ve pop/rock renkleriyle buluşturarak hem Yeşilçam’ın hafızasına hem de yerli sahnenin ses dağarcığına silinmez bir imza attı.
Suzan Somalı Sönmez
ssomalisonmez@gmail.com
Türkiye adı az anılan ama şarkıları her yere yayılan bir müzisyenini daha uğurluyor. Zafer Dilek (gerçek adıyla Zafer Akansoy), yalnız üretkenliğiyle değil, sessizce sürdürdüğü istikrarlı çalışma ahlakıyla da kuşaklar arası bir köprüydü. 1970’lerde enstrümantal düzenlemeleriyle radyoda, sinemada, evlerde çalındı; ‘80’lerde ve ‘90’larda pek çok yıldızın albümlerinde görünmeyen bir omurga oldu. Görünürlüğünü değil, müziğini büyüten ender isimlerden biriydi.
Adana’dan İstanbul’a
30 Ağustos 1944’te Adana’da doğan Dilek’in müzikle ilişkisi çocuklukta başladı; 1958’de gitarla tanıştı, lisede kurduğu Mavi Gölgeler grubuyla sahneye alıştı. 1965’te üniversite için İstanbul’a geldi; Okan Dinçer & Kontrastlar’la gece kulüplerinde çaldı, Erkut Taçkın gibi isimlere eşlik etti, stüdyo gitaristliğinin disiplinini edindi. Ertem Eğilmez'in yönettiği 1967 yapımı "Ömre Bedel Kız" filminde üç şarkı icra etti. Kontrastlar 1968'de dağıldıktan sonra 1969’da Başar Tamer’in “Gün Doğmadan Neler Doğar / Bir Gece” 45’liğinde bas çaldı; 1970’te Önder Bali 4’ün plaklarında aranjör/gitarist olarak imza attı. Bu erken dönem, geleneksel melodiyi batı armonisiyle birleştiren yaklaşımının temellerini attı. Bu arada canlı müzik yapmaya Faruk Akel Orkestrası, Önder Bali Orkestrası gibi orkestralarla 1989 yılına kadar devam etti. Çeşitli sanatçılara stüdyo gitaristliği yaptı. 1989 yılından itibaren müzik yaşamına bir süre "Cantekin-Zafer" ikilisi olarak devam etti.
Okan Dinçer ve Kontrastlar
1971-1974: İlk 45’likler, ilk albüm, sahnede büyüyen isim
İlk 45’liği “İşte Hendek İşte Deve / Sev Kardeşim” 1971’de yayınlandı. 1972’den itibaren Ersen Dinleten, Edip Akbayram, Ümit Tokcan, Neşe Karaböcek, Gülden Karaböcek, Ajda Pekkan, Bülent Ersoy, Sezen Aksu gibi isimlere düzenlemeler yaptı; Zafer Dilek 4’le Hümeyra ve Fikret Kızılok’la Anadolu turnesine çıktı. 1973 hem Mazhar & Fuat - “Türküz Türkü Çağırırız”daki düzenlemeleriyle hem de kendi adını taşıyan ilk uzunçalarıyla bir dönüm noktasıydı: “Zafer Dilek” albümünde müzik yönetmenliği, düzenleme ve gitarlarla omuzladı; “Yaşadım mı Öldüm mü!” ve “Bergama Zeybeği” besteleriyle listelerde yer tuttu. Aynı yıllarda televizyon ve festival sahneleri, geniş kitlelerle buluşmasını hızlandırdı. 1974’te Banu–Hülya Kırbağ ile “Zafer, Banu ve Hülya” üçlüsünü kurdu; 45’likler ve TV konukluklarıyla isim yaptı, “Çukulata Sevgilim” dönemin hitlerinden oldu.
Zafer, Banu ve Hülya
1975-1979: Oyun havaları, film müzikleri ve klasikleşen sound
1975’te Arif Sağ ile “Golden (Altın Bağlama)” 45’liğini yayınladılar; “Hüdayda” ve “Dımbıllı” kısa sürede klasikleşti. Aynı yıl çıkan “Oyun Havaları” albümü, anonim halk ezgilerini pop, psikedelik rock, funk ve folk-rock altyapılarında yeniden kurarak yılın en çok satan enstrümantal işlerinden biri oldu; parçaları Kapıcılar Kralı, Süt Kardeşler, Sakar Şakir, Çöpçüler Kralı gibi filmlerin belleğine kazındı. 1977’de ikinci “Oyun Havaları” albümüyle “Adana Çiftetellisi”, “Bahriye Çiftetellisi”, “Kolbastı”, “Konyalı” öne çıktı. 1979 tarihli “Disco Folk Fasıl 2”, halk ezgilerini döneminin disko ritimleriyle buluşturdu ve Dilek’in solo çizgisindeki son durağı oldu; sonrasında ağırlıkla stüdyoda kaldı.
1980’ler: Görünmeyen omurga
1980’ler boyunca Yeliz, Gönül Şenay, Özdemir Erdoğan, Ersan Erdura, Attila Atasoy, Ayşe Mine, Bülent Ersoy (“Düşkünüm Sana” - 1983) gibi pek çok albümde aranjör, yönetmen, enstrümantist olarak çalıştı; arabesk, pop ve fantezi skalasında sesi derleyip toparlayan isimdi. 1987’de Emre Plak’tan çıkan “Her Gece” (aynı yıl Türküola Almanya baskısı) son solo albümü oldu.
1989-1990’lar: Cantekin & Zafer, TRT 2 ve zarif bir vedaya doğru
1989’da Cantekin Arefeoğlu ile Cantekin & Zafer ikilisini kurdu; TRT 2’de 1991’e dek süren “Geçmiş Zaman Olur ki” programında yerli-yabancı şarkıları yeniden seslendirdiler ve aynı adla bir albüm yayımladılar. 1994’te ikilinin yolları ayrıldı; Dilek aktif sahneden çekildi. Yine de besteleri ve düzenlemeleri 1990’lar ve 2000’ler boyunca farklı albümlerde yaşamaya devam etti.
Tarzı, etkisi ve geç keşif
Zafer Dilek’in sanatı, doğu–batı ezgilerini özgün bir sentezle buluşturan bir yaklaşımı temsil eder. Elektro gitar, bas ve davulun modern dili; bağlama, zeybek ve oyun havalarının belleğiyle aynı masada buluşur. The Shadows’dan Anadolu tınılarına uzanan bu çizgi, Erkin Koray, Moğollar, Mustafa Özkent gibi çağdaşlarıyla birlikte Türk psychedelia ve funk alanında öncü bir hat oluşturdu. 2010’larda Anadolu rock/funk ilgisinin yeniden yükselmesiyle “Oyun Havaları” plakları koleksiyoncuların gözdesi oldu; parçaları DJ setlerine, derleme albümlere girdi; yeniden basımlar ve dijital yayımlar yeni kuşakla buluşturdu. İlk eserleriyle “Kapıcılar Kralı”,” Süt Kardeşler”, “Çöpçüler Kralı”, “Sakar Şakir”, “Tokatçı” gibi klasik Yeşilçam filmlerine ses imzası kazandırdı. “Ölümlü Dünya” (2018) ve “Ölümlü Dünya 2” (2023) filmlerinde eski kayıtlarının kullanılması, onu genç izleyicinin gündemine bir kez daha taşıdı. Dilek, ‘Yeşilçam’ın gizli kahramanı’ sıfatını boşuna almadı: yüzü az göründü ama sesi Türkiye’nin en kalabalık salonlarında, en sevilen filmlerinde hep duyuldu.
Milliyet unutmadı
Kariyeri boyunca halkın oylarıyla belirlenen Milliyet “Yılın 10 Şarkısı / En Sevilen 10 Şarkı” anketlerinde ‘En İyi Beste’ ödüllerine (1978, 1979, 1982) değer görüldü; bu ödüller görünmez emeğinin kitlesel karşılığını da kayıt altına aldı. Bugün, enstrümantal aranjman denilince akla gelen ilk isimlerden biri olarak anılması hem meslektaşlarının hem araştırmacıların nezdinde edindiği özel yerin kanıtı.
Vefat
Zafer Dilek, bir süredir çeşitli sağlık sorunlarıyla mücadele ediyordu. Yaklaşık beş yıldır İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Yakacık Sanatçı Yaşam Evi’nde kalan sanatçı, son günlerde sağlık durumu kötüleşince önce Kayışdağı Darülaceze Tıp Merkezi’ne, ardından Göztepe Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi’ne kaldırıldı. Yoğun bakımda tedavi görürken yaşlılığa bağlı çoklu organ yetmezliği ve birlikte gelişen komplikasyonlar nedeniyle 11 Aralık 2025’te 81 yaşında vefat etti. Cenazesi 13 Aralık’ta Üsküdar Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi.
Sanatçılardan vefa
1960’ların ikinci yarısında İstanbul’a taşındığında Zafer Dilek, Okan Dinçer & Kontrastlar grubunda yer aldı; bu ekip, dönemin genç müzisyenlerini aynı sahnede buluşturan önemli bir oluşumdu. Grubun kadrosunda ileride Moğollar’ın basçısı olarak tanınacak Taner Öngür de vardı. Yıllar sonra Dilek’in vefatı üzerine Taner Öngür, sosyal medyada eski bir fotoğraf paylaşarak hem dostluğunu hem de o dönemin müzik ruhunu hatırlattı ve Türkiye’de rock ve Anadolu pop tarihinin görünmez bağlarını yeniden görünür kıldı.
Gülden Karaböcek ise sosyal medyada yaptığı paylaşımda “Hayatını kaybeden usta müzisyen Zafer Dilek'e Allah'tan rahmet dileriz. Mekânı Cennet olsun. Dilek Taşı'nı birlikte koparmıştık... Ruhu şâd olsun.” sözleriyle Dilek’i uğurladı.
MESAM’ın “Yeşilçam’ın unutulmaz film müziklerine imzasını atan, Türk müziğine yaptığı değerli katkılarla hafızalara kazınan kıymetli sanatçımız ve MESAM üyemiz Zafer Dilek’in vefatını derin bir üzüntüyle öğrendik. Eserleriyle kuşakların hafızasında yer eden, sayısız sanatçıya aranjörlüğüyle yön veren Zafer Dilek’e Allah’tan rahmet; ailesine, sevenlerine ve tüm sanat camiasına başsağlığı diliyoruz. Mekânı cennet olsun.” mesajının yanı sıra Zafer Dilek’le yıllarca mesaisi olan müzik ve sinema ve dünyasından bir çok isim paylaşımlar yaparak sanatçıyı son yolculuğuna uğurladılar:
Türkan Şoray: “Kaderimle arkadaş dost olamadım
Beni candan sevecek yar bulamadım
Ah ile vah ile geçti bu ömür...
Yaşadım mı öldüm mü anlayamadım...
Zafer Dilek, mekanı cennet olsun.”
…
Şener Şen: “Yeşilçam müzikleri'nin bestecisi Müzisyen Zafer Dilek vefat etmiş. Allah'tan rahmet diliyorum...”
…
Ömür Göksel: “Yaprak dökümü ısrarla devam ediyor. Güle güle canım Zafer Dilek, şarkın "Yaşadım mı öldüm mü" benimle yaşayacak. Altın Plaklarımdan biri olan şarkın sonsuza dek anılacak. Nurlarda uyu canım kardeşim...” (Yaşadım mı Öldüm mü? - 1972 Söz: Ülkü Aker Müzik: Zafer Dilek. Yorumcu: Ömür Göksel.)
…
Serdar Yülksel: “Büyük usta, ilk şarkılarımın aranjörü (“Gel Artık” bestemin) Zafer Dilek Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Bende emekleri çoktur. Allah rahmet eylesin, mekânını cennet eylesin. Nur içinde yatsın.”
…
Hüseyin Turan: “Sevgili kardeşim, arkadaşım Zafer Akansoy (Dilek) melek oldu. Hastahaneye kaldırılmıştı.Çok üzgünüm. Aramızdan bir değerli Müzisyen Daha ayrıldı. Sevgili dostum Mekânın Cennet olsun seni seven tüm dostlarına sabır diliyorum. Başımız sağolsun. Allah Rahmet eylesin.”
…
İskender Doğan: “Zafer Dilek, canım kardeşim… Efendi, sessiz, sakin, güler yüzlü, gitarist, aranjör, Adanalı… Sizler Zafer'imizi Zafer - Banu - Hülya üçlüsünden tanırsınız. 1974 yılında, Özdemir Birsen’in çektiği "Yunus Emre" filminin müziklerini yaparken tanıştık. Bir eşsiz dostumuzu daha kaybettik. Ben cumartesi günü öğrencilerime ders verirken seni toprağa bırakacaklar. Uğurlar olsun dostum. Hakkımız varsa helal olsun. Mekânın cennet olsun.”
…
Müzik tarihinde enstrümantal düzenleme ve Anadolu-pop/funk füzyonundaki eşsiz yeriyle Zafer Dilek; "Çukulata Sevgilim’den "Kara Kara Badem Gözler"’e, “Bergama Zeybeği”nden “Fidayda”ya, “Yaşadım mı Öldüm mü”den “Dilek Taşı”na,”Hüdayda”dan “Her Gece”ye hatta Kemal Sunal filmlerine uzanan geniş bir repertuarın ardında; plaklarda, jeneriklerde, anılarda yaşamaya devam edecek. Anadolu melodilerini modern bir dile çevirirken kibarlığını hiç bırakmayan sesi, Türk müziğinin hafızasında kalıcı bir iz olarak kaldı. Ailesine, dostlarına ve sevenlerine başsağlığı dileriz.


