İlk romanı 'İçimdeki Mabet' ile Ekim 2016 yılında okurlarıyla buluşan yazar Ömür Kardaş, Sarmal Kitabevi’nden çıkan yeni romanı 'Diğer Ben'in heyecanını yaşıyor.

 

Kardaş son kitabında Hande karakteriyle beraber okuru 23 bölüm süren bir yolculuğa çıkarıyor. 

Bu yolculukta okur bulunduğu noktadan başka bir yerde kendisini bulurken aynı zamanda farklı ama bir o kadar tanıdık olaylara şahitlik ediyor; yaşamındaki tüm ilişkileri tekrar gözden geçirme fırsatını da yakalıyor.

 

Ömür Kardaş’la yeni romanı “Diğer Ben” üzerine konuştuk.

 

 

 

 

Kendimi iyi hissediyor olmaktan dolayı çok mutluyum. Elbette ki iyi hissetmemin en büyük nedeni, okurlarımın ilk günden itibaren göstermiş olduğu ilgisi ve sevgisidir. Kaynak eser her zaman, yazardır. Hayatın bize çarptıklarıyla harekete geçiyoruz ve hayata yabancı olursak, hissedemezsek, özgün bir eserin ortaya çıkmasına imkân yoktur. Yazarın yaşamla ilgili bir derdi, yarası olması gerekir. Adeta içini kazıyarak onu dışarı çıkarması ve sonrasındaki o duygularla insanı insana anlatmasıdır yazmak. Kişinin kendisiyle kurduğu ilişki, aktarmak istediği duygular da çok önemlidir. Yazar olmak, kendini her daim geliştirmektir. Her ilişki de olduğu gibi sabır, saygı, sevgi ve emek vermek olmazsa olmazımdır. Yazarlığımla olan ilişkimde de aynı prensipteyim. Yazarlığın beni çok zorladığı anlar olsa da okurların yüreğinde eserlerimin iz bırakması ve sevgiyle sarmalanmasının verdiği mutlulukla, yoluma her geçen gün, daha emin adımlarla eserler üretmeye devam ediyorum.

 

 

Okurların yüreklerinde iz bırakmanın tek yolu samimiyettir. Yıllar içinde olgunlaşan karakterlerden oluşan eserler yazıyorum. Tarihçeleri ortalama on beş belki de daha fazla yıl öncesine dayanıyor.  Bir fikirden yola çıkıyorum, sonrasında karakterler peşi sıra gelmeye başlıyor, bütünlüğü oluşunca da hikayeleri başlıyor. Yaşam da ne varsa, kurgusu da o şekilde devam ediyor. Romanın karakterleri ve kurgusu, yılların birikimiyle olgunlaşarak devam ediyor. Eserlerin son halini ise yaklaşık bir yılda tamamlıyorum. 

 

Okurlarımın “Sanki hayatımı biliyormuşçasına, yaşadıklarımı ve duygularımı dile getirmişsiniz” demelerinin en büyük nedeni, şüphesiz çok özenli çalışmamdır. Yıllarca verdiğim emeğin okurlar tarafından hissedilince, tüm yorgunluğuma ve çabama değiyor tabii ki. 

 

 

 

Sıradan bir günde, hiç sıradan olmayan duygular yaşayınca kendi doğumunun sancıları da başlamış oluyor. Yeniden doğmanın hikayesi diyebiliriz. Hande karakteri epey sert bir yüzleşmeye giriyor. Hem de hiç beklemediği bir anda. İşte romanın en etkileyici, okurunu kendi dünyasıyla da yüzleştirmesine neden olan, en önemli konu da bu oluyor. Herkesin kendisinden bir şeyler bulacağı “Diğer Ben”de okurların kendi yaşadıkları duyguların, diğer halleriyle karşılaşacaklar. Yaşamadığım duyguları yazabilirim ama hissetmediğim duyguları asla yazamam.  “Diğer Ben” i yazarken Hande’yi, kocası Mustafa’yı, oğlu Ömer’i, annesi Figen Hanım’ı ve romanda geçen tüm karakterleri hissederek ve onları anlayarak yazdım. Yazarken Ömür kimliğimden çıkıp, hepsine dönüşüyorum.

 

 

Hayatta plan yapılamayacağını “Diğer Ben” i yayınlatma sürecinde bir kez daha yaşadım. Sekiz yıl sonra çıkartmayı düşünemediğim gibi... Sabırla ve inançla geçirdim o süreyi. Sarmal Kitabevi sahibi İsmet Gülseçgin ile içim rahat bir şekilde anlaşma yaptığımda, benim için geçen sürenin elbette ki önemi kalmamıştı. Beraber eserlerimizle ilgili okurlarımızın faydasına birçok projemiz var. Yazar ve yayınevi arasındaki uyum çok önemlidir. “İçimdeki Mabet” 3. baskıyla beraber “Diğer Ben” de okurlarıyla keyifli bir şekilde buluşmaya devam ediyor. Üstelik bu sefer kitapavrupa.com  ile Avrupa ülkelerindeki hatta Amerika ve Kanada’daki okurlarım da rahat bir şekilde eserlerime ulaşabilecekler.

 

Üçüncü romanımın üzerine de yıllardır sürdürdüğüm çalışmalarım oldu. Şimdi romanlaşma sürecinde ne zaman okurlarla buluşacağını inanın ben de bilmiyorum. Okurlarım gibi bana da sürpriz olsa da romanlarım arasındaki gibi uzun bir süreç olmayacağını düşünüyorum. Daha nice eserlerde, yürek yüreğe olmak dileğiyle.