Perili Köşk’te ‘her tür’ erozyonla mücadele
Fotoğrafçı Edward Burtynsky, “Dönüşen Yeryüzü” sergisi ile İstanbul Rumelihisarı’ndaki tarihi Perili Köşk’te yer alan Borusan Contemporary’de. ‘Medenî’ dünyanın gidişatına kuşbakışı kaygı ile yaklaşan, uyarı ve ihtişamla kucaklaşan küresel ve ‘gerçeküstü’ fotoğrafların odak noktasını, sanatçının TEMA ve Borusan Contemporary ile 2019’dan bugüne ulaşan iş birliği kapsamında drone ve helikopter katkısı ile görüntülediği Türkiye kadrajları oluşturuyor. Küratör Marcus Schubert’e göre Burtynsky, ‘unutmayı imkânsız hale getiriyor’. Borusan Contemporary Direktörü Dr. Kumru Eren, etkinliğin ‘dünyaya bakışımıza farklı bir perspektif getirmesini umduğunun’ altını çiziyor.
EVRİM ALTUĞ
evrimaltug@gmail.com
Borusan Contemporary, İstanbul Rumelihisarı’ndaki tarihi Perili Köşk yapısında Borusan Holding’in merkez ofisi olarak, ofis-sergi alanı ve kültür merkezi olarak 2011’den bu yana kolektif bir kimlik ile hizmet veriyor. Kurum geçen 15 yıla yakın sürede, gerek açtığı sergiler, gerekse koleksiyonundaki parçalarıyla, geleceğe teknolojinin sanatla kesiştiği noktadan bakmayı ve baktırmayı tutarlılıkla sürdürüyor.
Hafta sonları genel ziyarete açık kurum, 10.00 ve 19.00 saatleri arasında gezilebilirken, düzenlenen etkinlikler özelinde, yine saat 11.00, 13.00, 15.00 ve 17.00’de ücretsiz rehberli sergi turları da düzenleniyor. Bu arada dikkat etmek gerekirse, bu turlar ve ziyaret adına kapılar 18:00’de kapanıyor.
“Edward Burtynsky: Dönüşen Yeryüzü”. Küratör: Marcus Schubert. Sergiden görünüm: Borusan Contemporary, İstanbul, 2025. Fotoğraf: Hadiye Cangökçe
İşte böylesi ‘hibrit’ bir yaklaşımla İstanbul sanat haritasındaki yerini özgün bir şekilde almış Borusan Contemporary çatısı altında, yazar, eleştirmen ve küratör, Borusan Contemporary Direktörü Dr. Kumru Eren öncülüğünde 16 Ağustos 2026’ya kadar misafir edilen isim, Kanadalı ekolojist, güncel sanatçı ve fotoğraf kıdemlisi Edward Burtynsky oluyor.
Edward Burtynsky. Fotoğraf: Christopher Michel
Sanatçının kurum katlarına farklı temalarla saçılan, kavramsal metinlerle beslenen “Dönüşen Yeryüzü” serisi (1), Türkiye ve dünyanın dört bir yanında çektiği fotoğraflardan oluşuyor. ‘Medenî’ dünyanın gidişatına kuşbakışı kaygı ile yaklaşan, uyarı ve ihtişamla kucaklaşan küresel ve ‘gerçeküstü’ fotoğrafların odak noktasını, sanatçının TEMA ve Borusan Contemporary ile 2019’dan bugüne ulaşan iş birliği kapsamında görüntülediği Türkiye kadrajları oluşturuyor. Etkinlik, sanatçının önceki bir çok serisi ve projesi gibi, özel bir yayınla taçlanmak adına da ayrıca gün sayıyor. Bu konuda Kasım sonuna doğru, sanatçının da İstanbul’a gelişiyle renklenecek bir yayın lansmanı öngörülüyor. Sergiyle aynı adı taşıyan kitapta, sanatçının dünyanın farklı coğrafyalarında gerçekleştirdiği ve Perili Köşk’te sergilenen projelerine ilişkin ayrıntılı metinler yer alacak. Yayın aracılığıyla, kırk yılı aşkın süredir sanatçının üretimine tanıklık eden küratör Marcus Schubert’in, bu üretimi sanat tarihsel bağlamda yakından incelediği metni; Dr. Kumru Eren’in sanat kuramı odağında kaleme alınmış inceleme yazısı ve görsel dokümantasyonlar okurla buluşacak.
İklim kriziyle mücadele eden dernek ile işbirliği
Diğer yandan sergi paralelinde, Borusan Contemporary imzası ile “Yuvam Dünya Derneği” iş birliğinde iklim krizi ve sürdürülebilirlik alanında farkındalık oluşturulacak özel etkinliklerin de gerçekleştirileceği açıklanıyor. Sergi temaları paralelinde tasarlanan etkinlikler, ele aldığı konularla farklı yaş gruplarına ulaşarak toplumsal bir etki alanı yaratmayı hedefliyor. Arzu edenlerin gönüllü veya üye de olabileceği “Yuvam Dünya Derneği”nin (2) kurucular kurulunda, Kıvılcım ve Levent Kocabıyık ile, Nil Karaibrahimgil, İmge Pamukçu, Serdar Erener, Ayşe Kaya, Özlem Eren, Pınar Sabancı, Aysel Madra ve Muratcan Eğilmez ile, Ceylan Sel Sohtorik ve Levent Erkan gibi imzalar kayda geçiyor.
Sanatçı Burtynsky, sergisinde özellikle endüstriyel faaliyetlerin doğa üzerindeki etkilerini görünür kılarak, izleyiciyi hem estetik hem de düşünsel bir deneyime davet ediyor. Marcus Schubert’in küratörlüğünü üstlendiği sergi, “Erozyon”, “Su ve Tuz”, “Afrika Çalışmaları”, “Doğa”, “Taş Ocakları”, “Berezniki Madeni” ve “Petrol” gibi tematik başlıklar altında sunuluyor. Sergi, Burtynsky’nin Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’nun özel davetiyle gerçekleştirdiği, Türkiye’nin farklı bölgelerindeki “Erozyon” meselesine odaklı projesiyle açılıyor.
Edward Burtynsky, “Uralkali Potas Madeni #6”, Berezniki, Rusya, 2016. Sanatçının izniyle; Flowers Gallery, Londra
Tekrar pahasına, projenin temelinde, sanatçının daha 2019’da başlayan iş birliği kapsamında, Türkiye’de toprak erozyonu üzerine yeni fotoğraf serisinin üretimi için, 2022 ilkbaharında İç Anadolu ve Akdeniz bölgelerini kapsayan iki haftalık keşfi yatıyor. Bu keşif sırasında, kara ve hava yoluyla üç bin kilometreden fazla mesafeye ulaşıldığı bildiriliyor. Sanatçı ve ekibi, 125 ila 500 metre arası yüksekliklerde drone ve helikopter kullanarak, sürekli hareket halindeki bu coğrafyanın detaylı hava fotoğraflarını çekerek, bu serginin çerçevesini oluşturuyor.
Kayseri’den Burdur’a, oradan Tuz Gölü’ne 36 ‘inanılmaz’ kadraj
“Erozyon” serisi, titizlikle kurgulanmış, toplam 36 fotoğraftan oluşuyor; bu fotoğraflar arasında, birleştirilerek geniş açılı ve yüksek çözünürlüklü panoramalar oluşturan çoklu çekimler de yer alıyor. Burtynsky, bu fotoğraflarla izleyiciyi Türkiye coğrafyasının farklı noktalarına götürüyor. Sanatçı sözgelimi, Kayseri Yeşilhisar’da erozyon kontrolü amacıyla oluşturulmuş terasları sunarken, Tuz Gölü’nün yanı sıra, Burdur’daki Yarışlı Gölü’nden Kırşehir’in renkli tarlalarına, Karaman’daki Göksu Nehri Vadisi’nden Ankara, Nallıhan’ın çorak topraklarına birçok noktayı kendi bakış açısıyla tabir ve tasvir ediyor.
Edward Burtynsky, “Tarım #5”, Demirciobası, Aksaray, Türkiye, 2022. Sanatçının izniyle; Flowers Gallery, Londra
Edward Burtynsky, “Erozyon #3”, Nallıhan, Ankara, Türkiye, 2022. Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu, İstanbul.
Edward Burtynsky, “Erozyon Kontrolü #3”,Büğdüz, Burdur, Türkiye, 2022. Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu, İstanbul.
Sergi açılışıyla ilgili, geçtiğimiz günlerde Borusan Contemporary’de yapılan kapsamlı basın turundan sonra, kamuoyuna ayrıntılı bir video mesaj da ileten sanatçı, bu konuşmasında çok farklı başlıklara da değinmeden edemiyor. Borusan Contemporary ve parçası bulunduğu Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’ndan övgü ile söz eden sanatçı, Borusan Holding YKB ve Borusan Sanat kurucusu Ahmet Kocabıyık’la New York’da başlayan ortaklıklarından mutluluğunu da, bilahare gizlemiyor.
Burtynsky: “Benim için umut verici bir hikâyeydi.”
“Dönüşen Yeryüzü” projesinin 30 yıla yakın bir geçmişe sahip olduğuna değinen Burtynsky, proje hakkında basın ve kamuoyuna şu mesajları veriyor: “Bu, gezegen üzerinde bizim insanlar olarak yaptıklarımızı görünür kılmaya çalıştığım işlerden oluşuyor. Farklı dönemlerden ve farklı konulardan çok çeşitli görüntüler var. Fakat hepsinde ortak olan şey, insanlığın doğa üzerindeki büyük etkisini anlama çabam.
Türkiye üzerine bir proje yapmak için davet edilmek, benim için gerçekten heyecan vericiydi. Çünkü başka hiç bir ülkede olmadığı kadar, Türkiye toprağı geri kazanmak için birçok sulama ve kuraklıkla mücadele yöntemi geliştirmiş. Toprağın yeniden işlenmesi ve bunu fotoğraflamak, çölleşmeyi tersine çevirip, yeniden ormana dönüştürme çabasını göstermek benim için umut verici bir hikâyeydi. Türkiye’den göreceğiniz fotoğraflarda, insanların ormanları geri getirmek için yaptıkları olumlu katkıyı göreceksiniz.”
Edward Burtynsky, Erozyon #2, Kırbaşı yakınları, Beypazarı, Ankara, Türkiye, 2022. Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu, İstanbul. Sergiden görünüm: Borusan Contemporary, İstanbul, 2025. Fotoğraf: Hadiye Cangökçe
Sanatçı öte yandan gerçekliğin yarattığı gerçeküstü etkilerle de ilgilenerek kariyerini bu doğrultuda ‘güncellemekten’ çekinmiyor. Sanatçı hatırlanacağı gibi geçen Eylül sonu ABD’nin sanat ve kültür merkezi New York’un aşağı doğu yakasında yer alan öncü çağdaş sanat adresi Heft Gallery’de de “Hypertopographics” isimli özel bir ortak sergi ortaya koymuştu. (3) Sanatçı, bu projesinde yapay zekâ olanaklarını da kullanarak, Türkiye’den dünyaya açılan fotoğraf, video sanatçısı Alkan Avcıoğlu ile yorumladıkları dünya manzaralarına, geleceğin kaygıları ve bilim-kurguya göz kırpan distopik tavırlarıyla, eleştirel bir odak noktası katmış, uluslararası basında övgü toplamıştı.
Burtynsky, halen eşzamanlı olarak Hong Kong’dan Alberta’ya, Londra’dan Amsterdam’a, Vancouver’dan Avignon’a, birçok galeri, sanat merkezi ve müzenin duvarlarına türlü küratöryel grup sergisi ve kişisel sergi üzerinden yapıtları asılmaya devam eden, küresel bir takvimin de kaynağı. Sanatçının yapıtları, sözgelimi, Kasım ayı başında 40. yaşını kutlayacak Saatchi Galeri’nin özel koleksiyon ve yaş günü sergisinde de boy göstermeye hazırlanıyor.
İnternet sitesini bir okul ve müze gibi kullanıyor
Edward Burtynsky, eserleriyle ilgili detaylı atölye ve brifingleri dünyaya bir öğretmen sabrı ile sunmaktan çekinmeyen, kişisel internet sitesini bir müze ve bir okul gibi tertiplediği, (4) takdirle gözlerden kaçmayan bir isim. Projesinin Türkiye ayağı için bir haftalık dron ve helikopter çekimi yapan Burtynsky ayrıca, bu sırada katıldığı uçuşlarda helikopterin açık kapısından yaptığı çekimlere de değiniyor. Çekimleri adına gerekli netliği bu şekilde elde ettiğini söyleyen sanatçı, bu yönteme de yaklaşık 20 yıldır başvurduğunu aktarıyor. Sanatçı ayrıca, Borusan Contemporary sergisi özel mesajında sanat anlayışında bir noktanın daha altını, şu kelimeleriyle çiziyor: “Benim için mesele, sadece güzel görüntüler üretmek değil. Daha çok, izleyicide bir merak uyandırmak. ‘Burada bir şey oluyor,’ duygusunu vermek. Biz insanların yaptığı bazı şeyler var. Ve belki de aşina olmadığımız şeyler. Ben bu görüntüleri izleyicinin içine girebileceği bir şekilde göstermeye çalışıyorum. Bence, biri bu görüntülerin içine girdiğinde ve fotoğrafa çekildiğinde, onlara bir şeyler aktarma, gezegen üzerindeki etkilerimizi düşünmelerini sağlama ve umuyorum ki, deneyimlerini de şekillendirme şansı, çok daha yüksek oluyor. Sanatın, görseller aracılığıyla birbirimizi şekillendiren hikâyeler anlatma gücü olduğuna inanıyorum.”
Küratör Schubert: “Dünyaya yaptıklarımıza yakından bakın”
Buna paralel olarak, küratör Marcus Schubert de, aynı detaylı mesajları serginin kavramsal içeriği ve temaları adına yine bizimle paylaşıyor. Serginin, ‘insanın hırsı ile, onun sonucunda yeryüzünün geçirdiği dönüşüm arasındaki etkileşim’ üzerine kurulu olduğuna değinen Schubert, basına ve kamuoyuna ilettiği video ile, şu özet açıklamalarda bulunuyor: “Bu projedeki yaklaşımım, her bir fotoğrafın ortaklığını yansıtan katmanlı ve bütüncül bir anlatı kurgulamak oldu. Böylece her fotoğraf, ait oldukları seriler ile beraber, bir yandan sanatsal olarak, bir yandan belgesel olarak, bir yandan retorik bir ifade olarak çok katmanlı bir işlev taşıyor. Dizilim, bu katmanların ortak bir zorunluluk üzerinden doğal biçimde kesişmesine imkân tanıyacak şekilde kurgulandı. Şunu söylemek için: ‘Dünyaya yaptıklarımıza yakından bakın.’
Küratör Marcus Schubert. Fotoğraf: Sara Angelucci
Küratör Schubert, Burtynsky’nin eserlerindeki ‘şiirsellik’ten ise, şöyle bahsediyor: “Benim için Edward’ın fotografisi, Antroposen devrinin bir nevi arkeoloijisidir. Titizlikle araştırılmış ve icra edilmiş bu konular, hem belgeleme, hem de görsel şiirselliği bir araya getiriyor. Bu denge, izleyicinin nesneyle önce duygusal, ardından entelektüel seviyede bağ kurmasına yol açıyor. Böylece, sanatçının manifestosu görüntülerin üzerine didaktik bir anlatı bildirmek yerine, görsel kanıtların çarpışmasından doğuyor.”
Marcus Schubert sergide öne çıkan Türkiye - erozyon temalı serinin önemine ise şu ifadelerle değiniyor: “Erozyon serisi, hem tematik bir sabit nokta, hem de serginin geri kalanını yorumlamak için bir giriş kapısı. Burtnysky’nin ‘Tarım’, ‘Madencilik’ ve ‘Çıkarma’ gibi diğer serileri, çoğunlukla hızlı ve insan kaynaklı değişimleri gösterirken, ‘Erozyon’ işleri binlerce yıl süren jeolojik oluşumların, onlarca yıllık tarım politikaları ve mühendislik uygulamalarıyla kesiştiği karmaşık bir zaman ölçeğini ortaya koyuyor.”
“Burtynsky, unutmayı imkânsız hale getiriyor.”
Borusan Contemporary’deki serinin, sanatçının kariyerinde devamlılık ve gelişmeye işaret ettiğini de belirten küratör Schubert ayrıca, basına verdiği demeçte kendisinin ‘Baskı Altındaki Manzaralar’ı üretiminin ardında on yıllarca yıllık emeğin var olduğunu vurgulayarak, şunu anlatıyor: “Bu kapsamda karşımıza gelen Türkiye’de Erozyon serisi, daha önce fotoğraflanmamış bir bölge ve konuyu işlemesiyle dikkat çekiyor. (...) Türkiye’deki izleyiciler için bu serginin hem bir bağ kurma, hem de tanıma duygusu uyandırmasını umuyorum. Tanıma, yerel manzaraları, onların güzelliğini, kırılganlığı ve direncini görmek anlamında. Bağlantı ise, bu manzaraların çok daha geniş, küresel bir deneyim hikâyesinin parçası olduğunu kavramak anlamında. Buradaki araziyi şekillendiren erozyon, tarım ve iklim baskısı gibi güçler, uzak coğrafyalarda da işliyor. (...)
Burtynsky’nin fotoğrafları görsel bir paradoks yaratıyor. Güzellikleriyle büyülerken aynı anda çağımızın sert gerçeklerini de gözler önüne seriyor. ‘Dönüşen Yeryüzü’ sergisinde bu gerçekler Türkiye’nin farklı manzaralarında görünür hale geliyor; ancak eserlerin bütünü, bu hikâyelerin tüm dünyaya yayılan yankılarını da hissettiriyor.
Burtynsky’nin çalışmalarında belgesel olanla şiirsellik sürekli bir denge içinde. Fotoğraflar yalnızca sanat eseri olma özelliği taşımıyor, aynı zamanda izleyiciyi ilerlemenin ve unutmanın bedeliyle yüzleştiren güçlü bir uyarıyı dile getiriyor. Burtynsky, unutmayı imkânsız hâle getiriyor.”
Dr. Kumru Eren, sergi ve sanatçının özel yanlarını Milliyet Sanat’a anlattı.
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Borusan Contemporary Direktörü Dr. Kumru Eren ise, sergi ekseninde, Milliyet Sanat’ın sorularını özel olarak şöyle yanıtladı.
Borusan Contemporary Direktörü Dr. Kumru Eren. Fotoğraf: Fethi Karaduman
Türkiye kareleri, hangi gerekçelerle tespit edildi? TEMA Vakfı, hangi durumlarda sanatçıya yol gösterici ve dönüştürücü oldu?
Dr. Kumru EREN (Borusan Contemporary Direktörü): Erozyon Projesi sanatçının diğer projelerinde olduğu gibi uzun soluklu bir araştırma sürecine dayanıyor. Sanatçının, daha önce üzerinde çalıştığı ‘Su’ teması nedeniyle aşina olduğu erozyon fenomeni üzerinde Anadolu Platosu özelinde bir proje gerçekleştirilmesine karar verildiğinde, önce geniş kapsamlı bir masa üzeri araştırma yürütüldü. Uydu görüntülerinden, binlerce kilometrenin taranması ardından, TEMA tarafından önerilen bir rota ile kapsam daraltılmış oldu. 2019 yılında başlayan çalışmalar, 2022 yılında 3000 kilometreyi aşkın bir rotada, 125 ila 500 metre irtifada gerçekleştirilen çekimler ile tamamlandı. Dolayısıyla, söz konusu saha çalışmasının verimli olabilmesi TEMA’nın verdiği desteğe borçluyuz.
Küratör Schubert’in, sergi temalarını sanatçının üretim anlayışını da derleyici bir tavırla Borusan Contemporary katlarına saçtığı açıkça görülüyor. Sergi kapsamında Borusan hikâye Evi, Atölye Pikolo ve Yuvam Dünya Derneği’nin kamu programları tasarladığını öğreniyoruz. Bu konuda bizi izleyiciler adına biraz daha aydınlatır mısınız?
Borusan Contemporary, eğitim programlarını hali hazırda Borusan hikâye Evi ve Atölye Pikolo ile işbirliğinde gerçekleştirmekte. Yaptığımız her sergiyi, paralel programlar ve kamu programları aracılığıyla toplumun farklı kesimleri ve tüm paydaşlarımız nezdinde anlaşılır kılmak, öğrenme alanları açmak ve düşünsel olduğu kadar yaşamın içerisinde pratik alanlara farklı içeriklerle dokunmanın en az iyi bir sergi yapmak kadar toplumsal alana katkı sunmak olduğunun bilincindeyiz. Yuvam Dünya’nın, iklim ve sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarıyla, yeryüzünün değiştiği kadar ve bizleri ve yaşamları dönüştüren çehresi üzerinden, ortak geleceğimiz için birlikte hareket edebileceğimiz önemli bir partner olduğunu düşünüyoruz. İşbirliklerimizin, iklim ve sürdürülebilirlik alanlarında, toplumsal farkındalığı geliştirmesine katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Edward Burtynsky, Colorado Nehri Deltası #1, San Felipe yakınları, Baja, Meksika, 2012. Özel Koleksiyon. Sergiden görünüm: Borusan Contemporary, İstanbul, 2025. Fotoğraf: Hadiye Cangökçe
Sergilenen eserler arasında Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu'na alınan kaç parça bulunuyor?
Sergi kapsamında, Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu envanterinde olan 14 adet eser yer alıyor.
"Erozyon", "Erozyon Kontrolü" gibi başlıklarıyla aktüel bir tavır gözeten serginin, bu 'korkunç güzellikteki manzaralara' şahit olacak izleyiciyi çevreye daha duyarlı kılmak adına kimi kaynaklara, rehber veya olanaklara yönlendirmesi düşünülüyor mu?
Sadece estetik değil, aynı zamanda reel bir tartışma zemini açan sergiye paralel olarak, kamu programları kapsamında “Yuvam Dünya” iş birliğiyle ekoloji alanında uzman isimler ve akademisyenlerle ortak çalışmalar yürütülecek. Uzmanlarla olan tartışma ve paylaşım zemininin yanı sıra; sergi yayını ve Borusan Contemporary bloğu üzerinden üretilecek içerikler de izleyiciye düşünsel bir teşvik alanı açmayı; bilgiyi, farkındalığı ve ortak paylaşımı besleyen bir ortam yaratmayı hedefliyor. Böylece serginin etkisi, mekân sınırlarının ötesine taşarak alanda anlamlı bir bilgi birikimi oluşmasına katkı sağlayacak.
Sanatçı projelerinde dijital fotoğraf olanaklarını, helikopter ve drone gibi teknik aygıtları yapıcı bir tavırla kullanıyor. Özellikle merak edilen o ki sanatçı klasik tabirle 'photoshop' kullanarak, tanık olduğu bu görsellere yüzde kaç oranında dijital müdahale ediyor, zira izlediğimiz görseller sahiden 'inanılmaz' bir estetik ve berraklık da ihtiva ediyor. Sergi en büyük karizmasını bu gerçeküstü gerçekliğinde buluyor.
Sanatçının eserleri benzersiz kılan nitelik belgesel fotoğrafçılıkla modern soyutlama arasında yer alan kompozisyonları oluyor. Bu imajlar kompozisyona müdahale edilmeden üretiliyorlar.
Serginin kavramsal çerçevesinde günümüz imgelerinin medyadaki sorgulanırlık düzeyinde yaşanan 'erozyon'a da dikkat çekiliyor. Serginin inanılmazlığını, yine medyayı bir mecra olarak kullanacağınız etkinlik afişleri veya sosyal medya çalışmaları yaparak, sergi mekânına nasıl yönlendirmeyi düşünüyorsunuz?
Her sanat kurumu gibi biz de, gerek konvansiyonel araçlar gerekse de yeni medya aracılığıyla ürettiğimiz içerikleri daha geniş kitlelere ulaştırmaya ve Perili Köşk’te gerçekleştirdiğimiz sergilere daha fazla izleyicinin bilgi sahibi olmasını sağlamaya çalışıyoruz. Ancak serginin sunduğu ‘inanılmaz’ imgelerin, mimari mekânda deneyimlenmesi taraftarıyım.
Edward Burtynsky, Kumullar #1, Sossusvlei, Namib Çölü, Namibya, 2018. Sanatçının izniyle; Flowers Gallery, Londra. Sergiden görünüm: Borusan Contemporary, İstanbul, 2025. Fotoğraf: Hadiye Cangökçe
Serginin tescilli örnek eser replika / posterleri gibi 'mağaza' satışları veya bu satışlardan TEMA vakfı vb. yararına girişimler olacak mı?
Şimdilik böyle bir planlama mevcut değil.
Baskı sayısı ve kalitesiyle ancak belli sayıda izleyene veya koleksiyonere ulaşacak nadir sergi kitabının dijital versiyonu veya Podcast'i hazırlanacak mı?
Borusan Contemporary sanat yayıncılığı konusunu son derece titiz bir kurum. Sanat yayıncılığının, gerek sanat okuryazarlığını üzerindeki etkisi; gerekse de sanat üretimi ve yazınına katkıları tartışılamaz. Diğer taraftan, söz konusu fotoğraf alanındaki kitaplar olduğunda söz konusu hassasiyet kat ve kat artıyor; zira bir fotoğraf sergisinin yayını demek bir düzeyde kitap aracılığıyla yapılan yeniden üretim yaparak bu eserleri erişilebilir kılmak demek. Kitapların, kurum ve sanatçı tarafındaki arşiv nitelikleri ve sanat alanının belleğine olan katkısı çok değerli. Bu durumda, sanatçı ve diğer içerik sahiplerinin haklarının korunması birincil öncelik, dolayısıyla aynı içeriğin dijitali edilerek paylaşılması gerçekçi bir yaklaşım değil. Ancak, sergi ve sergi alanının bize açtığı külliyat ve düşünsel alanı, her mecrada paylaşmak da yine sanat kurumu olarak görevimiz.
Okur ve izleyicilere özel bir mesaj veya çağrınız var mı?
Sergi üzerinde çalışırken, Edward Burtnsky’nin kırk yılı aşkın kariyerinde, sanat pratiğini şekillendiren ve besleyen kaynaklar üzerinde düşünme fırsatı buldum. Bunların en ilgi çekicilerinden biri, 18. yüzyılın önemli doğa bilimci ve kaşifi Alexander Humbolt’un şaşırtıcı derecede güncelliğini koruyan bir sözüydü. “En tehlikeli dünya görüşü, dünyayı hiç görmeyenlerin dünya görüşüdür, demişti.” Sanıyorum küresel dünyada, dünyayı görme imkânı bulunmayanlar sözkonusu olduğu gibi; dünyayı görme imkanı olanların da dünyaya bakışı sorgulanabilir düzeyde. Dolayısıyla bu serginin, dünyaya bakışımıza farklı bir perspektif getirmesini umuyorum.
