Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » Picasso’nun mirası Londra’da

Picasso’nun mirası Londra’da

Picasso’nun mirası Londra’da04 Aralık 2025 - 03:12
Londra Bond Street’teki Halcyon Galeri’nin ev sahipliği yaptığı “Picasso: A Legacy” sergisi, sanatçının son 40 yılını kapsayan 130’dan fazla eserle onun miras bıraktığı dehası ve bitmek bilmeyen üretim tutkusunu ziyaretçiye sunuyor.
HÜLYA AVTAN
hulyavtan@gmail.com 
 
20. YY’ın ele avuca sığmaz sanatçısı Pablo Picasso, tekinsiz çizgileri ve gösterişli kişiliğiyle sanat tarihinin tartışmasız en büyük rock starlarından biri. Onun herhangi bir eserini ne kadar uzaktan görürseniz görün tanımama ihtimaliniz yok denecek kadar az. Doğuştan gelen kabiliyetine rağmen daha da ilginç yanı, çokça eleştirilen karakteri ve türlü çelişkilerle dolu hayatına karşın popülerliğinin hiç azalmaması. Çünkü Picasso sadece yetenekli bir sanatçı değil aynı zamanda sanat dünyasının en üretken isimlerinden biri; bu nedenle daima yeni, daima cazip kalmayı başarıyor.
 
Londra Bond Street’teki Halcyon Galeri’nin ev sahipliği yaptığı “Picasso: A Legacy” sergisi, sanatçının son 40 yılını kapsayan 130’dan fazla eserle onun miras bıraktığı dehası ve bitmek bilmeyen üretim tutkusunu ziyaretçiye sunuyor. Yaratıcılık, aşk, mitoloji ve ölümlülük temalarını izleyen sergi, ‘mizahla, keskin bir parodi anlayışıyla ve zekice öz yansıma anlarıyla’ dolu bir seçki sunuyor. Sergi izleyiciyi sanatçının yaşamına ve eserlerine yönlendirirken hem teknik derinliği hem de duygusal yoğunluğu hissettiren bir deneyim yaratıyor.
 
 
Fotoğraf: Halycon Gallery.
 
Öfkeli ve utanmaz bir hayal gücü
 
Altı ana tema üzerine kurulan ve buna göre bölümlere ayrılan sergi; Sanatçı ve Model, Sanatçının İlham Perileri, Alter Egolar, Huzuru Bulmak, Natürmortlar ve Seramikler ile Yaratıcılık, Miras ve Ölüm başlıklarından oluşuyor. Yaratıcılık, ölüm ve miras üzerine bütünlüklü bir anlatı kuran sergide izleyici, Picasso’nun ilham perileriyle, mitolojik alter egolarıyla, oyuncu seramik deneyleriyle ve yaşamının son yıllarına ait eserleriyle tanışıyor. 
 
 
Pablo Picasso, “Head of a Young Woman”, 1947. Fotoğraf: Halycon Gallery.
 
Halcyon’un yaratıcı direktörü serginin niyetini şöyle özetliyor: “Öfke dolu ve utanmaz bir hayal gücüyle Picasso, sanat tarihinin yönünü değiştirdi ve onu tarihin en büyük sanatçıları arasına yerleştirdi. Bu sergi kariyerinin son 40 yılı boyunca Picasso’nun hayret verici ve dur durak bilmeyen yaratıcılığına benzersiz bir bakış sunuyor. Kâğıt üzerindeki çalışmalar ve seramikler aracılığıyla kendisini nasıl sürekli yeniden icat ettiğini; kullandığı sanat disiplinlerini cesur, yeni ifade biçimlerine taşıyarak hem ileriki yıllarındaki canlılığı hem de sanatının zamansız ruhunu yakaladığını görüyoruz.”
 
Serginin en dikkat çekici bölümlerinden biri Picasso’nun geç dönem kariyerinin ayırt edici yönü olan seramiğe yaklaşımı. Geleneksel bir zanaatı kendine özgü radikal bir ifadeye dönüştüren Picasso’nun bu döneme ait eserleri spontane yaratıcılık ile teknik inceliği bir araya getiriyor. Bu bölümün öne çıkan iki eseri “Chouette” (1968) ve “Vase deux anses hautes” (1953). 1948–1968 yılları arasında Fransa’nın güneyinde üretilen bu oyuncu, zoomorfik seramikler, sanatçının üç boyutlu form arayışındaki enerjik keşiflerini gözler önüne seriyor.
 
 
Pablo Picasso, “Chouette”, 1968, Fotoğraf: maruanimercier.com
 
 
Pablo Picasso, "Vase Deux Anses Hautes", 1953, Fotoğraf: Halycon Gallery
 
Sergi aynı zamanda kapsamlı bir kâğıt çalışmaları bölümünü içeriyor. Litografiler, oyma baskılar ve linolyum baskıları Picasso’nun baskı sanatına duyduğu derin ilgiyi vurguluyor. “La Tauromaquia” (1957–59) ve “La Guerre et la paix” (1954) gibi eksiksiz portföyler ve nadir edisyonlar öne çıkan eserler arasında. Çok aşamalı baskılar ve benzersiz prova baskıları Picasso’nun deneysel ve yoğun baskı pratiğini etkileyici biçimde ortaya koyuyor.
 
 
Pablo Picasso, "La Guerre et La Paix" 1952. Fotoğraf: moma.org
 
Picasso’nun ilham perileri
 
Picasso’nun hayatındaki kadınlar sanatını şekillendirmede belirleyici bir rol oynadı; her biri onun stilinde ve yaratıcı yönelimlerinde ayrı bir kırılma anını temsil etti. Bu nedenle portre yaklaşımı ve onu biçimlendiren kadınlar serginin merkezinde konumlanıyor. İlham perileri sadece birer model değil, dönüşümün ve yaratıcı yenilenmenin de tetikleyicileri. Eleştirmen William Rubin, Picasso’nun bu portrelerini ‘otobiyografik’ olarak nitelendiriyor: “Hem aşk ilişkilerinin izlerini taşırlar hem de sanatçının arzuyla kaygı arasında gidip gelen ruh hâlinin aynalarıdır.” “Femme au fauteuil no. 4” (1949) ve “Jacqueline de profil à droite” (1958) gibi eserler, onun en radikal üslup değişimlerini mümkün kılan Françoise Gilot ve Jacqueline Roque’u temsil ediyor.
 
 
Pablo Picasso, “Armchair Woman No. 4 (La Femme au fauteuil No. 4)”, 1949, Fotoğraf: moma.org
 
 
Pablo Picasso, “Jacqueline de profil à droite” (1958), Fotoğraf: christies.com
 
Hayatı boyunca arzuyu, canlılığı ve ölümlülüğü keşfetmek için mitolojik karakterlere — minotorlar, faunlar, boğalar, matadorlar ve baykuşlar — tekrar tekrar dönen Picasso’nun çalışmalarında bu figürler alter ego olarak karşımıza çıkıyor. Örneğin “Faune musicien no. 3” (1948), şenlik ve coşkuyla ilişkilendirilen aulos çalan bir faunu dramatik bir ışık-gölge kullanımıyla tasvir ediyor. Bu figürler Picasso’nun içgüdü ile akıl, haz ile özdenetim arasındaki gerilimleri sorgulamasına olanak tanıyor.
 
 
Pablo Picasoo, “Faune musicien no. 3” (1948). Fotoğraf: www.artsy.net
 
Serginin sonlarına yaklaşırken sanatçının hayatının son dönemine ait eserleri zamana karşı bir meydan okuma niteliği taşıyor. Belki de yaratıcı iradeyle ölümü alt etmeye yönelik bir çaba… Bu dönemde Picasso, bir yandan geçmişin ustalarıyla kendisini ölçerken bir yandan da kendi tarihi yerini sağlamlaştırmaya çalışıyor.
 
Sergiden Picasso’nun sadece bir sanatçı değil, yaşamını, tutkularını ve mitolojik hayal dünyasını sürekli yeniden keşfeden bir yaratıcı olarak portresinin tanığı olarak ayrılıyorsunuz. Halcyon Galeri’deki seçki, sanatçının bitmek bilmeyen üretkenliği, cesur denemeleri ve kişisel yaşamının eserlerine derinlemesine işlenmiş yansımalarını bir araya getirirken sürekli kendine meydan okuyan tutkulu bir sanatçının hikayesini anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda izleyicisine, yaratıcılığın, mirasın ve yaşamın sürekli bir devinim hâlinde olduğunu hatırlatıyor. 
 
Bitiş tarihi: 4 Ocak 2026