Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » Saint Levant, Gazze’ye ses oluyor

Saint Levant, Gazze’ye ses oluyor

Saint Levant, Gazze’ye ses oluyor11 Aralık 2025 - 02:12
Pozitif Vibrations serisi, 12 Aralık’ta Volkswagen Arena’da Saint Levant’ı ağırlıyor. Filistinli sanatçı, kimlik, aşk ve direnişi harmanlayan müziğiyle İstanbul’da unutulmaz bir geceye imza atmaya hazırlanıyor.
Suzan Somalı Sönmez
ssomalisonmez@gmail.com
 
Müziğin en güçlü yanı; kelimelerin ötesine geçerek bir kimliği, bir mücadeleyi ve bir duyguyu sesle görünür kılması. Saint Levant, tam da bu noktada çağdaş müzik sahnesinin en özgün seslerinden biri olarak öne çıkıyor. Filistinli rapçi ve söz yazarı, yalnızca ritim üreten bir sanatçı değil; aynı zamanda köklerinden beslenen bir hikâye anlatıcısı. 12 Aralık’ta Volkswagen Arena’da gerçekleşecek Pozitif Vibrations edisyonu, bu hikâyeyi İstanbul’un kalbine taşıyor. +1’in katkılarıyla hayata geçirilen etkinlik, dinleyicilere yalnızca bir konser değil, kimlik ve müziğin iç içe geçtiği bir deneyim vaat ediyor.
 
Saint Levant’ın yolculuğu 
 
Marwan Abdelhamid, yani sahne adıyla Saint Levant, 6 Ekim 2000’de Kudüs’te İkinci İntifada’nın gölgesinde dünyaya geldi. Cezayir asıllı Fransız bir anne ve Sırp-Filistinli bir babanın çocuğu olarak, kültürel çeşitliliğin ve politik gerçekliğin tam ortasında büyüdü. Hayatının ilk yedi yılı Gazze’de geçti; bu dönem, müziğinin temel taşlarını oluşturdu. Ailesi orada “Al Deira” isimli sahil kenarı bir otel işletiyordu. 2007’de Gaza’daki çatışmalar nedeniyle Ürdün’e taşınmak zorunda kaldılar. Müzikle tanışması hem babasının DJ’lik geçmişi hem de büyükannesinin piyanist kimliğiyle şekillendi; piyano ve saksafon eğitimi aldı. 2018’de Amerika Birleşik Devletleri’ne gidip Kaliforniya Üniversitesi Santa Barbara’da Uluslararası İlişkiler okudu. İlk ciddi politik içeriğini içeren “Jerusalem Freestyle” parçasını ise 2020’de yayınladı. İlk EP’si “From Gaza with Love”, bu kökleri ve yaşanmışlıkları bir müzikal manifesto olarak dünyaya duyurdu. Ardından gelen projeler, Saint Levant’ın kimlik, aşk ve direniş temalarını daha da derinleştirdi.
 
 
Saint Levant sahne adını hem coğrafi hem kültürel bir anlam taşıdığı için seçti. “Levant” kelimesi, Doğu Akdeniz bölgesini ifade eden tarihsel bir terim; Filistin, Lübnan, Suriye gibi ülkeleri kapsayan bu bölge, onun kimliğinin ve müziğinin merkezinde yer alıyor. “Saint” ise ironik bir dokunuş: bir yandan kutsallık çağrışımı yaparken, diğer yandan kimlik ve aidiyet arayışını vurguluyor. Sanatçı röportajlarında bu ismin, köklerini sahiplenme ve aynı zamanda modern bir kimlik yaratma çabasıyla ortaya çıktığını belirtiyor.
 
Saint Levant’ın üretimi, geleneksel Arap melodilerini R\&B ve hip-hop ile harmanlayan bir sentez üzerine kurulu. Arapça, İngilizce ve Fransızca dillerinde yazdığı şarkılar, çok katmanlı kimliğini yansıtırken, global dinleyiciye evrensel bir dil sunuyor. Son projesi “Love Letters” ve genişletilmiş versiyonu “Love Letters Deluxe”, sanatçının içsel dünyasına açılan kapılar niteliğinde. Albümdeki parçalar zafer, umut ve içtenlik gibi duyguları birer müzikal mektup olarak dinleyiciye ulaştırıyor. Saint Levant’ın diskografisi, yalnızca melodilerden ibaret değil; her parça, politik bir duruşun ve kişisel bir hikâyenin yankısı.
 
Saint Levant’ın üretken müzikal tarihi, kültürel kimlik ve politik duruşunu yansıtan projelerle dolu. İlk ciddi siyasi motivasyonla kaleme alınan rap, 2020 tarihli “Jerusalem Freestyle” – Filistin sorununa dikkat çekti. 2021’de yayınlanan “Haifa in a Tesla”, politik sesi destekleyen başka bir erken çalışma. Caz, funk ve üç dilde rap içeren triyaloji ile “Very Few Friends” (2022), sosyal medya platformlarında büyük ilgi gördü. Hatıralarla örülü, Gazze’yi bir sevgi mektubu gibi yansıtan ilk EP “From Gaza with Love” (2023)’ın ardından gelen kavramsal albüm, “DEIRA” (2024), Gazze’de ailesinin otelinden esinle özgür bir Filistin vizyonunu sunuyor; açılış parçası “On This Land”da “We will stay here” sözleriyle dayanışmayı ifade ediyor. 2025 tarihli son çalışma bir EP, “Love Letters / ????? ??” adını taşıyan ve yarısı şarkı, yarısı aşk mektubu niteliğindeki projede “DALOONA,” “WAZIRA,” “KALAMANTINA,” “DIVA,” “WAIN MAADY WAIN” ve “EXILE” gibi eserlerle duygusal çeşitlilik dikkat çekiyor.
 
Politik bir sesin küresel yankısı
 
Saint Levant müziğinde Filistin’e dair hem açık hem sembolik göndermelere yer veriyor. İlk politik parçalarından beri Gazze ve Kudüs’ü konu alıyor. 2024’te yayınlanan “DEIRA” albümünde babasına ait Gazze’deki “Al Deira” otelinin yıkılışı, parçalarının birinde “We will stay here” cümlesiyle direniş ruhunun sesi oluyor. NPR röportajında da ‘önce politika sonra müzik’ çizgisinde ilerlediğini, savaş ortamının müzikal kimliğinin merkezinde olduğunu belirtiyor. Doha Film Festivali sahnesinde Gazze’de ‘soykırım’ vurgusu yapması veya Avrupa turnelerinde sahneden ‘Free Palestine’ sloganları vermesi, sanat ile aktivizmin keskin kesişimini gösteriyor. 
 
 
Saint Levant için müzik, basit ritim ve melodi aktarımının ötesinde bir birlik çağrısı. Epik prodüksiyonlara sahip eserlerinde bir yandan aşk mektupları yazar gibi kıpırdayan duygular varken diğer yandan derin siyasi mesajlara yer veriyor. “Love Letters” aşktan direnişe, sosyal medya hit’lerinden politik manifestolara kadar uzanan geniş bir alanı kapsıyor. Dünya turnelerinde izlediği tekniği, Gazze’de patlayan bombalarla kesiştiğinde, sanatının sadece sanat olmadığı, aynı zamanda ‘hayatta kalmak’ ve ‘hatırlatmak’ mücadelesi haline geldiği açık bir şekilde görünüyor. 
 
Pozitif Vibrations
 
Müziğiyle yalnızca kulaklara değil, vicdanlara da hitap eden Saint Levant’ın Coachella ve Montrö Caz Festivali gibi prestijli sahnelerde yer alması, sanatsal gücünün ve politik mesajının evrensel etkisini gösteriyor. Filistin mücadelesini ve diasporanın kimlik arayışını müziğe taşıyan sanatçı, her performansında bir kültürel köprü kuruyor. İstanbul’daki konser, bu köprünün yeni bir ayağı olacak; Volkswagen Arena, kimlik ve ritmin buluştuğu bir sahneye dönüşecek.
 
Pozitif Vibrations serisi, müzikseverlere yalnızca bir konser değil, bütünsel bir deneyim sunma felsefesiyle hareket ediyor. 12 Aralık gecesi, kapılar açıldığında Volkswagen Arena’da yalnızca sesler değil, hikâyeler yankılanacak. Saint Levant’ın şarkıları, dinleyiciyi hem duygusal hem entelektüel bir yolculuğa çıkaracak; kimlik, aşk ve direniş, ritmin içinde yeniden anlam bulacak.