Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » Selim Birsel’in 'Resmi Dengesi'

Selim Birsel’in 'Resmi Dengesi'

Selim Birsel’in 'Resmi Dengesi'27 Eylül 2025 - 01:09
Selim Birsel’in 2017--2025 aralıklı son dönem yapıtları, İstanbul Tepebaşı’ndaki ÖktemAykut’ta 25 Ekim’e kadar izlenebiliyor. Ekim ayında sanatçı ile Can Eskinazi’nin sundukları bir filmine de yer verecek galeride Birsel’in düzenleme, resim ve fotoğraflarını harmanladığı 13 eseri yer alıyor. “Resmî Denge” varlık dengesini hem içinde, hem dışında arayan, sorgulayan çift yüzlü bir imge akvaryumu gibi işliyor. Etkinlik izleyicisine ekranlar ve cisimler arasındaki sıkışmışlığı üzerinden dobra bir atıfta bulunan huzursuz bir ‘espas’ ikram ediyor.
EVRİM ALTUĞ 
evrimaltug@gmail.com 
 
İstanbul Beyoğlu Tepebaşı’nda faaliyet gösteren ÖktemAykut sanat galerisi, Selim Birsel’in “Resmî Denge” adlı yeni kişisel sergisine kapılarını açtı. 
 
Brüksel 1963 doğumlu Birsel’in yeni projesi, galeriyi kaplayan, 2017 - 2025 yılları arasındaki 13 çalışmasını bir araya taşıyor. Sergiye hâkim, koyu gri - beyaz duvar badana işçiliği, ziyaretçiyi empresyonist usta Van Gogh’tan emanet kişisel, psikolojik ve optik perspektif oyunları ile baş başa bırakıyor. 
 
Eseriyle portfolyosundaki 1990 tarihli “Open Your Space” adlı siyah beyaz, perspektif oyunu ihtiva eder optik, minimal mekân düzenlemesine de hürmet eden Birsel, mekâna kamufle bu büyük, yatay, plastik ‘enteryör’ / iç mekânda, ziyaretçiden galerideki tutsak zamanı, hakikati ve tanıklıkları defaten tecrübe etmek üzere ısrarlı, büyük bir ruhsal ağırlık üretiyor. 
 
Ziyaretçi, kendisine “Resmî Denge”nin ikram edildiği taş zeminli mekânda ‘volta attıkça’ yere dizili yassı ‘Adana-Urfa kebap şişleri’ ve dana incik kemiklerinden menkul kocaman, yine kamufle bir düzenlemeye, “Parsel / Marsel”e daha ayaklarının takıldığını hissediyor. 
 
 
Selim Birsel, “Parsel / Marcel”, 2017
 
 
 
Selim Birsel, “Parsel / Marcel”, 2017
 
Sanatçının “Seyahata Davet” adlı, devasa bir keskiyi kullandığı 1990 tarihli soyutlamasını da çağıran, insana ‘bıçak kemiğe dayandı’ dedirten şişlerin yerde ayağınıza takılan kesintili şıngıntıları, siz galeride gezindikçe ürettikleri optik ve grafik ‘yöreler’le birlikte, “Resmî Denge”nin baş dönmesine suç ortaklığı yapıyor. 
 
Çalışma, kinayeli adı ile akla yine optik sanat ve gerçeküstücülüğün adını baştan yazmış Modern sanat ikonu Marcel Duchamp’ı da bıyıkaltından bir gülümsemeyle getiriyor. Birsel, cismen ve fikren 2017’deki Ariel Sanat sergisinde ilk adımını attığı ve bu kez yine  ‘parsellediği’ galeriye müdahalesinde, bununla da kalmayarak, ziyaretçinin merak ve davranış özgürlüğüne emanet ettiği sergisinde kimi desen, baskı çalışmalarının da ‘keşfedilmesi’ne alenen zemin hazırlıyor. 
 
Yaşamı ve çalışmalarına İstanbul ile Volissos Köyü / Sakız Adası arasında devam eden sanatçının son dönem resimleri de, bu sergiyi çeşitlendiriyor. Ahşaba marufle kâğıt üzerine İran mürekkebi kullandığı “Kızıl Çayır” adlı ikili eseriyle Birsel, sinematografik yataylıktaki izlenimci çalışmasında, bu yaz adada çıkmış yangın felaketine de göndermede bulunuyor. Birsel bir eserinde, sarı yeşil ve mor kırmızıyı karşı karşıya getiren âfete tanıklığın olağanüstü çaresizliğini betimlerken, sanatçı ikinci kompozisyonunda İkinci Dünya Savaşı mirası tarihi bir korugan içinden bize doğru yönelen devasa alevleri, dört duvarın sağır beton karanlığında, kan ter içinde beklemeyi tahayyül ediyor. Bu çalışma grafik akrabalık bakımından ayrıca, sanatçı portfolyosunda 2000 tarihli yapıt, “Bir Oda Açmak, Bir Oda Kapamak”la, yahut yine 2017 tarihli çinko üzeri müdahale deseni "Woke Up This Morning and Found Myself Dead" aka Jimi Hendrix, 2016-17” ile kurduğu ilişkiyle de kudretleniyor.
 
 
Selim Birsel, “Kızıl Çayır I”, 2025
 
Eserlerinde hadise ve olasılık arasındaki sıkışmışlığı, otorite ve birey arasındaki baskılayıcı irtibatı, özne ve nesne arasındaki aidiyet çelişkilerini erken 1990’lardan bugüne “Resistence” / “Direniş”, “Shelter” / “Sığınak” ve “Subversion” / “Yıkım” gibi düzenleme ve imgeleriyle sıkça tartışan sanatçı, sergisinde 1990’lardan bu yana kişisel bir ikon ve tartışma unsuru olarak gözettiği ‘Tank’a da gönderme yaparak, iktidar ve otoritenin kalıbını bu kez kartondan Tank imgeleri ile alıyor. Ahşaba marufle kâğıt üzerine grafit desende bir tank imgesi, sergideki üçlemede mekânda gezindirilerek, karton kolinin biçimiyle, serginin ürettiği ufuk çeşitlemeleri bünyesinde birbirine yediriliyor.
 
 
Selim Birsel, “KarTank”, 2025
 
Yapıtlarında kalıp, baskı, suret, kalıntı, ön ve arka ile, algı ve hakikat gibi plastik ve kavramsal ikilikleri kavramsal ve biçimsel bir münazara alanı olarak kullanan Selim Birsel’in ÖktemAykut’taki bir diğer çalışması, izleyiciyi isimsiz bir topografyanın tepeliğinde, ayakta kalması için sağlı sollu sicimlerle teğellenmiş kırıkk bir direğe tanık ediyor. Akla Tarkovski ve Angelopoulos filmlerini getirir yalın ağırlığıyla bu fotografik resimle birlikte sanatçı, sergide ayrıca, aynı gerçeküstü güzelliği taşıyan “Kaplumbağa”, “Ağaç”, “Kaya” ve “Çalı” isimli dört fotoğrafını da bizimle paylaşıyor. Yapıtlar, doğanın ürettiği ‘resimlerin’ avına çıkan, fotoğraf sanatına duyduğu yaratıcı merakla da izlediğimiz sanatçı için önemli birer araştırma ve sorgulama kaynağı halini alıyor.
 
 
 
Selim Birsel, “Kaplumbağa”, 2025
 
 
Selim Birsel, “Dağ”, 2025
 
 
Selim Birsel, “Ağaç”, 2025
 
 
Selim Birsel, “Çalı”, 2025
 
Birsel bunun yanı sıra, sergide izleyiciyi galeride yarattığı coğrafyaya da buyur eden bir dağ perspektifinin fotoğrafını sunuyor. “Dağ” adlı fotografta uzaklara hakim yolların ürettiği kesilmişlik ve kesişmişlik hali, galerideki “Parsel / Marsel” düzenlemesiyle de grafik bir irtibat kuruyor.
 
“Resmî Denge”, varlık dengesini gerek sanatçı ile izleyicinin, gerekse imge ile cismin hem içinde, hem dışında arayan çift yüzlü bir imge akvaryumu gibi işliyor. Etkinlik izleyicisine ekranlar ve cisimler arasındaki sıkışmışlığı üzerinden dobra bir atıfta bulunan huzursuz bir ‘espas’ ikram ediyor. 
 
 
Selim Birsel, “Direk”, 2025
 
Sergi tüm cazibesi ile ilk bakışta, ziyaretçisine galerideki atmosfer karşısında içinden geldiği gibi davranmayı önerirken, sanatçı yıllardır tartışarak, teklif ettiği bu ‘uzay’ın bile bir sınıra çarpıp durduğunu, ziyaretçinin de, ana karanın da, adanın da, esasen aynı engin varlık akvaryumunda unutkan hafızalı birer balık olduğunu, hepimize en sivri dille düşündürüyor. 
 
Öktem Aykut galeri öte yandan “Resmi Denge”ye ek olarak Selim Birsel ile gerçekleştirdiği ve yönetmenliğini Can Eskinazi'nin üstlendiği Selim Birsel ile “Sakız'da Bir Gezinti” filmini de Ekim ayında izleyicilerle buluşturacak. Birsel'in bir önceki sergisi Mevsimsiz'den hareketle sanatçıyı hem İstanbul hem de Volissos'ta takibe alan bu film, Öktem Aykut'un yapımcılığını üstlendiği ikinci sanatçı filmi. Renée Levi'nin sergileri ve İstanbul ile otobiyografik ilişkisini ele alan ve yine Eskinazi'nin yönettiği “Bir İsim ve Bir Yer” filmi gibi “Selim Birsel ile Sakız'da Bir Gezinti” de, üretim sürecinde görünmez kalan sanat emeğini takibe alıyor.
 
Bilgi: oktemaykut.com / https://selimbirsel.com/