Bir an için gözlerinizi kapatın. Beton zeminde sneaker’ların çıkardığı ses, bir davul gibi yankılanıyor. Gökyüzü gri, ama sahne ışıkları bir güneş gibi parlıyor. Hip Hop’un doğduğu sokaklardan İstanbul’un kalbine uzanan bu yolculuk, ShowZone’da zirveye ulaştı. 

 

2017’den bu yana street dans kültürünü görünür kılmayı hedefleyen ShowZone, bu yıl da sneaker ruhunu ve sokak stilini bir yaşam biçimi olarak benimseyen binlerce dans tutkununu buluşturdu. Sneaks Up’ın ana sponsorluğunda gerçekleşen etkinlik, yalnızca bir dans yarışması değil; Türkiye’nin dört bir yanından gelen genç yeteneklerin kendi hikâyelerini bedenleriyle yazdığı bir platformdu.

 

 

Aylar süren hazırlıkların ardından sahneye çıkan 12 ekip, koreografileriyle adeta birer görsel şiir sundu. Jüri koltuğunda müzik ve dans dünyasının güçlü isimleri vardı: şarkıcı ve dansçı Gülçin Ergül, dans-hareket psikoterapisti ve performans sanatçısı Ekin Bernay, Alman rap sahnesinin yıldızı Luciano, dansçı ve DJ Meech de France ve profesyonel koreograf Enes Abdulla. Jürinin değerlendirmesiyle gecenin şampiyonu Drunk Steps Crew oldu. İkinci sırada X, üçüncü sırada ise enerjisiyle sahneyi sallayan Boogaloo Belediye yer aldı.

 

 

 

 

 

 

 

ShowZone’un mimarı ve Genel Koordinatörü Duygu Etikan, etkinliğin kültürel önemini şu sözlerle özetledi:

 

“Hip Hop, sahnelerde en az temsil edilen dans stillerinden biri. Bale ve modern dansın gölgesinde kalan bu kültürün görünür olması çok değerli. ShowZone, Türkiye’nin dört bir yanından genç dansçıları aynı çatı altında buluşturarak bu kültüre güçlü bir katkı sunuyor.”

 

Sneaks Up, sneaker tutkusunu bir yaşam tarzına dönüştüren marka olarak bu kültürün en güçlü destekçilerinden biri. E-Ticaret, Pazarlama ve Stratejik Büyümeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Serkan Nazlıben, iş birliğini şöyle anlatıyor:

 

“ShowZone, genç dansçılar için sadece bir yarışma değil; kendilerini ifade edebilecekleri özgür bir alan. Hedefimiz, bu kültürü daha görünür kılmak ve geleceğin dansçılarını yetiştirecek kapsamlı programlar oluşturmak.”

 

Sneaks Up, Nike’tan Jordan’a, Puma’dan Les Benjamins’e kadar onlarca markanın özel koleksiyonlarını sunarken; mağazalarında ve etkinliklerinde DJ performansları, kişiselleştirme atölyeleri ve dans buluşmalarıyla kültürü besleyen bir ekosistem yaratıyor.

 

 

 

Hip Hop, yalnızca bir dans türü değil; bir kültür, bir kimlik ve bir ifade biçimi. 1970’lerin başında New York’un Bronx semtlerinde doğan bu hareket, ekonomik zorluklar ve sosyal dışlanmışlık içinde yaşayan gençlerin yaratıcılıkla kurduğu bir dünyaydı. DJ Kool Herc’in blok partilerde plakları ‘break’ bölümlerini mikslemesiyle başlayan bu devrim, kısa sürede dört temel unsur etrafında şekillendi: DJ’lik, MC’lik (rap), graffiti ve breakdance.

 

Breakdance, Hip Hop’un fiziksel diliydi. Gençler, sokak köşelerinde, metro istasyonlarında ve okul bahçelerinde bedenlerini ritme uyarlayarak kendi hikâyelerini anlatıyordu. Bu dans, sadece hareket değil; bir meydan okuma, bir özgürlük manifestosuydu. 1980’lerde Rock Steady Crew gibi ekipler, breakdance’i küresel sahneye taşıdı.

 

1980’lerin sonu ve 1990’lar, Hip Hop’un altın çağı olarak bilinir. Rap müziğin yükselişiyle birlikte dans da evrim geçirdi. Locking, popping, krumping gibi stiller, Hip Hop’un çeşitliliğini artırdı. MTV’nin etkisiyle Hip Hop, Amerika’dan Avrupa’ya, Asya’dan Afrika’ya yayıldı. Bu dönemde dans, müzik videolarının vazgeçilmez unsuru haline geldi.

 

 

Hip Hop kültürü, müzik kadar dansla da kendini ifade eder. Bu dans stilleri, sokaklardan doğmuş, zamanla sahnelere ve ekranlara taşınmıştır. İşte Hip Hop’un temel dans stilleri:

 

 

1970’lerde Bronx’ta doğan breaking, Hip Hop’un en eski ve en ikonik dans stili. Akrobatik hareketler, yer figürleri (floorwork) ve güç gösterileriyle karakterize. “Toprock” (ayakta yapılan giriş hareketleri), “Downrock” (yer hareketleri), “Power Moves” (dönüşler, windmill, headspin) ve “Freeze” (poz vererek bitirme) gibi bölümlerden oluşan Breaking, 2024 Paris Olimpiyatları’nda resmi spor olarak yer aldı.

 

 

1970’lerde Don Campbell tarafından geliştirilen locking, funk müzikle doğmuş bir stil. Ani duruşlar (lock), geniş kol hareketleri, teatral mimikler ve eğlenceli bir enerjiyle tanınan Locking, izleyiciyle etkileşim kuran, neşeli ve karakter odaklı bir dans biçimi.

 

 

Kaliforniya’da ortaya çıkan popping, kasların hızlı kasılıp gevşetilmesiyle (pop) yapılan keskin hareketlere dayanıyor. Robotik efektler, dalga hareketleri (wave) ve tutarlı ritim kontrolüyle dikkat çekiyor ayrıca elektronik müzik ve funk ritimleriyle mükemmel uyum sağlıyor.

 

 

2000’lerin başında Los Angeles’ta doğan krumping agresif, enerjik ve duygusal bir dans stili. Büyük, güçlü hareketler, göğüs vuruşları ve yüz ifadeleriyle öfke, tutku ve özgürlük hissini yansıtan Krumping, Hip Hop’un en ‘ham’ ve en ifade dolu stillerinden.

 

 

House müzikle bağlantılı bu stil, hızlı ayak hareketleri, akıcı geçişler ve yerden bağımsız özgür bir flow ile tanınıyor. Kulüp kültüründen doğan house dansı, Hip Hop sahnesinde de kendine yer bulmuş bir tarz.

 

 

Hip Hop kültürü Türkiye’ye 1990’ların ortasında rap müzik aracılığıyla girdi. Cartel’in çıkışı, bu kültürün ilk büyük adımı oldu. Ardından dans ekipleri, sokaklarda ve yeraltı sahnelerinde Hip Hop’un ruhunu yaşatmaya başladı. Bugün ShowZone gibi platformlar, bu kültürü görünür kılarak genç yeteneklere sahne açıyor.

 

Hip Hop’un tarihi, bir müzik türünden çok daha fazlasını anlatır: dayanışmayı, yaratıcılığı ve kimlik arayışını. Bronx’un beton sokaklarından İstanbul’un tarihi mekanlarına uzanan bu yolculuk, kültürün evrensel gücünü kanıtlıyor.

 

Hip Hop, bir kimlik ve ifade biçimi. Müziğiyle, dansıyla, giyim tarzıyla her stil, kendi tarihini, müziğini ve ruhunu taşıyor. ShowZone gibi etkinlikler, bu stilleri Türkiye’de görünür kılarak genç dansçılara sahne açıyor.