Van Gogh’un izinde Kiefer’in yolculuğu
Londra’daki Royal Academy of Arts post-empresyonizmin öncüsü Anselm Kiefer ile ilham kaynağı Vincent van Gogh’un eserlerini ilk kez bir araya getiriyor.
HÜLYA AVTAN
hulyavtan@gmail.com
Sanat tarihinin en yoksul, en geç keşfedilen ve yaşamı boyunca acılarla yoğrulan büyük ressamlarından Vincent van Gogh, Anselm Kiefer’in ilk sanatsal ilham kaynağıydı. Kiefer 1963’te henüz 18 yaşındayken Van Gogh’un izinden Hollanda, Belçika ve Fransa’yı dolaştı; Paris’te başlayan bu yolculuk, Provence bölgesindeki Arles’te son buldu. ‘İnisiyasyon yolculuğu’ olarak tanımladığı bu seyahatte, post-empresyonizmin öncüsünün tarzında çizimler yaptı ve onunla bugün hâlâ süren derin bir sanatsal bağ kurdu.
Royal Academy of Arts bu özel yakınlıktan yola çıkarak iki sanatçının eserlerini ilk kez bir araya getiriyor. Amsterdam’daki Van Gogh Müzesi koleksiyonundan seçilen resim ve çizimler; Kiefer’in resim, çizim ve heykelleriyle -ki bunlar arasında daha önce hiç sergilenmemiş yeni iki çalışma da var- yan yana sunuluyor. Sergi iki sanatçının düşünce dünyaları, yaratım süreçleri ve temalarındaki ortak noktaları görünür kılarken belirgin farklılıklarını da ortaya koyuyor ve izleyiciye her iki sanatçıya dair yeni bir bakış açısı kazandırmayı amaçlıyor.
Installation view of the ‘Kiefer / Van Gogh’ exhibition at the Royal Academy of Arts, London (28 June - 26 October 2025), showing Anselm Kiefer, The Starry Night (De sterrennacht), 2019. Courtesy of the artist and White Cube. Photo © Royal Academy of Arts, London / David Parry. © Anselm Kiefer
Küratör Julien Domercq serginin ortaya çıkışını şöyle anlatıyor: “Bu fikir Amsterdam’daki Van Gogh Müzesi ile yürüttüğümüz verimli iş birliğinin bir ürünü. 2019’da Anselm Kiefer, Londra’daki Tate’te Van Gogh’a olan ömür boyu ilgisi üzerine bir konuşma yapmak üzere davet edildi. Konuşmaya hazırlanırken ve Van Gogh üzerine düşünürken büyük ölçekli bir dizi resim üretti. Bu eserler görüldüğünde sergi fikri doğdu. Amsterdam ve Londra’daki sunumlar da bu çalışmalar etrafında şekillendi. Konsept, Amsterdam’daki meslektaşlarımız, Kiefer ve stüdyosu ile yakın iş birliği içinde geliştirildi.”
Yaşam döngüsü teması
Üç ayrı odaya bölünen sergide ilk bakışta Kiefer’in anıtsal boyutlardaki eserleri ile Van Gogh’un daha küçük tuvalleri arasında pek bir bağ yokmuş gibi görünebilir. Van Gogh geleneksel yağlı boya ve mürekkep gibi klasik malzemelerle çalışırken Kiefer bunlara akrilik, suluboya ve fotoğraf gibi tekniklerin yanı sıra saman, tohum, kurşun ve altın varak gibi alışılmadık unsurlar ekliyor hatta yüzeyi ateşle işlediği yöntemler kullanıyor. Ancak bu malzeme ve teknik farklılıklar onları aslında ortak bir noktada buluşturuyor: Katmanlı ve dokusal zenginlik, derin perspektifler, yüksek ufuk çizgileri ve eserlerine eklenen çok boyutlu ifade gücü.
Vincent van Gogh, Field with Irises near Arles, 1888. Oil on canvas, 54 x 65 cm. Van Gogh Museum, Amsterdam (Vincent van Gogh Foundation)
Kiefer’in eserleri ile Van Gogh’un çalışmaları arasında bir diğer güçlü bağ ise yaşam döngüsü temaları. Toprak ve buğday tarlaları, ayçiçekleri ve kargalar gibi tekrarlayan motifler her iki sanatçının dünyasında da önemli bir yere sahip. Van Gogh’un sarıya duyduğu tutku Kiefer’in eserlerinde de karşılık buluyor. Kiefer ayçiçeğini şu sözlerle anlatıyor: “Başını güneşe çevirir, gece olunca kapanır. Patladığı an sarı ve muhteşemdir ama bu çöküşün başladığı noktadır. Ayçiçekleri bizim ‘varoluş hâlimizin’ bir sembolüdür.”
Installation view of the ‘Kiefer / Van Gogh’ exhibition at the Royal Academy of Arts, London (28 June - 26 October 2025), showing Anselm Kiefer, Hortus Conclusus, 2007-14. Courtesy of the artist and White Cube. Photo © Royal Academy of Arts, London / David Parry. © Anselm Kiefer
Bu derin bağ serginin ilk odasından itibaren hissediliyor. Kiefer’in daha önce hiç sergilenmemiş 2014 tarihli “Walther von der Vogelweide: under der Linden an der Heide/Walther von der Vogelweide: Ihlamur Ağacının Altında Bozkırda” eseri de bu bölümün en büyük sürprizlerinden biri. Küratör Domercq ise Kiefer’in Van Gogh’a bakışını şöyle özetliyor: “Beni en çok etkileyen Kiefer’in çok genç yaşta bile Van Gogh’a bir sanatçının başka bir sanatçıya bakışıyla yaklaşması oldu. Van Gogh’un sorunlu hayatı, yaşamı boyunca hak ettiği değeri görememesi ve trajik sonu onu acı çeken ve tanınmayan sanatçı figürünün simgesi hâline getirdi. Bu algı çoğu zaman onun sanatsal büyüklüğünün önüne geçiyor. Kiefer ise bu mite takılmıyor; onu ilgilendiren yalnızca sanatın kendisi.”
Installation view of the ‘Kiefer / Van Gogh’ exhibition at the Royal Academy of Arts, London (28 June - 26 October 2025), showing Anselm Kiefer with his work: Walther von der Vogelweide: Under the Lime Tree on the Heather (Walther von der Vogelweide: under der Linden an der Heide), 2014. Courtesy of the artist and White Cube. Photo © Royal Academy of Arts, London / David Parry. © Anselm Kiefer
Eserler arası diyalog
İkinci oda Kiefer’in Arles’de sonlanan yolculuğundan bir seçki sunuyor. Güney Fransa kasabasının manzaralarını ve sakinlerini bulmak üzere yola çıkan Kiefer’in çizimleri Van Gogh’un yaşamının son üç yılında yaptığı olgun üslubunu yansıtan eserlerle buluşuyor. Oda hafıza teması üzerine kurulmuş çünkü İkinci Dünya Savaşı’ndan bir ay sonra doğmuş ve geçmişiyle yüzleşmekten kaçtığını hissettiği bir ülkede büyümüş Kiefer için bu tema merkezi bir öneme sahip. Sanatçı bunu şöyle ifade ediyor: “Van Gogh’un manzara önünde resim yaptığını biliyoruz ancak bu sadece bir başlangıç noktasıdır. Kendi enerjik fırça darbeleriyle manzarayı yeniden yoğurur, kendi dünyasını inşa etmeye çalışır. Ama toprak ona karşı koyar. Resim belirli bir anın romantik hatırasını değil, neredeyse tamamen kaybolmuş bir şeyin anısını taşır.”
Vincent van Gogh, La Crau Seen from Montmajour, 1888. Pencil, pen and reed pen and ink, on paper, 49 x 61 cm. Van Gogh Museum, Amsterdam (Vincent van Gogh Foundation)
Üçüncü oda ise Kiefer ile Van Gogh arasındaki sanatsal yakınlığı, teknik ve konu seçimlerini ve yazıya olan sevgilerini gösteriyor. Her iki sanatçı için de bir tarlanın resmedilmesi yalnızca manzarayı betimlemek değil, daha derin anlamlar taşımak demek. Kiefer’e göre manzara insanlık tarihinin sessiz tanığıdır; Van Gogh içinse yoğun duygu ve hisleri aktarmanın bir aracıdır. Bu odada sergi için Kiefer’in özel olarak ürettiği yeni bir heykel de yer alıyor. Büyük bir kitap yığınının içinden yükselen uzun bir ayçiçeği, kurşun sayfaların üzerine altın tohumlar serpiyor. Heykel, Van Gogh’un “Fransız Romanları Yığınları” çalışmasıyla diyalog hâlinde; her iki sanatçı için de edebiyat ve şiirin önemini görselleştiriyor.
Installation view of the ‘Kiefer / Van Gogh’ exhibition at the Royal Academy of Arts, London (28 June - 26 October 2025), showing Anselm Kiefer, The Last Load (Das letzte Fuder), 2019. Eschaton Kunststiftung. Photo © Royal Academy of Arts, London / David Parry. © Anselm Kiefer
Domercq serginin amacını izleyicinin Van Gogh’a Kiefer’in gözünden bakarak yeni bakış açıları kazanması ve Kiefer’in 60 yıllık kariyeri boyunca etkisinde kaldığı bir sanatçıya dair anıtsal yorumunu deneyimlemesini sağlamak olarak açıklıyor. Sergi de bu çabanın üstesinden hakkıyla geliyor.
Bitiş tarihi: 26 Ekim 2025
