Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » Viktoria Şahin ile Decollage Art Space üzerine

Viktoria Şahin ile Decollage Art Space üzerine

Viktoria Şahin ile Decollage Art Space üzerine31 Ocak 2025 - 10:01
Yaklaşık üç yıl evvel, genç ve yeni nesle sanatı sevdirmek amacıyla Suadiye'de açılan Decollage Art Space üzerine kurucusu mimar Viktoria Şahin ile konuştuk.
ELİF HOPYAR
 
Yedi katlı Decollage Art Space’in her katında sanatseverleri farklı bir deneyim bekliyor. Mart 2022'den bu yana açtığı onlarca sergide genç sanatçıların ilk sergilerinden, Paris Ekolü sanatçılarının yapıtların da yer aldığı karma sergilere, usta sanatçılardan genç sanatçıların ilk sergilerine ev sahipliği yapan mekân, son olarak jüri üyeleri arasında Fevzi Karakoç, Hayri Esmer, Marcus Graf ve Nilgün Bilge'nin olduğu, “ODAK” sergisiyle sanatseverleri buluşturuyor. Sergi 9 Şubat’a dek devam ediyor.
 
Yedi katlı mekân, multidisipliner bir deneyim sunuyor izleyiciye. Galeri katının yanı sıra, mekânın üç katına yayılan, bir yıldır aldığı pek çok ödülle adından söz ettiren “Treplev” oyununa da ev sahipliği yapıyor. Ümit Erlim ve Başak Kıvılcım Ertanoğlu'nun, uyarladığı “Treplev” geçtiğimiz yılın güçlü performanslarındandı. 
Cazdan tangoya, müziğin farklı seslerine yer veren Decollage Art Space'in vizyonu, kuruluşu, yeni projeleri hakkında mimar Viktoria Şahin ile konuştuk. 
 
 
Decollage Art Space, üç yılda Anadolu Yakası'nın önemli sanat alanlarından biri haline geldi. Decollage Art Space üstüne konuşmadan evvel, sizi daha yakından tanıyabilir miyiz? Sizi bir sanat mekânı açmaya yönelten nedenler nelerdir? 
 
Ben eğitimimi Kiev’de KNUBA Üniversitesi’nde Mimarlık Bölümü’nde tamamladım. 
28 yıllık profesyonel meslek hayatından sonra pandemi döneminde uzun zamandır aslında aklımda olan bir hayali hayata geçirmeye karar verdim. Her şeyden izole olduğumuz bu dönemde sanatın, müziğin bir arada vakit geçirecek böyle alanların hayatımızdaki önemini daha iyi anladım. 
Ayrıca bu tarz galeriler, sanat merkezleri Rusya’da neredeyse her mahallede birden fazla var. İnsanlar sanatla günlük hayatında sürekli bir meşguliyet halinde. Bunu burada da sürdürmek istedim. 
Ben de resim yapıyorum, piyano çalıyorum kısacası sanatın farklı dalları ile uğraşmaktan yeni şeyler öğrenmekten keyif alıyorum. Bunları genç nesiller için ulaşılabilir kılmak ve bir sanat üretim ortamı yaratmak amacıyla Decollage Art Space’i kurduk diyebilirim.
 
Mekânın her katında farklı sesler, bambaşka renkler… her yaştan insana sanatla buluşturuyorsunuz. Sanat anlayışınızı yansıtabildiğiniz bir mekân olduğunu söyleyebilir miyiz?
 
Evet tabii. Burada sürdürülebilir ve multidisipliner bir sanat ortamı oluşturmaktı yola başlarken hedefimiz. Bunu birçok anlamda gerçekleştirdik ve yeni projeler ekleyerek de Decollage’ı daha fazla insanla buluşturmaya devam ediyoruz.
 
Galeri katınızda üç yılda pek çok sergiye ev sahipliği yaptınız. İlk sergilerinizden bu yana yaşayan büyük ustalara yer verdiğiniz gibi, gençlere de alan açıyorsunuz. Genç sanatçılar sizin için neden önemli? 
 
Evet açıldığımız günden bu yana galerimizde çok fazla sergimiz oldu. Burada şunu belirtmek isterim biz sadece “ev sahibi” konumunda değiliz. Sergi sürecini en başından planlıyor, logo tasarımından, küratoryal metne ve galerideki sergi düzenine kadar en ince ayrıntısı ile hazırlıkları bir küratör eşliğinde kendi ekibimiz ile yapıyoruz.
 
Genç sanatçılar konusuna gelecek olursak, gençlerin yeteneklerini geliştirmesine motive etmek ve sanatla uğraşan insanlara yaratıcılıklarını sergileyebilecekleri bir alan açmaktı buraya açarken ki motivasyonlarımdan biri. Bu sene “ODAK” ile bunu bir adım ileri taşıdığımızı düşünüyorum. Genç sanatçılar bizim için yeni bakış açıları demek. Onlara destek olmak yalnızca bireysel bir destek olarak düşünülmesin bu aslında sanat dünyasına yeni bir soluk kazandırma da demek.
 
 
Galeri katında, sergi kurulumu sırasında mekânı özgürce kullanabildiklerini gözlemledik pek çok sergide, sokak sanatını galeriye de taşıdığınız oldu, galeri katının siyaha boyandığı da… Sergi kürasyonunda nelere dikkat ediyorsunuz?
 
Önceliğimiz tekrara düşmemek oluyor. Her seferinde daha iyisi yapmak amacıyla sürece başlıyoruz. Yeni şeyler denemeyi seviyoruz. Serginin temasına göre alanı en iyi şekilde kullanacak yeni materyaller ve fikirler ile hareket ediyoruz. Birlikte çalıştığımız küratörler de bize destek oluyor bu hazırlık sürecinde. Ortak bir paydada buluşarak koleksiyonun dinamiğine göre ilerlemeye dikkat ediyoruz.
 
Müzikal alanda da cazdan, klasik müziğe, tangoya zengin bir sahne dikkat çekiyor. Canlı performans programlarınızdan söz eder misiniz?
 
Decollage sahnede daha çok caz, blues ve klasik performanslara yer vermeye çalışıyoruz. 
Bu türler, hem izleyicilere derin bir müzik deneyimi sunuyor hem de sanatın farklı disiplinleriyle uyum içinde bir bütünlük oluşturuyor. 
 
Ve gelelim geçen şubat ayında izleyicisiyle buluşan “Treplev” oyununa. Başak Kıvılcım Ertanoğlu ve Ümit Erlim' in uyarladığı, mekâna özgü, ödüllere doymayan oyun üstüne siz neler söylemek istersiniz?
 
Çok memnunuz bu ilgiden. Geri dönüşler ve yorumlar bizi mutlu ediyor. “Treplev” bizim yapımcılığını üstlendiğimiz bir oyun. Başak Hanım ve Ümit Bey bize bu proje ile geldiğinde,
 
Bir Rus klasiği olan Anton Çehov’un “Martı”sına yeni bir yaklaşım sunmuşlardı. İnteraktif bir tiyatro olan “Treplev”, üç ayrı katta üç ayrı dekorla sahneleniyor. Bu yapımı oldukça ilginç bulduk ve uzun zamandır izleyicilerimize benzer bir prodüksiyon sunmak istiyorduk. Oldukça üretken ve ilgi çekici bir çalışma ortaya çıktı. Ve izleyiciler tarafından hala büyük ilgi görüyor.
 
Benim için kişisel olarak bu, her zaman dramatik bir eser olarak gördüğüm ve duyduğum Rus klasik sahne oyununu Türk izleyicisi vizyonuna tamamen uyarlanmış ve yeni bir trajikomedi oldu. 
 
Galeri katında hâlen devam eden “ODAK” adlı sergiye ev sahipliği yapıyorsunuz. Decollage Art Space tarafından düzenlen, Open Call çağrısına yapılan başvurular arasından, Fevzi Karakoç, Hayri Esmer, Marcus Graf ve Nilgün Bilge tarafından seçilen eserlerden oluşuyor. Bize bu sergi fikrinden bahseder misiniz? “ODAK” ile amaçlanan nedir? 
 
“ODAK” ile bu sene biz yeni ses ve yorumlara alan açtığımız bir sergi serisi başlatmak istedik. Her sene bir edisyon olarak “ODAK” adı altında devam edecek bu sergi serisi ile genç ve henüz adını duyuramamış sanatçılara bir platform sunmayı amaçlıyoruz. “ODAK” ile sanat dünyasına dinamik ve gelişen bir vizyon sunmak hedefimiz.
 
 
Siz hangi tür müzikten hoşlanırsınız? Sanat anlayışınızı besleyen unsurlardan, ilham aldığınız sanatçılardan söz eder misiniz?
 
Ruh halime ve hayatımın o anki durumuna göre farklı müzik türlerini seviyorum. Yedi yıllık piyano müzik okulundan mezunum. En çok klasik müzik dinliyorum. Çaykovski, Chopin, Beethoven, Vivaldi... Bunlara ek olarak operayı seviyorum, blues dinliyorum.
Sanatçı tercihlerimin ve sanat anlayışımın oluşmasında etkili olan faktörler öncelikle yetenek, profesyonellik, yaratıcılık, çalışkanlık ve eserlerine, yaratıcılıklarına yüklenen muazzam anlam ile duygulardır.  Ne olursa olsun çalışmaya, yaratmaya devam eden sanatçıları çok seviyorum... Dünyaya yeni, duyusal, derin anlam ve duygular barındıran eserler getiren sanatçıları...
 
Decollage Art Space'te bu sezon sanatseverleri bekleyen sürprizler var mı, yeni projelerinizden bahseder misiniz?
 
Evet tabii. Decollage Art Space hem bir galeri hem de farklı sanat disiplinlerini bir arada sunan bir sanat merkezi. Gündemde olan bazı projelerimizden bahsedeyim. Baskı atölyesi bu sezon yeni projelerimizden. Usta sanatçılarla güzel bir açılış yapmayı planlıyoruz.
 
ODAK konseptinde yeni projeler ve sergi planlamalarımız olacak. Ayrıca bu yıl sanatçı temsilcilikleri de almaya başladık. Sürpriz iş birliklerimiz olacak zamanla hepsini duyuracağız.