Bayram Bilge Tokel'in, yakın zamanda kaybettiğimiz ozan Ertaş üzerine yazdığı kitap, eklerle tekrar yayımlandı
Anadolu'nun mirasını taşıyarak üzerine çok şeyler katan, Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli ozanlardan olan Neşet Ertaş hakkında Bayram Bilge Tokel'in kaleme aldığı "Neşet Ertaş Kitabı", sanatçının ölümünün ardından Kapı Yayınları tarafından yeniden yayımlandı.

Hayatını türkülerine, türkülerini hayatına adayan saz ve söz ustası Neşet Ertaş'ı anlamak ve anlatmak için hazırlanan kitabın ilk baskısı Ertaş 60'lı yaşlarının başındayken yayımlanmış. Ölümümün ardında tekrar hazırlanan ikinci baskı ise beş bölümden oluşuyor ve ilk bölümü "Neşet Ertaş'ı Anlamak ve Anlatmak" adını taşıyor. Bu bölümde âşıklık geleneğinden başlanarak Ertaş'ın bu yola girişi anlatılıyor uzun uzun.

İkinci bölüm "Neşet Ertaş'la Başbaşa"da ise, Bayram Bilge Tokel'in sanatçıyla yaptığı uzun söyleşi yer alıyor.
3. bölümde Tokel, aralarında Arif Sağ, Âşık Mahsuni Şerif ve Oğuz Aral'ın olduğu isimlerle Neşet Ertaş'ı konuşuyor. Dördüncü bölümde Neşet Ertaş'ın türküleri yer alırken 5. bölüm sanatçının fotoğraf albümlerinden bir derleme sevenleri ile paylaşılıyor.

Âşık Mahsuni Şerif: "Yeri geldi yarım ekmeği paylaştık"

Kitapta yer alan söyleşilerde Âşık Mahsuni Şerif Neşet Ertaş'la dostluklarını, "Neşet 35 yıllık can arkadaşımdır. Öyle yıllarımız oldu ki bu 35 yılın ilk 10 yılında zamanı gelince yarım ekmeği, zamanı gelince bir küçük şarabı paylaşmasını bildiğim arkadaşımdır" sözleriyle tanımlıyor. Ertaş'ın Anadolu'nun görünmeyen ama duyulan seslerinden en önemlisi olduğunu vurgulayan Mahsuni Şerif onun müziğini, "Neşet'le benim ulaştığım bulgu, Türkmen kültürünün bir misyonunu, güzelliğini çağın Karacaoğlanı gibi anlatmıştır" sözleriyle tanımlıyor.

Arif Sağ: "Neşet 8 - 9 saat dinletirdi kendini"

Arif Sağ ise yakın dostu ile yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor kitapta: "Neşet çok orijin olduğu için biz otururduk, sabaha kadar Neşet'i dinlerdik, ne söylerse söylesin bizim için fark etmezdi. Bir gün, Boğaziçi Üniversitesi'nin üst tarafında çamlıklar vardır. Gittik oraya oturduk, güneş doğana kadar çamların dibinde çaldık çığırdık. Bazı insanlar çok iyi çalar söyler ama biraz sonra dikkat dağılmaya başlar, tam yakalayamaz seni. 10 - 15 dakika sonra doymaya başlarsın. Ama Neşet 8 - 9 saat dinletirdi kendini, yine doymazdık. Kendi içinde kendini yenileyebilen bir adamdır Neşet. Bir başka yanı da kendi çapında çok mütavazı bir adam olmasıdır..."