Tepeden tırnağa Fransız bir sinekkuşu
Fransız şansonlarını dünyaya yeniden sevdiren Zaz, salı akşamı Turkcell Yıldızlı Geceler'in ilk konserinde Harbiye Açık Hava'daydı
SELAY SARI
Edith Piaf'ın lakabı 'la mome' idi, yani serçe. Piaf'ın günümüzdeki tek popüler varisi, şansonları yeniden dünyaya sevdiren Isabelle Geffroy, nam-ı diğer Zaz'a ise lakap önerimiz 'le colibri', yani sinekkuşu.
Lakabın nedenini anlatalım. Salı akşamı Turkcell Yıldızlı Geceler'in bu yılki ilk etkinliğinde Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu'nda 7 kişilik mini orkestrasıyla sahne alan Zaz, konser öncesi gazete ve televizyoncularla bir araya geldi. Fransızcadan başka bir dil konuşmayan hiperaktif genç kadın, kendisi ve müziğiyle ilgili her şeyi anlatmak istiyordu, ancak ne çevirmenin yetersizliği buna müsaade ediyordu, ne de Türkiyeli müzisyenler hakkında bilgisi olmadığını iki kez söylemesine rağmen "Beraber çalışmayı düşündüğünüz Türk sanatçı var mı?" diye üçüncü kez soran muhabirler. Sokaktan dünya çapında sahnelere nasıl çıktığını merak edenleri sürekli düzeltiyor, "Ben sokaktan gelmedim, 5 yaşında konservatuara girdim, müzik teorisi okudum, dünyanın dört bir yanının müziğinden etkilendim," diyerek, ama ne fayda. Üçüncü albümü 'Paris'te Quincy Jones ve Charles Aznavour gibi devlerle çalışmış, kimin umrunda. 'Je veux' ve 'Les passants' şarkılarını sokakta söylediği videolar milyonlar tarafından izlenince üne kavuşan Zaz, ne yaparsa yapsın 'sokak şarkıcısı' imajından kurtulamayacak gibi görünüyor. Bu noktada da toplumun kendisine biçtiği kıyafetten kurtulamayan Piaf'a benziyor.,
Zaz yine de çok daha umutlu Piaf'a göre, öncelikle daha az aşk acısı çekiyor. Yarım saatlik gecikmeyle 21.30'da sahneye çıktığında, tam arkamızda olan küçük kızlar çığlıklar atmaya başlıyor. Neredeyse tamamen dolu Harbiye Açıkhava'da sıcaktan bezmiş ama yine de memnun bir hal var. Ancak memnun hal Zaz için yeterli değil. Çok kullandığı ifadeleri Türkçe yazdırmış, onları bağırıyor sahneden: "Daha güçlü! Lütfen dans edin! Ayağa kalkın!" 'Les passants' ile başlıyor programına, 'Comme ci comme ça' ile devam ediyor. Sonra Fransız klasikleri: Edith Piaf'tan bildiğimiz 'Sous le ciel de Paris', Jacques Brel klasiği 'Les prenoms de Paris', 'Paris sera toujours Paris'... Ve kendisine bu lakabı biçmemizin sebebi olan şarkı geliyor: 'La legende du colibri', yani 'Sinekkuşunun efsanesi'. Şarkıyı yaptığı masalın tamamını Türkçeye çevirtmiş Zaz, onu okuyor binbir güçlükle, seyirci de sürekli alkışlıyor. Biz de paylaşalım:
"Sinekkuşunun efsanesi
Bu efsaneye göre bir gün çok büyük bir orman yangını olur. Bütün hayvanlar çok korkmuş ve ürkmüştür. Çaresizce bu felaketi izlemektedirler. Sadece küçük sinekkuşu harekete geçer. Küçük gagasıyla birkaç damla su alıp ateşin üzerine atar. Bir süre sonra karıncayiyen dayanamaz ve sorar: 'Sinekkuşu delirdin mi? Bu su damlalarıyla ateşi söndüremezsin,' der. Sinekkuşu cevap verir: 'Evet biliyorum ama ben kendi payıma düşeni yapıyorum.'"
Zaz da gerçek bir sinekkuşu. Ufak tefek, sürekli çırpınıyor, seyirciye bağırıp çağırıyor onları harekete geçirmek için, başaramıyor, başaramadığının farkında ama asla yılmıyor.
Etiketler: Selay Sarı Edith Piaf ZAZ İstanbul Turkcell yıldızlı geceler konser harbiye cemil topuzlu açık hava tiyatrosu harbiye açık hava paris la legende du colibri
