Altın Portakal bitti, yankıları sürüyor
Antalya Altın Portakal Film Festivali ödüllerle sonlandı. Ödüllerin tartışmaları ise sürüyor
NİL KURAL
49. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin önceki gün dağıtılan ödüllerinde ulusal uzun metraj yarışmada iki film, En İyi Film dahil olmak üzere geceden altı ödülle dönen “Güzelliğin On Par’ Etmez” ve En İyi Yönetmen, En İyi İlk Film’in de aralarında olduğu dört ödül kazanan “Zerre” öne çıktı. Sonuçlar gösteriyor ki, Hülya Avşar başkanlığındaki jürinin değerlendirmesinde yarış bu iki film arasında geçti. Jüri tercihini, sevimli, mizahı ihmal etmeyen, sıcak bir öykü anlatan, ancak teknik açılardan daha sorunlu ve dağınık bir filmden “Güzelliğin On Par’ Etmez”den yana kullandı.
Erdem Tepegöz’ün işçi sınıfından bir kadın karakterin geçim savaşını, serinkanlı bir şekilde izleyiciye gösterdiği “Zerre” de ödüllerde öne çıkmakla birlikte “Güzelliğin On Par’ Etmez”den bir adım geride kaldı.
Jürinin festivalin takipçilerini en çok şaşırtan kararı ise En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Kadın Oyuncu dallarındaydı. “Zerre”de Zeynep’i canlandıran Jale Arıkan, müthiş performansıyla En İyi Kadın Oyuncu dalında rakipsiz gözüküyordu. Ancak gecede, “Elveda Katya”da Trabzon’a babasını aramaya gelen, burada hem babasından yüz bulamayıp, hem de toplum tarafından Nataşa diye etiketlenerek dışlanan Katya’yı canlandıran genç Rus oyuncu Anna Andrusenko ödülü aldı. Diğer sürpriz ise “Küf”ün oğlunu arayan Basri’si Ercan Kesal, “Umut Üzümleri”nin tecrübeli aktörü Ahmet Mekin ve “Elveda Katya”nın gönülsüz babası Kadir İnanır’dan birine gitmesi beklenen En İyi Erkek Oyuncu dalında yaşandı. Jürinin seçimi, “Güzelliğin On Par’ Etmez”de uyum sağlayamayan göçmen çocuğu Veysel’i canlandıran 13 yaşındaki oyuncu Abdulkadir Tuncer’den yana oldu. Tuncer ve Andrusenko’nun performanslarıyla umut vaat eden genç oyuncu gibi ödüllerle görülmesi bekleniyordu. Nitekim kulislerinde konuşulanlar jürinin en çok zorlandığı kararların bu iki dalda olduğuna işaret ediyor.
Altın Portakal tarihinin en genç 'en iyi erkek oyuncu'su
“Güzelliğin On Par’ Etmez”in basın toplantısında filmin yönetmeni Hüseyin Tabak, küçük oyuncu Tuncer’in filmde rol almayı çok istediğini şu şekilde anlatmıştı: “Abdulkadir seçimlerde tur atlayınca, yapımcı Abdulkadir'e e-posta yolladı. Abdulkadir, bu arada oyuncu seçmeleri yönetmeninin cep telefonunu aramış. Cep telefonu kapalı olduğu için ulaşamamış. Oyuncu yönetmeni cep telefonunu açtığında Abdulkadir'in 1 saatte 46 defa aradığını görmüş. E-postasına da 'Bana yardım edin, ben bu filmde mutlaka oynamalıyım' diye mesaj yollamış.”
Israrla rol almak istediği filmdeki performansıyla çocuk yaşta önemli bir ödül kazanan ve Altın Portakal tarihinde en genç yaşta En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'ne uzanan isim olan Tuncer, bir son dakika gelişmesi olmasaydı, Altın Portakal’da iki filmle birden yarışacaktı. Festival ulusal yarışmasını ilk açıkladığında yarışmada bir film daha vardı: Umut Dağ’ın prömiyerini Berlin Film Festivali’nin Panorama bölümünün açılışını yapan “Kuma”. Ancak eser işletme belgesi alamadığı için festivale haftalar kala yarışma dışı kalan filmde, Abdulkadir Tuncer, yan rolde izleyici karşısına çıkıyor.
“Güzelliğin On Par’ Etmez” ne anlatıyor?
Hüseyin Tabak’ın ilk filmi, 12 yaşındaki, altı ay önce ailesiyle Türkiye’den Viyana’ya göç eden Veysel’in yaşadığı zorlu uyum sürecine odaklanıyor. Almanca bilmeyen, okulda bir kıza platonik bir aşk besleyen Veysel’in ailesi de bir sorun kaynağı. Uyuşturucu satan abisi, babasına kızarak evi terk ediyor. Anne, durumu idare etmeye çalışırken, pişmanlık yasasından yararlandıktan sonra Viyana’ya göç eden babanın içinde bulunduğu durum, küçük oğlu Veysel’e destek olmaya veya büyük oğluyla sorunları çözmeye müsait değil. Film, bu sorunlu tabloyu Veysel’in gözünden, saf ve iyimser bir şekilde ortaya koyuyor.
Film, dünya prömiyerini önemli Avrupa festivallerinden Karlovy Vary’nin ana yarışmasında yaptı. Ancak festivalin değerlendiren Richard Pena başkanlığındaki ana jürinin veya eleştirmenler jürisi FIPRESCI’nin gündemine giremeyip, bu festivalde ödüle uzanamadı.
Tartışmalı filme ödül gelmedi
Festival, jüri başkanı Hülya Avşar’ın yarışma filmlerinden, Çağatay Tosun’un yönettiği “Derin Düşün-ce”yi ‘çocuk pornosu’ olarak nitelendirip, yarışmadan attırmayı istediği iddialarıyla başladı. Son günlerinde ise Avşar’ın filmde, 8 yaşında bir kız çocuğunun oynatılmasıyla ilgili psikologlardan rapor istediği iddiaları gündeme geldi ve Avşar tarafından bu iddialar basın açıklamasıyla doğrulandı. Bu gelişmelerin ardından “Derin Düşün-ce”nin geceden eli boş ayrılması festival takipçileri açısından sürpriz olmadı. Ancak jüriyle ilgili kulislerde, filmin jüri değerlendirmesinde birkaç dalda gündeme geldiği iddia ediliyor.
“Küf”te sürpriz
“Zerre”yle birlikte ulusal yarışmanın favorileri arasında gösterilen Ali Aydın’ın yönettiği “Küf”, jüriden sadece En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Tansu Biçer) ve makyaj uygulamaları nedeniyle Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü alabildi. Venedik Film Festivali’nden en iyi ilk film anlamına gelen Geleceğin Aslanı ödülüyle dönen “Küf” ve ulusal yarışmadaki en başarılı yapımlardan biri olan film, tamamen görmezden gelinmese de, ödüllerde daha önemli dallarda öne çıkması bekleniyordu.
NİL KURAL
49. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin önceki gün dağıtılan ödüllerinde ulusal uzun metraj yarışmada iki film, En İyi Film dahil olmak üzere geceden altı ödülle dönen “Güzelliğin On Par’ Etmez” ve En İyi Yönetmen, En İyi İlk Film’in de aralarında olduğu dört ödül kazanan “Zerre” öne çıktı. Sonuçlar gösteriyor ki, Hülya Avşar başkanlığındaki jürinin değerlendirmesinde yarış bu iki film arasında geçti. Jüri tercihini, sevimli, mizahı ihmal etmeyen, sıcak bir öykü anlatan, ancak teknik açılardan daha sorunlu ve dağınık bir filmden “Güzelliğin On Par’ Etmez”den yana kullandı.
Erdem Tepegöz’ün işçi sınıfından bir kadın karakterin geçim savaşını, serinkanlı bir şekilde izleyiciye gösterdiği “Zerre” de ödüllerde öne çıkmakla birlikte “Güzelliğin On Par’ Etmez”den bir adım geride kaldı.
Jürinin festivalin takipçilerini en çok şaşırtan kararı ise En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Kadın Oyuncu dallarındaydı. “Zerre”de Zeynep’i canlandıran Jale Arıkan, müthiş performansıyla En İyi Kadın Oyuncu dalında rakipsiz gözüküyordu. Ancak gecede, “Elveda Katya”da Trabzon’a babasını aramaya gelen, burada hem babasından yüz bulamayıp, hem de toplum tarafından Nataşa diye etiketlenerek dışlanan Katya’yı canlandıran genç Rus oyuncu Anna Andrusenko ödülü aldı. Diğer sürpriz ise “Küf”ün oğlunu arayan Basri’si Ercan Kesal, “Umut Üzümleri”nin tecrübeli aktörü Ahmet Mekin ve “Elveda Katya”nın gönülsüz babası Kadir İnanır’dan birine gitmesi beklenen En İyi Erkek Oyuncu dalında yaşandı. Jürinin seçimi, “Güzelliğin On Par’ Etmez”de uyum sağlayamayan göçmen çocuğu Veysel’i canlandıran 13 yaşındaki oyuncu Abdulkadir Tuncer’den yana oldu. Tuncer ve Andrusenko’nun performanslarıyla umut vaat eden genç oyuncu gibi ödüllerle görülmesi bekleniyordu. Nitekim kulislerinde konuşulanlar jürinin en çok zorlandığı kararların bu iki dalda olduğuna işaret ediyor.
Altın Portakal tarihinin en genç 'en iyi erkek oyuncu'su
“Güzelliğin On Par’ Etmez”in basın toplantısında filmin yönetmeni Hüseyin Tabak, küçük oyuncu Tuncer’in filmde rol almayı çok istediğini şu şekilde anlatmıştı: “Abdulkadir seçimlerde tur atlayınca, yapımcı Abdulkadir'e e-posta yolladı. Abdulkadir, bu arada oyuncu seçmeleri yönetmeninin cep telefonunu aramış. Cep telefonu kapalı olduğu için ulaşamamış. Oyuncu yönetmeni cep telefonunu açtığında Abdulkadir'in 1 saatte 46 defa aradığını görmüş. E-postasına da 'Bana yardım edin, ben bu filmde mutlaka oynamalıyım' diye mesaj yollamış.”
Israrla rol almak istediği filmdeki performansıyla çocuk yaşta önemli bir ödül kazanan ve Altın Portakal tarihinde en genç yaşta En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'ne uzanan isim olan Tuncer, bir son dakika gelişmesi olmasaydı, Altın Portakal’da iki filmle birden yarışacaktı. Festival ulusal yarışmasını ilk açıkladığında yarışmada bir film daha vardı: Umut Dağ’ın prömiyerini Berlin Film Festivali’nin Panorama bölümünün açılışını yapan “Kuma”. Ancak eser işletme belgesi alamadığı için festivale haftalar kala yarışma dışı kalan filmde, Abdulkadir Tuncer, yan rolde izleyici karşısına çıkıyor.
“Güzelliğin On Par’ Etmez” ne anlatıyor?
Hüseyin Tabak’ın ilk filmi, 12 yaşındaki, altı ay önce ailesiyle Türkiye’den Viyana’ya göç eden Veysel’in yaşadığı zorlu uyum sürecine odaklanıyor. Almanca bilmeyen, okulda bir kıza platonik bir aşk besleyen Veysel’in ailesi de bir sorun kaynağı. Uyuşturucu satan abisi, babasına kızarak evi terk ediyor. Anne, durumu idare etmeye çalışırken, pişmanlık yasasından yararlandıktan sonra Viyana’ya göç eden babanın içinde bulunduğu durum, küçük oğlu Veysel’e destek olmaya veya büyük oğluyla sorunları çözmeye müsait değil. Film, bu sorunlu tabloyu Veysel’in gözünden, saf ve iyimser bir şekilde ortaya koyuyor.
Film, dünya prömiyerini önemli Avrupa festivallerinden Karlovy Vary’nin ana yarışmasında yaptı. Ancak festivalin değerlendiren Richard Pena başkanlığındaki ana jürinin veya eleştirmenler jürisi FIPRESCI’nin gündemine giremeyip, bu festivalde ödüle uzanamadı.
Tartışmalı filme ödül gelmedi
Festival, jüri başkanı Hülya Avşar’ın yarışma filmlerinden, Çağatay Tosun’un yönettiği “Derin Düşün-ce”yi ‘çocuk pornosu’ olarak nitelendirip, yarışmadan attırmayı istediği iddialarıyla başladı. Son günlerinde ise Avşar’ın filmde, 8 yaşında bir kız çocuğunun oynatılmasıyla ilgili psikologlardan rapor istediği iddiaları gündeme geldi ve Avşar tarafından bu iddialar basın açıklamasıyla doğrulandı. Bu gelişmelerin ardından “Derin Düşün-ce”nin geceden eli boş ayrılması festival takipçileri açısından sürpriz olmadı. Ancak jüriyle ilgili kulislerde, filmin jüri değerlendirmesinde birkaç dalda gündeme geldiği iddia ediliyor.
“Küf”te sürpriz
“Zerre”yle birlikte ulusal yarışmanın favorileri arasında gösterilen Ali Aydın’ın yönettiği “Küf”, jüriden sadece En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Tansu Biçer) ve makyaj uygulamaları nedeniyle Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü alabildi. Venedik Film Festivali’nden en iyi ilk film anlamına gelen Geleceğin Aslanı ödülüyle dönen “Küf” ve ulusal yarışmadaki en başarılı yapımlardan biri olan film, tamamen görmezden gelinmese de, ödüllerde daha önemli dallarda öne çıkması bekleniyordu.
