Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Sinema » Sinemacılardan yasaklara karşı birlik

Sinemacılardan yasaklara karşı birlik

Sinemacılardan yasaklara karşı birlik14 Nisan 2015 - 11:04 | İstanbul Film Festivali direktörü Azize Tan ve festival kapsamında düzenlenen yarışmaların jürileri, basın toplantısında sansüre karşı iptalleri açıkladılar. Fotoğraf: Benek Özmez
Türkiye'deki PKK kamplarını konu alan 'Kuzey / Bakur' belgeselinin uğradığı sansür üzerine düzenlenen basın toplantısında, yasaklara karşı sinemacılara birleşme çağrısı yapıldı
NİL KURAL
 
Önceki gün Çayan Demirel ve Ertuğrul Mavioğlu’nun yönettiği PKK’yı konu alan belgesel ‘Bakur’un 34. İstanbul Film Festivali’nde gösterilememesinin yankıları sürüyor. Sinemacılar, Kültür Bakanlığı’nın istediği eser işletme belgesinin bir sansür mekanizması olarak kullanıldığını belirterek yasaklara karşı bir araya gelip filmlerini festivalde göstermeme kararı aldı. Dün festival tarafından yapılan basın toplantısında ekiplerin büyük çoğunluğunun filmleri göstermeyeceğini açıkladığı ulusal yarışma, ulusal belgesel yarışması ve kapanış töreninin yapılmayacağı açıklandı. Uluslararası yarışma gösterimleri ise devam edecek ancak jüri filmleri değerlendirmeyecek. Kültür Bakanlığı ise yaptığı açıklamada “Bakanlığın İKSV'ye gönderdiği söylenen yazısına atıfla filmin kayıt-tescil belgesi olmadığından gösteriminin iptal edilerek sansür uygulandığı bildirilmektedir. Ancak söz konusu yazı festival yönetimine yeni gönderilmemiş olup, ilgili mevzuatın hükümlerinin hatırlatıldığı 9 Ocak 2014 tarihinde gönderilen genel bir bilgilendirme yazısıdır. Festival yönetiminin eski tarihli genel bir yazıyı yeni gönderilmiş gibi lanse etmesi, kabul edilemez ve maksatlı bir tutumdur” denildi. Ayrıca ‘Bakur’la ilgili “Ortada terör örgütü propagandasının söz konusu olması hiçbir şekilde temel demokratik değerlerle ve düşünce özgürlüğünün evrensel kriterleriyle bağdaşmayan bir durumdur” ifadelerine yer verildi.
 
İKSV’nin basın toplantısında festival direktörü Azize Tan, sözlerine yoğun bakımdaki Çayan Demirel’e acil şifalar dileyerek başladı ve “Demirel kendi ve filmi hakkında konuşabilme hakkına da sahip değil,” dedi. Tan, Kültür Bakanlığı’ndan gelen kayıt sicil belgesini hatırlatan yazı üzerine ‘Bakur’un gösterimini iptal etmek zorunda kaldıklarını belirtti: “Bu belge festivallerin üzerinde Demokles'in kılıcı gibi sallanıyor.” Malatya dışındaki festivallerin bu belgeyi talep etmediğini belirten Tan, hedeflerinin filmleri göstermek olduğunu söyledi. “Yasada ciddi sıkıntılar var. Yeni Sinema Kanunu 3 yıldır bekliyor,” diyen Tan, doğan dayanışma halini bir fırsat olarak nitelendirdi ve istenen belgelerin özgür gösterimleri engellediğini vurguladı. Ekipleri desteklediklerini ve bu durumun yasalar ve yönetmelikleri düzeltmek için büyük bir tepkiye dönmesini umduklarını da ekledi.
Uluslararası jüri başkanı yönetmen Rolf De Heer, jüri adına okuduğu açıklamada, festivalle dayanışma içinde olduklarını söyleyerek,  “Filmlerin otoriteler tarafından sansürlenmesi kabul edilemez,” dedi. Türkiye’den sinemacılar, ‘Bafur’ filminin ekibiyle dayanışma içinde jürilik görevinden çekildiklerini belirtti.
 
Belgesel jürisinden Emel Çelebi, “Geri çekilme kararımız olumsuz gözükse de bu bir birleşme çağrısıdır. Bunu anlamlı buluyorum. Böyle giderse ne film yapabiliriz ne de festival düzenleyebiliriz. Öyle bir noktaya gidiyoruz,” dedi.
 
Belgesel jürisinden yönetmen Pelin Esmer ise “Sinemacıların yıllardır üzerinde çalıştıklarını, yüzlerce kişinin emeğiyle yapılan filmlerini geri çekmek zorunda bırakan bu sansür mantalitesini kınıyorum. Sansüre karşı birlik olmamız lazım,” diye konuştu. Aralarında SESAM ve Oyuncular Sendikası’nın da olduğu pek çok meslek birliği bugün 15.30’da Atlas Sineması’nda geniş katılımlı bir basın toplantısı düzenleyeceklerini duyurdu.
 
Ulusal yarışma jüri başkanı, yönetmen Zeki Demirkubuz, sansürün nedenini yaklaşan seçim olarak gösterdi. Fotoğraf: Benek Özmez
 
"Film bahane"
 
Ulusal jüri başkanı Zeki Demirkubuz konuşmasında, “Bu ülke kendini akıl dışı yanlarından var ediyor ama bu varoluşun eşiğini aştı ve kendini yok etme sınırlarını zorladı. ‘Bakur’ filminin yasaklanmasına karar verilmiş, zamanlamasına dikkat etmek lazım. Birileri filmin programına bakmış, eser işletmeyi gözden geçirip buna karar vermişler,” dedi ve ekledi: “Seçim zamanının, geçen günkü çatışmaların, öldürülen katırların bunda etkisi olduğunu düşünüyorum, film bahane.” Demirkubuz “Durumun vahametiyle ilgili bir örnek vereceğim” diyerek şunu aktardı: “1996-1997’de Kürt meselesinin en kirli olduğu, savaşın alçakça devam ettiği zamanlarda barış treni düzenledik Diyarbakır’a. Bunu çektiğim belgesel, insanların vurulduğu yargısız infazlar zamanında bile Tarık Zafer Tunaya dahil bir çok yerde gösterildi. En rahat da o dönemki Refah Partili belediyelerin salonlarında gösterildi. Gücün bir parçasını ele geçirdik mi yasaklarım, yaparım, ederim, deniyor.” Demirkubuz ayrıca baskı ve yasakların yaratıcılığı arttırdığını da söyleyerek, “Baskı kötüdür ama zeka, ahlak ve vicdan parlaması yapar,” dedi.